2/Bölüm

362 9 0
                                    

  Gözlerim uyku mahmurluğuyla açılırken üzerimde bir yük hissettim. Korkuyla irkilerek üzerimdeki kişi her kimse dirseğimi sırtına geçirdim.

  Acı bir inlemenin ardından "Lan hayvan benim, ben. Omur iliğimi akıtsaydın!" Gökçe'nin sesini duyunca rahatladım ve vurduğum yere doğru uzanıp bir öpücük kondurdum. "Özür dilerim de gerizekalı, senin benim üstümde ne işin var." dedim uyku mahmurluğundan durulanmış sesimle. "Sabaha karşı bizimkiler yine birbirini yediler. Bende dedim ki 'benim bir adet özürlü kardeşim var ona gidiyim' dedim. İyi yapmışım değil mi?" dedi sarhoşumsu bir sesle. Gökçe dirseklerinin üstünde doğrulurken gala üstümdeydi ve diz kapaklarım acımaya başlamıştı.

  Tam dudaklarımı aralamıştım ki "Dün mekandan çıkarken bir gariptin. Noldu? Lan yoksa  seninle ilgilenmedim diye küstün mü?" dedi hızlı konuşarak. Kafasına bir şaplak attım ve " Gerizekalı buna alınmıyacağımı biliyorsun. Sadece garip bir kaç bir şey oldu o kadar." dedim sakin bir sesle. "Noldoooo?!!" dedi ani bir çıkışla. Bağırdığını fark etmiş olmalı ki ben vurmadan kendi kafasına bir tane yerleştirdi. "Okyanus denen çocuk-"
"Lan yoksa.... Seni gidi çılgın kıız. N'aptınız bizim yokluğumuzda?" dedi muzip bir sesle ve benim ağzına elimin tersiyle vurmam bir oldu. "Gerizekalı, bırakta anlatıyım.!" dedim sesimi yükselterek ve sonra kaldığım yerden devam ettim.

" Geçenler de bir tane çocuk beni takip ediyordu ya... işte gelip bana 'Ruhun çok güzel kokuyor' demişti. Bende tanımadığım için kafama takmamıştım. İşte bu çocuk Okyanus!"

"Ne? 'Tesadüfe' bak arkadaş. Yo, yo yanlış söyledim. 'Aşka' bak arkadaş" dedi muzip bir sesle. Bu kız gerçekten aptaldı. Sonra gerizekalı diyince yine kafama şaplağı yiyen ben oluyordum.

"Gökçe, saçma saçma konuşma da ben devam ediyim."

"Hea, tamam, tamam, devam et."

" İşte çay bahçesine gittiğimizde ben hava almak için dışarı çıkmıştım ya, duvara yasladım sırtımı sonra bir baktım ki,-"

"Aha! Karşın da Leydi Gaga!"

"Gökçe!"

"Tamam, tamam, devam"

"Okyanus'un gözlerini gördüm, benim gözlerime kenetli. Ben onun olduğunu bilmiyorum tabii. 5 dakika felan birbirimize öylece baktık. Sonra çardağa geçtiğimizde çaktım köfteyi..... Benim adımı siz mi söylediniz ona?"

"Hayır, biz ona hiç senden bahsetmedik. Belki Eray'la konuşurken duymuştur."

"Hım. Tamam. Böyle işte..."

"Şimdi hayal ettim de sizi yan yana, ABBBOOVVV, kızım yeminle çok yakışıyorsunuz."

"Gökçe, ben senin kafana fazlamı vurdum. " dedim ona alaycı bakışlarımı dikerken. Sonra ona laf soktuğumu anlamış olmalı ki beni cimcikledi. "Aahaaah! Acıdı mal!" dedim acı bir feryatla. "Neyse, ben AÇIM AÇ yürü kahvaltıya gidelim." dedi karnına yumruk savururken. Bu kız kesinlikle amaçsızdı! "Tamam ben de hayvan gibi açım" dedim ve banyoma doğru paytak paytak yürümeye başladım.

                          ~~~

  "Geceeee! N'olur?" dedi belki yüzüncü kez. "Gökçe, daha kaç kere hayır diyeceğim? Eray'ı çağırcaksan çağır ama o Okyanus denen çocuğu istemiyorum." bıktığımı belli atmeye çalışarak. O ise -hiç şirin olmayan bir şirinlikle- dudağını bükmüş bana köpek yavrusu gibi bakıyordu. Köpek yavrusu dediğim, kangal yavrusu gibi.

  "Lan gerizekalı, otobüsteyiz yapma şöyle hareketler."

  "Kabul edene kadar bu şirinliğime devam ederim." aptal, şirin olduğunu sanıyor.

Ay ve GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin