Bölüm 1

25 4 0
                                    

Odama dolan güneş ışığıyla gözlerimi hiç zorlanmadan ve alarma gerek duymadan ardına kadar açtım zaten heyecanımdan uyuyamadığım için bu kadar kolay olmuştu. Kapımın yanında duran yine heyecandan bir hafta önceden hazırladığım valizime bakıp gülümsedim. Yine de ne olur ne olmaz diye hazırladığım alarmım da çalınca sonunda yataktan kalkabildim. Aynanın karşısına geçip hazırlanmaya başladım. Bugun bir yıllığına başka bir ülkeye, İngiltere'ye bir proje için gidecektim. Okulumdaki müzik öğretmeni Esra hoca, sesimin güzelliğinden dolayı beni bu projeye yazdırmış. Elemeleri geçtikten sonra sıra ailemi ikna etmeye gelmişti. Zor oldu ama Esra hoca da ben de çokca ısrar ettikten sonra sonunda izin aldık, ardından sevinç dansları... Türkiye'nin başka üç okulundan da üç öğrenci gelecekmiş benimle birlikte bir öğrenci daha İstanbul'dan, diğer öğrenci İzmir ve bir diğer öğrenci ise Antalya' dan katılacakmış. Toplam dört okuldan dört öğrenci olarak kendi şehirlerimizden uçacağız ve orada buluşacağız. Bizim için iki ev ayarlanmış, iki kişi bir yerde iki kişi bir yerde kalacakmış. Ben Aynı şehirden olduğum için İstanbullu olan kızla, İzmirli ve Antalyalı olan da birlikte kalacaklardı. Kendimi  uzun süredir olmadığım kadar çok şanslı hissediyordum, o kadar öğrenci arasından seçilen dört öğrenciden biri olmak gerçekten gurur vericiydi. Zaten gereğinden fazla olan egomun ve özgüvenimin daha da katlanmasına neden oldu eheheheh.
  Annemin "hadi Duru, kaçıracaksın bak uçağı!" diye bağırmasıyla sürdüğüm rimeli kol çantama atıp valizimi de aldıktan sonra kapıya ilerledim. Annem gözleri dolu bir şekilde kapının önünde bekliyordu geldiğimi görünce gözlerini sildi ve gülümsedi. "Ne yapacağım kız ben sensiz bir yıl" deyip bana kocaman sarıldı. zaten yeterince duygusal ve ağlamaya meyilli olan benim de saniyesinde gözlerim doldu, birlikte ağladık. Babam beni arabada bekliyordu. Annemle vedalaştıktan sonra tembih ettiği şeyler sonunda bitince arabaya ilerledim. Babam bagajı açıp valizimi koydu ben de o sırada sürücü koltuğunun yanına, ön koltuğa geçtim ve emniyet kemerimi bağladım. Babam da sürücü koltuğuna geçip kemerini bağladıktan sonra araba ilerlemeye başladı.
O kadar heyecanlıydım ki kalbimin ritmini duyabiliyordum. Durduğumuzda camdan baktım ve geldiğimizi farkettim. Babama döndüm o çoktan bana dönmüştü. Babamdan da bayağı tembih dinledikten sonra sarılıp arabadan indim babam benim gitmemi bekledikten sonra gözden kayboldu. Gözlerimden yol boyunca tuttuğum yaşların dökülmesi çok sürmemişti. Evet fazlasıyla mutlu ve heyecanlıydım ama üzgündüm de. Sanki onları, arkadaşlarımı şimdiden özlemiştim. Arkadaşlarımdan, özellikle Can ve Mina'dan ayrılmak benim için çok zor, bol gözyaşlı ve tabiki bayaca tembihli olmuştu. Can ve Mina benim ilkokul arkadaşlarımdı. Öz kardeşlerim gibi olmuşlardı. İkisine olan sevgim ölçülemezdi.
Bunları düşünürken ayaklarıma bakarak gözlerim dolu bir şekilde gülümsüyordum. Çok sürmeden başımı sert bir şeye çarptım ve "ahh" diye inledim. Kafamı kaldırıp çarptığım şeye bakınca nutkum tutuldu denilebilir. Okyanusu aratmayan bir çift mavi göz, gözleri çevreleyen gür kirpikler, kavisli kaşlar ve başımı vurduğum göğüsünün birkaç santim yanındaki geniş omuzlar... Beynimde betimlemeler yaparken, bana ukalaca bir gülüş attı. O kadar güzeldi ki, sadece bu gülüşü saatlerce betimleyebilirdim. Neyse canım, banane. Gözlerimi gülüşünden çekip gözlerine baktıktan sonra tam ağzımı açıp önüne baksana be diye cırlayacaktım ki " sonunda bitirdin galiba." dediğinde ses tonunun güzelliği karşısında ağzımı kapatıp bir kaç saniye duraksadıktan sonra tekrar ağzımı açıp " neyi?" Diye sorabilmiştim. Tekrar o kendini beğenmiş gülüşünü atıp "beni kesmeyi." deyince gülüşünden gözlerimi aldım ve gözlerimi büyütüp " ya ben seni ne kesecem be sadece, sadece..." derken gözüm yakasındaki bizim proje için İngiltere'ye gidecek olanların taktığı rozete takılınca " aynı proje için burdayız sanırım, birlikte çalışacağım insanları tanımak isterim yanii, ondan öyle baktım. İlk izlenim önemli sonuçta." Deyip harika zekama teşekkürlerimi yolladıktan sonra kendi omuzumdaki rozeti gösterip gülümsedim. Bir saniye bir saniye, nasıl yani ben bu çocukla aynı projedeyim ahahayt. Şansıma da teşekkürlerimi yollarken gülümsediğimi farkedip hemen gülümsememi sildikten sonra rozete daha çok odaklandığımda içinde yazan İstanbul yazısını gördüm.
"Ha, aynı evde kalacağım İstanbullu kız sen misin?"

************
Şimdiden yazım, noktalama hatalarım için özür dilerim. Destekleriniz, kötü ya da iyi eleştirileriniz için de şimdiden teşekkürler. Bu yolda hep birlikteyiz conemsler, beğendirebilmişsem ne mutlu banaaa :)❤️

Bizim HikayemizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin