Cüce kral Gloin bizi akşam yemeğine davet etti. Akşam uzun uzun konuşuruz diyip Saray'dan çıktı.
Sağ kolu Dori' ye Kral Gloin nereye gidiyor diye sorduğumuzda Kralın kendi krallığıyla ilgili meseleleri olduğunu söyledi. Ben ve Juan akşama kadar şehri gezmeye karar verdik. Kimera Saray'da güzelce ağırlanıyordu. O'nu orda bırakmak biraz huzursuzluk yaratsa da cücelerin krallığına sonsuz güvenim vardı.Juan önde ben de arkada olmak üzere şehri gezmeye başladık. Cücelerin arasında kendimi dev gibi hissediyordum. Juan'la yolculuğa çıktığımızdan beri çok az konuşmuştuk. Juan'ı dönüp "ne hissediyorsun?" diye sordum. Bana şaşkın bir şekilde gülüp " nasıl yani?" diye sordu. Ben de gülümseyip " Yani şu an Cüce şerhindeyiz. Çok tuhaf değil mi? Her şey çok güzel." Prens sempatik bir şekilde gülümseyip " Aslında bu benim 2. Gelişim. Bir keresinde Kralımızla birlikte gelmiştik. Tabi Kral Gloin ile tanışmamıştım. Benle Elijah şehri geziyorduk. 10 yıl kadar oldu. O zamanlar 12-13 yaş civarındaydık. Gerçekten o zamanlar cücelerin "cüce boyunda" oldukları dikkatimi çekmemişti. Çünkü neredeyse boyumuz aynıydı. Ama şimdi ben de kendimi dev gibi hissediyorum." Prens Juan'a sırıtıp " Cücelerin cüce boyunda değilde ne boyunda olduklarını sanıyordunuz?" Diye sordum. Prens yüksek sesle kahkaha atıp " çok meraklısın. Ben sadece bu kadar ufak olduklarını bilmiyordum." Diyip önden hızlıca yürümeye başladı. Ben de arkadan yüksek sesle " Anlıyorum" diyip hızla ona yetişmeye çalıştım. Bir dükkana denk geldik. Dükkandaki kadın bize altınlar, elmaslar, yakutlar ve benzeri özel taşlar gösterdi. Kuyumcu gibi birşeydi. Ama hiç bir taş ne yüzük ne kolye ne de başka bir takıydı. Sadece taştılar. Prens bir tane pırlanta ve Yakut aldı. Prense meraklı meraklı bakıyordum. Bu taşlar ne işe yarayacaktı. Prens bana bakıp " bu taşlar özel ve narin parçalardır. Cüceler çok hamarat olduğu için taşları satarlar. Ve diğer cüceler kendi sevdiklerine istediği şekilde yüzük kolye ve benzeri şeyler yapıp hediye ederler." Dedi. Ben de meraklı bir şekilde " peki siz niye aldınız. Yoksa sizi bekleyen bir prenses mi var?" Diyip güldüm. Prens bana kısık gözlerle bakıp " henüz yok" dedi.
Akşam olmak üzereydi. Saraya gittik bizde. Kral da taht odasına geldi. Tahtına oturdu ve bizim de yerimize oturmamızı söyledi.