Chapter four

1.9K 165 181
                                    

Düşüncelerinizi ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın.
Kelime sayısı: 660

"LAN KALDIRSANIZA KIZI!" Elimle Cansel'i işaret ederek.

————

"Seninle böyle tanışmayı istemezdim Finn."
Hastanede oturmuş Cansel'in çıkış işlemlerinin halledilmesini bekliyorduk.
"Biliyorum."
"Özür dilerim."
"Kaç kere söyledim Melis?" Bana döndü ve çenemi tuttu.
"Özür dileme."
"Finn yapma!" Kalbim duracaktı sanırım.
"Neyi yapmayım?"
"Ellerini çenemden çek yoksa şuracıkta kalp krizi geçiririm. Bak hazır hastanedeyiz..."
"Tamam tamam çektim."

Bu süreçte sık sık annemle konuştum. Çünkü Cansel'in işlemleri uzun süreceğe benziyordu.

Cansel'in işlemleri bitince hep birlikte çıktık.
Aramızda Noah'nın olmadığını farkedince merakla sordum.
"Noah'ı nerede unuttuk amk?"
"Noah'ı mı unutmuşuz lan?"
"Noah......" Cansel ise ikimizden de farklıydı.
Telefonu çalınca bize dışarda bekleyeceğini söyledi.
Anlaşılan Cenk ile önceden tanıştıkları için aralarında ilginç bir şey vardı. Cenk arayınca bir garip oluyor, bir heyecanlanıyordu.

Noah'ı almaya içeri girdiğimizde ben Kanada'da olduğumuz için elimi duvarlara sürterek gidiyordum. Arada sırada hatıra olsun diye odalardan peçete filan alıyordum.

"Noah bizde seni arıyor-" Noah'a bakınca bir kızla keyifle konuştuğunu gördük.
"Geliyorum çocuklar bekleyin." Bize dönüp konuştu ve geri kıza döndü.
"Hadi canım şaka yapıyorsun! Neyse benim gitmem gerek. Bir hafta daha burdayım. Görüşürüz o zaman Ebra?"
"Görüşürüz." Kız arkasını dönünce Noah biraz bozuldu ama belli etmedi. Finn'e baktığımda kendini gülmemek için zor tutuyordu.

Elimde ki Kanada rehber kitapçığıyla ilgilenirken konuşmalarını dinledim.
"Noah kardeşim bir daha ki sefere."
"Kapa çeneni Finn."

Kafamı kaldırdım ve Noah'a
"Üzülme ya. Kız mı yok sana?"
"Ben Noah Schnapp'im. Beni herkes istemeli."
"Egoya bak hele."
"Ne var yani yalan mı?" Kollarını açtı ve biraz yüksek sesle konuştu.
"Ben Noah Schnapp'im. Kızların hayaliyim!"
Elimde ki Kanada rehber kitapçığıyla kafasına şakacıktan vurdum.

"Egoistsin Schnapp

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Egoistsin Schnapp."
"Gidelim mi?" Finn ikimize bakarak sordu.
"Gidelim."
Cansel arayınca şaşırdım. Herhalde nerede kaldınız falan diyecekti.
"Noldu Cansel?"
"Şey Melis ben Cenk'leyim. Merak etmeyin beni yani. Sizinle tanışmak güzeldi ama Cenk kızdı. Görüşürüz olur mu?" Az önce Noah için bayılan kız şimdi Noah'ın yanından bu kdar kolay nasıl ayrılabiliyordu?
"Tabii ki de! Hoşçakal."
İkisiylede anlaşabilirdim.

"Melis seni koruyu ailenin evine bırakmaya gidiyoruz."
"Siktir."
"Sakinleşsene-"
"Finn. Kanada'dayım. Yanımda Noah Schnapp ve Finn Wolfhard var. Üstüne üstlük koruyucu ailem Mendes ailesi. Bence sakinleş deme bana. Bence kudur de. Baksana bildiğin şans sıçmışım."

Bir sessizlikten sonra ikisi de kahkahalarla gülmeye başladı. Nerede hata yaptım ki?

Araba parkedilince heyecandan bir anda bayılacağımı filan düşündüm. Allah'ım bu şansı yakalamışken lütfen bayılmayım. Rüyaysa filan ağlarım.

Arabadan eşyalarımla indik. Kapıya yaklaştık. Çaldık. Beklerken Finn'e
"Arkamda dur. Her an bayılabilirim." Finn dediğimi ciddiye alıp arkama geçti ve kollarını açtı.
Kapı açılınca karşımda bir şaheserin annesini görmeyi -tabii ki de Shawn Mendes'in annesi slk msn .s- bekliyordum ama bu kadar ani olmasını değil.

Ardından Aaliyah ve SHAWN ile babaları. Hepsiyle tokalaştım.
"Bismillahirrahmanirrahim." Eve sağ ayağımla girdim.
Girer girmez fotoğraf çekilmeyi isteyemediğim için içeride mal mal dikildim.
"Melis? Yarın konuşuruz o zaman?"
"Olur."

İçeriye geçtim. Aaliyah bir anda bana sarıldı. Ama yapmayın ağlarım ben.
"İşte evimiz, hoşgeldin!"
"AMAN TANRIM!" Bir kez daha gerçeğin farkına varıp kendimi tutamadım.


Baya bir konuşup, tanışıp anlaştıktan sonra neden ünlü bir aile değişim öğrencisi alsın diye sordum. Bayan Mendes'den cevap beklerken Aaliyah cevap verdi.

"Hep abimle ilgilendikleri için sıkılıyordum ve, ve biraz sosyalleşmek istedim."

Bu cevabı verince Aaliyah'a kocaman sarıldım. Empati işe yarıyor.

En sonunda tüm aileyle fotoğraf çekildik.
Mutlu aile fotoğrafı ehe.

Ben yorgun olduğumu söyleyince Bayan Mendes bana birkaç atıştırmalık verip odamı gösterdi. Shawn abi sayesinde valizlerimi odaya çıkardık.
Daha valizlerimi açmadan kendimi yatağa attım.
İşte burada, Kanada Vancouver'daydım.

Aklıma Finn gelince mesaj atmak için telefonumu aldım. Ama zaten Instagramdan mesaj bildirimi olduğunu görünce heyecanla uygulamaya girdim.

Finn: iyi geceler. Yarın konuşuruz. Aramayı unutma uyanınca. Birkaç adım uzağındayım.
Melis: ilk olarak bende numaran yok. İkincisi aramızda ne kadar mesafe varda bu kadar rahat birkaç adım uzağındayım diyorsun?
Finn: ilk soruna cevabım: hastanede kaydettim. Mükemmel Finnie diye aratarak rehberinde bulabilirsin. İkincisi cama bak.

Telefonumu kapattım ve cama gittim.
Perdemi araladım ve meraklı gözlerle etrafa baktım.
Bir anda hemen karşıda ki evin penceresi açıldı ve Finn pencereden marul saçlarıyla kafasını çıkardı.
"Sadece birkaç adım."

Bölüm sonu.

***********

Anlamadım yahu bir an düşüş yaşadım tüm kitaplarımda.

LIAR//Finn Wolfhard Fan Fiction Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin