Sonunda Ringi Saray'ının önündeydik. Yukarıdaki gözcü bize kim olduğumuzu sordu. Prens Juan " Ben Endor Krallığının 2. Prensiyim. Lütfen kralınızı çağırın."
Gözcü yanındaki adamı Kral'a haber vermesi için gönderdi. Anca Yarım saat sonra cevap geldi.
"Kapıyı açın!" Diye bağırdı komutan.
Daha sonra komutan bize Kralın yanına kadar eşlik etti. Taht odasının önünde durup "siz ilerleyin" dedi. İçimden bu cüceler nasıl bu kadar korkunç, cesur ve bu kadar büyük bir krallığa sahiptiler diye düşünüyordum. Taht odası düşündüğümden daha gösterişliydi. Cüce Kral "içeri gelin!" Dedi gür bir sesle. Tahta yaklaşıp eğildik. Prens " Ben 5 büyük krallıktan en büyüğü, Endor Krallığının 2. Prensi Juan" dedi. Daha sonra ben de
" benim adım Fiona" dedim. Evet bu kadardı. Daha ne söyleyebilirdim ki? Ayrıca Kimera dışarda kalmıştı. İçim huzursuzdu. Hemen işimizi halledip gitmek istiyordum. Kral bana bakıp " Aubrey'in tanıyor musun?" Dedi. Şaşkın ve hala soruyu idrak edememiş bir biçimde "e-evet?" Dedim. Daha sonra Kral'a tekrar bakıp " Majesteleri peki siz Aubrey'i nerden tanıyorsunuz?" Dedim. Kral şaşırmış bir biçimde bana bakarak " Aubrey benim savaş arkadaşım. Onunla sırt sırta dövüştük düşmana karşı. Ona can borcum var. Beni kurtarmışlığı var." Dedi. Kral'a " peki onu tanıdığımı nerden anladınız" diye sordum.
" seni buraya getiren griffinden. O griffin Aubrey'in ölen oğluna ait" dedi. Evet Aubrey'in küçük oğlunun öldüğünü biliyordum. Ben daha 2 yaşındayken ölmüştü. Verem kapmıştı. Demek bu yüzden Griffin'im Cüce Kral'a yabancı ve değişik gelmemişti.
