[Başlangıç]

899 23 9
                                    

"Sana tutunmadan önce bilmiyordum.
İçinde bulunduğum dünyanın bu kadar aydınlık olduğunu.
Hayatın küçük bir esintisiyle ulaştım sana.
Bu aşk olsa gerek ki. Kendine çağırdı beni. Korkusuzca...
Çok sevmiştim , seni izlerken kalbimin çarpmasını...
Gülünç kıskançlıklarım ve tüm bu sıradan hatıralar...
Karanlık sonsuzlukta bu uzun bekleyişte.
Güneş ışığı gibi üzerime düştün...
Senden vazgeçmeden önce bilmiyordum.
İçinde bulunduğum dünyanın bu kadar yalnız olduğunu.
Burda güzel çiçekler açtı ve soldu.
Senin mevsimin bidaha asla gelmeyecek.
Kırılmış ellerini tutup hayatın bu kadar sıcak olduğunu söylemeyi diledim.
Yağmur gibi ağlamıştın.
Sadece bir kere mutlu olabilmeyi diledim.
Ama senin için
Senden gideceğim..."

Yağan yağmur şiddetini gitgide arttırıyor, koyu renk saçlarına düşen damlaların sayısı çoğalıyordu. Sessizlik...Üzerinin sırılsıklam olmasını umursamıyordu. Artık bunun bir önemi yoktu. O bu hayattan gitmek istiyordu. Bu hayatı terk etmek...O bu hayattan vazgeçmişti.

Onun için kolaydı. Çünkü;o giderse onun arkasından ağlayacak bir ailesi yoktu. Kimse onun yokluğunu fark etmezdi. Kimse onun için üzülmezdi... Yas tutmazdı ona göre. Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.

O 13 yaşından beri kendi tutunmuştu bu hayata. Kendi başına. Sırf o korkunç kazada ölen annesi babası ve ablasının "Bizim yüzümden o bu halde.." demesinler diye iyi olmaya çalıştı. Sırf onlar üzülmesin diye...
Ve başardı. 22 yaşına geldi. Kendi parasını kazandı. Ve o hayata tutunmayı başardı. Tek sorun onu koruyacak kimsesi olmamasıydı. Güvenecek kimsesi olmamasıydı.
O yalnızdı.
O Park Jimindi.

Hayat benim için daha ne kadar zor olabilirdi. Bilmiyordum. Ama yaşıyordum işte... Kim için , ne için bilmeden yaşıyordum. Belki Tanrı beni unutmamıştır, hatırlar diye... Umarım.

Sanırım bugün günlerden Pazardı. Okulun kampusü bomboştu. Benim için zaman kavramı bir kaç sene önce anlamını yitirdi. Her neyse. Yine her zaman ki rutinimi uyguluyordum. Kütüphaneye gidip ders çalışmak. Ya da çalışmaya çalışmak. Dikkati en ufak bir şey de dağılan biri olarak daha verimli bir ders çalışma için aslında kalabalık yerlerde çalışmamam gerekli. Ama bazen bir nebze olsun yalnızlığımı unutturabiliyor.

Aslında o kadar da yalnız değilim. 5 kedim var sokakta beslediğim. Okulda görüştüğüm birkaç kişi ve yan komşum Yoongi Hyung. Genelde kedileri sabah bulamasam da akşamları saat 8 olduğunda evimin yan bahçe kapısında sıraya dizildiklerini görüyorum. Tanrım onlar çok tatlı ama tek sorun onlara alerjim olması. Sorun değil ama. Onlar uzaktan da tatlılar.

Yoongi hyung ise genelde işte oluyor. Arada okuldan eve dönüşümde karşılaşıyoruz. Bazen haftasonları bana yemek ısmarlıyor. Bazen beni arabasıyla küçük gezintilere çıkarıyor. Bana küçük kardeşiymişim gibi davranıyor. Tamam hoşuma gitmiyor değil ama bazen elimle veya boyumla "küçücük , minnak " diyerek dalga geçmesi sinirimi bozmuyor değil.

İşte benim hayatım bu. Ki hayat denebilirse. Sabah yürüyerek üniversiteye gidiyorum. Derse giriyor daha sonrasında bazen kütüphane bazen okul bahçesinde ders çalışıyor. Dönüşte Yoongi Hyunga selam verip kedileri besliyorum. Bu benim işte.

İleride yaşamak için her şeyini verebilecek olan Park Jimin .

İleride yaşamak için her şeyini verebilecek olan Park Jimin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
black °jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin