başlangıç

503 32 21
                                    

İlk defa kitap yazıyorum, illaki yanlışlarım olacaktır. Her türlü yoruma açığım. Eleştirilerinizi yapmanız beni memnun bile eder 😊

İyi okumalar..

Akşamın o mükemmel kızıllığı çöktüğünde odamın penceresine doğru yaklaştım ve perdeyi çektim. Hafif hafif yağmur yağıyordu. Camın önündeki çıkıntılı geniş mermere kıvrıldım. Son Bahar muhteşem görüntüsüyle gözlerimin önünde bana bir yaşam vaat ediyordu sanki. Yaşamaktan, nefes almaktan en önemlisi hor görülmekten yorulan beni hayata döndürmek için çabalıyor gibiydi. Gözlerimi evin girişine çevirdiğimde çatıdan her damlayan yağmur tam merdivenlerin dibinde küçük bir göl oluşturuyor oradan kendine bir yol bularak elma ağacının dibine kadar ulaşıyordu. Keşke bende hayatıma bir yol seçebilseydim ve bu sonu belirsiz dipsiz kuyudan kurtulabilseydim. Evet istemek başarmanın yarısıydı biliyordum.. ama, benim için istemek yeterli bir eylem değildi. Tutunacak bir dalım sığınacak kimsem yoktu. Liseden sonra okuyamamıştım, babam izin vermemişti. Üniversiteye gidebilmek için babama yalvardığımda söylediği dört kelime hala kulaklarımda yankılanıyordu.

Okumak yok küçük şeytan!

Babama karşı çıkacak kadar yürekli değildim ve cesurda sayılmazdım. 4 yıldır dışarıya çıkamıyordum, güneşi ve gökyüzünü camdan izliyordum ancak. Annemin gittiği gün benimde özgürlüğüm bitmişti. Babam bildiğin beni eve hapisederek, eziyet eder olmuştu. Kafamı iki yana salladım ve eski anıları aklıma getirmek istemedim. Babamın merhametli bir adamken, acımasız ve gaddar bir adama dönüşmesini düşünmek istemiyordum. O zamanları düşündüğümde canım çok fazla yanıyordu, çok fazla!

Gözlerimi bu defa odamın tek manzarası olan karanlık ormana çevirdim. O kadar ıssız o kadar ürkütücü görünüyordu ki, babamın bana sırf ceza olsun diye dışarıda yatmamı istemediğine için için seviniyordum. Evimiz köhne, hani derler ya Allahın unuttuğu yer diye. Tamda öyle bir yerdeydi. Yardım çığlıklarımı bir tek alt katta oturan amcam duyuyordu ama onunda bana pek bir yararı olduğu söylenemezdi. Her defasında elinden geldiğince beni kurtarmaya çalışıyordu fakat babam onuda geri püskürtmeyi başarıyordu.

"Elif!! Hemen buraya gel!"diye kükreyen babamın sesini duyduğumda korkuyla gözlerim sonuna kadar açıldı. Yine neye kızmıştı acaba?

Titreyen bacaklarımla salona geçerken kardeşim Selim'in suçlu bakışlarını fark ettim ama aceleyle gözlerimi babama çevirdim.

"Efendim baba?"

burnundan solurken bana doğru yaklaşmaya başladı. "Artık hırsızlığada mı başladın küçük şeytan?"yırtıcı bir tür yaratık gibi üstüme yürümeye devam etti "seni şimdi öldüreceğim ve elimden kimse alamayacak"

Korkudan geriye doğru adım atmaya başladım. Ne yaptığımı bile bilmiyorken suçlama yapması beklenmedik birşey değildi aslında.

"B..baba ben hiç birşey y..yapmadım. yemin ederim"

Saçlarımı yumruğuna doladı ve geriye doğru çekti. "Sus sakın bana yalan söyleme!" Acıyla çığlık çığlığa bağırmaya başladım ama durmadı. "Bu defa komaya sokacağım seni!!" Diğer eliyle öyle bir tokat attı ki, elindeki saçlarımla ipe asılan çamaşır gibi kalakaldım. Acımasız, insafsız ellerinin altında acıyla çırpınırken saçlarımı daha kuvvetle çekerek salonun ortasına kadar sürükledi

"Baba.. ben birşey yapmadım"diye fısıldarken bir anda yere doğru savurdu. Kafamı orta sehpanın köşesine çarptım ve başıma saplanan müthiş bir sancıyla haykırdım "b..Baba lütfen.."

Karnıma ardarda attığı tekmelerle geriye doğru yığıldım. Gözlerimde biriken yaşların arasında yüzü kasılan kardeşim Selimi fark ettim. Yumruklarını sıkıyorken dişlerini alt dudağına geçirmiş acıyla bakıyordu.

"Demek paralarımı çalarsın öyle mi?"kolumu tutup çekti ve geriye doğru esneterek "bu kolun mu uzandı lan paralarıma söyle!!"diye acımasızca kükreyerek, dirseğimin hemen biraz altından sıkıca kavrayıp ters yöne doğru büktü.

O anda bugüne kadar yaşamadığım bir acıyla haykırdım. Kırılan kemiğimin sesini duymuştum. Bu acı dayanılmazdı, bu acı ruhumu bedenimden söküyordu ve bu acı nefesimi kesiyordu. Haykırarak ağlamaya devam ederken ayağa kalktı ve kafama bir tekme daha savurdu. O sıra evimizin kapısı yumruklanmaya başladı, muhtemel amcam sesimi duymuştu ama yine geç kalmıştı. Hıçkırıklarım boğazıma dizilirken tek duam ölmekti. Sert bir tekme daha indi boşluğuma artık dayanacak gücüm kalmamıştı.

"Yeter baba! Parayı ablam değil.. ben çaldım"diye isyan eder gibi haykıran kardeşim Selimi buldu gözlerim. Babamın havadaki yumruğunu tutmuş özür diler gibi bana bakıyordu. Kapı kırılma sesiyle bilincimi yavaş yavaş kaybetmeye başladım. Gözlerim kapanmaya yüz tuttuğu esnada kulaklarıma dolan boğuk seslerin akabinde bulanıklaşan gözlerimin önünde seçemediğim sulietler gördüm. Sonrası mı?

Koca bir karanlık..

Şimdi BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin