Burnuma nüfus eden iğrenç hastane kokusuyla gözlerimi araladım. Anlaşılan babam yada ona karşı çıkan amcam beni hastaneye getirmişti. Kendimi kamyon çarpmış gibi hissediyordum ama malesef kötünün iyisi olan babam üstünden geçmişti. Eğer seçim hakkım olsaydı kesinlikle kamyon altında kalıp can vermeyi dilerdim. Basimdaki ağlarının şiddeti arttığında kulağıma fısıltı şeklinde konuşmalar ulaştı. Kafamı çevirip o yöne baktım, camın önünde amcam ve babam konuşuyorlardı, bende usulca dinlemeye başladım.Amcam tereddütlü bir sesle, "ne yapacağız ağabey? Bu polis kararlı peşimizi bırakacak gibi değil"
Babam elini saçlarının arasından geçirdi ve derin bir nefes aldı. "Anlamadım ki! Orospu çocuğu irdeleyip duruyor. Merdivenlerden düştü dedim, karşında salak yok kısa kes dedi." Ellerini cebine koyarak, " Asıl tuhaf olan normal polis ikna olmuştu, ama bu sivil polis çok uğraşıyor"bir anda bana döndü, uyanık olduğumu ve onları dinlediğimi anladı. Yalkalanmıştım. Yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana doğru yaklaşırken, "küçük şeytan da uyanmış baksana"dedi ve tam baş ucuma gelip dik dik bakmaya başlandı. Sessiz kaldım.
Amacamda yanıma yaklaştığında, "iyi misin amcam?"sevimsiz yalan bir gülümseme gönderdim ve bakışlarımı önüme çevirdim. Kimseyle konuşmak istemiyordum, hele de yaşadıklarıma göz yumup seyirci kalan kişilerle! "Ben gidip doktora haber vereyim" amcam odadan çıktığında babam ciddi bir hal içerisine girdi.
"Birazdan polis ifadeni almaya gelir, sakın yanlış birşey söyleme küçük şeytan! Bu defa elimden kimse alamaz seni"sesi o kadar gaddar acımasızdı ki.. boğazım düğüm düğüm oldu ama tepki vermedim.
Elini çeneme bir tür mengene gibi geçirip dişlerinin arasından tısladı. "Tamam mı dedim?" Yüzüne nefretle baktığımda aynı karşılığı fazlasıyla alıyordum. Canım acısıyla başımı salladım, çenemi hırsla iterek bıraktı. "Aferin küçük şeytan"diyerek cama doğru ilerledi ve dışarıyı izlemeye başladı. Bu halde olmamın sebebi kendisi değilmiş gibi çok rahat tavırlar sergiliyordu. Gözlerim dolsada kısa sürede kendimi toparlayıp ifadesiz halime döndüm. Adım kadar emindim ki gözünde çöp kadar değerim yoktu. O umursuz kalıbının altında bir zamanlar merhametli bir baba figürü vardı ama, ne olduysa ölmüştü ve benide yaşarken öldürmüştü. Yaşam belirtisi gösteren sadece stabil düzeyde atmakta olan kalbimdi. Ben yaşarken ölenlerdendim. Hayatım ellerimden alınmış, sadece eziyet çekmek adına yaratılmıştım. Ruhsuzdum. Yaşadıklarım beni hissiz, soğuk kanlı bir hale getirmişti. 21 yaşında olamama rağmen kendimi fazlasıyla yaşlı hissediyordum ve her gece ölmek için dua etmek ne demek bilemezdiniz!
Kolumdaki sızıyla başımı omzuma çevirdim. Sağ kolum neredeyse tamamen alçıya alınmıştı ve boynuma takılan askı yardımıyla göğsümün hemen altında sabit durması sağlanmıştı. Yüzümü buruşturdum ama o saniyede böyle bir hareket yaptığım için pişman oldum. Gerilen yüzümle birlikte çenem, dudağımın kıyısı ve başımın sağ köşesi şiddetle nabız gibi atmaya başladı. Halim ciddi manada içler acısıydı. Yatakta doğrulmaya çalıştığım esnada odanın kapısı açıldı ve içeriye bir doktor bir hemşire, amcam ve tanımadığım spor giyinimli bir adam girdi. Babam hızla yanıma yaklaştı o anda çenesinin kasıldığını fark ettim. Neden bilmiyorum ama tedirgindi.
Doktor sevecen sayılabilecek bir gülümsemeyle yanıma yaklaştı ve cebinden çıkardığı ışığı gözlerime tuttu. Yoğun parlak ışık gözlerimi kamaştırdığında kırpıştırmaya başladım. "Kendini nasıl hissediyorsun kızım?"diye sordu. Boş bakmaya devam ettim. Boğazını temizledi "ağrın var mı?" Yine cevap vermedim.
Doktor konuşmayacağımı anlayarak pes etti ve yanındaki hemşireye bir şeyler söyledi. Beraber odadan çıktıklarında tanımadığım adamla göz göze geldim. Kaşları çatık, sertçe bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp yumruk yaptığım elime çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şimdi Benimsin
RomanceHenüz; babamın bana neden öfkeli olduğunu bilmediğim zamanlar, şiddetiyle başa çıkmaya çalışıyordum. Birgün yine şiddetine maruz kalmıştım ve fena hırpalanarak hastanelik oldum. Kurtarıcılığımı üstlenen merhametli, koca yürekli ve deli bir adam olan...