chapter seven

1.4K 115 61
                                    

selamın aleyküm oruç tutuyonuz mu

kelime sayısı: 431

"Allah bismillah!" camdan dışarı baktıktan sonra gördüğüm o 'kiralık' tabelasından sonra yataktan kalkmaya çalışmıştım.
Tabii yorgan ayağıma dolanınca bu pek kolay olmamıştı ve yere düşmüştüm.

Sünger Bob'lu pijamalarıma aldırmadan aşağıya indim.
"Gitmiş..." herkes bana döndü. "Gitmiş." dedim tekrardan. "Finn gitmiş."

Marulum gitmiş...

Mendes ailesine baktım. Bu şansı bir daha yakalayamazdım. Belki de okula bir yıl olsa bile devam etmeliydim.
Türkiye'ye boş bir şekilde dönmek istemiyordum. Annem öğrenince elbette yıkılırdı.
Karen bana doğru gelip hızla sarıldı. 
"Tatlım, gitmek istediğinden emi-"
"Gitmek istemiyorum."

Saçlarımı okşarken biri daha bize sarıldı. Sonra biri daha. Manny de bize katılınca resmen bir aile anı yaşıyorduk.
Shawn, Aaliyah, Manny, Karen ve ben.
Bende bu ailenin bir parçasıydım.
Ve bununla gurur duyuyordum.

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Kahvaltımızı yapmış, evden çıkmıştık. Aaliyah ile birlikte okula doğru ilerliyorduk. Cansel ve Cenk çoktan okuldaydı.
"Gel seni arkadaşlarımla tanıştırayım." Aaliyah'ı takip ederek kantinin köşesindeki masaya doğru yürüdüm.

"Bak bu Johnny, Kenzie hemen yanında ki.." sonra masanın karşı tarafında oturanları tanıttı. "Hayden'ı zaten biliyorsun..yanında ki de Annie."
Hepsinin yüzüne teker teker baktım. Çok tanıdık geliyorlardı ama hadi bakalım.
"Bende Melis.."
"Memnun oldum Melis." sarışın, mavi gözlü çocuk..Johnny olmalıydı.
Bir saniye lan.

Ben onların suratlarına bakıyordum. Onlarda benim.
"Bir saniye. Siz. Ben. Tanı-. Siz. Ama. Nasıl. Ben."
İlk kahkahayı atan Johnny oldu. Yana doğru kayınca benim yanına oturmam için yer açtığını anladım.
Hemen yanına oturuverdim.
Kenzie'nin yüzünü dikkatlice inceledim.

"BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM SEN KENZIE'SİN! ZIEGLER OLAN!" Sonra Johnny'ye döndüm.
"SENDE ORLANDO OLAN JOHNNY'SİN! KAŞLARI LENS OLAN!" kantin kahkaha sesleriyle dolarken bende hafifçe kıkırdadım.

Yaklaşık 5-6 dakika sonra "Benim gitmem gerek" diyerek Cenk ile Cansel'in yanına gitmiştim.
Onlara olanları anlattığımda Cenk gayet sakin dinlerken Cansel çıldırıyordu.

Biz üçümüz böyle konuşurken bir an omzumda hissettiğim kolla irkildim.
"Sıradaki dersin ne?" Johnny'ye döndüm. "Matematik.." yüzümü buruşturunca güldü.
"Ben gidiyim de yer tutayım o zaman. Sınıfta görüşürüz." Johnny gidince bizimkilere yine döndüm.

"Siz hani 15 dakika önce tanışmıştınız?"
"Eh öyle oldu aslında ama nasış bu kadar yakın olduk bilmiyorum.."
"Dikkat et de Finn kıskanmasın." Cansel'in gülüşü benim somurtmamla son buldu.
"Noldu? Kavga mı ettiniz?"
Zil çalınca ayak üstü hızlıca anlattım. 1 dakika bile sürmemişti.
"Neyse, sınıfta görüşürüz! Kitabımı almam gerek benim."
Her koridorda bir sürü dolap vardı.

Telefonumun notlar kısmından dolap numarama baktım. 57 numaralı dolabı görene kadar ordan oraya koşturdum.
En sonunda bulunca dern bir nefes alıp açmayı denedim.
Ama açılmadı.
Yine denedim.
Yine açılmadı. Derse geç kalmıştım ve dolabım hala açılmıyordu!
Ben dolabın kilidini hala zorlarken bir ses bu eylemi sürdürmemi engelledi.
"Melis, o benim dolabım." arkamı döndüğümde o çok tanıdık gözlerle karşılaştım.

Bu çocuk taşınmamış mıydı yahu?!

bölüm sonu

//-//-//-//-//-//-//-//-//-//-//-//

selams nassınız

LIAR//Finn Wolfhard Fan Fiction Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin