Elinden tutup yukarı kata çıkmaya başladığımızda ne gelecek olan Minseok umurumdaydı ne de başka bir şey. "Hyung odam sağda, unuttun mu?" Yanlış tarafa girdiğimi anlayınca geri dönüp odasının kapısını açtım. Onu içeri sokup kapıyı kilitlediğimde sırtımı kapıya yaslayıp ona baktım.
"Birazdan sevişeceğiz ve sen bana hâlâ hyung mu diyorsun Baekhyun?" Kıkırdayıp bana bir kaç adım attı. "Sana hyung demek hoşuma gidiyor. Sonuçta hyungumsun,değil mi hyung ?" Ah bilseydi hyungu ona birazdan neler yapacaktı.
Belinden tutup sırtını kapıya yasladığımda kollarını boynuma dolamıştı ve hâlâ gülüp duruyordu. "Kıkırdamayı kes, aklım bana lazım Baekhyun."
Parmaklarını ensemdeki saçlarıma dolayıp başımı aşağı çekti. Sadece 1 cm, 1 cm daha yaklaşabilsem o istediğim pespembe dudaklara kavuşabilecektim. "Öyle mi diyorsun Park Chanyeol?"
"Kesinlikle öyle bebeğim."
Dudaklarını yaladığında sanki içimdeki kayışlar kopmuştu. Şimdi o dudaklar parlıyordu ve günahlarını bana da bulaştırmak istiyordu.
Daha fazla dayanamayacağımı hissedip dudaklarına sert bir şekilde asıldım. Ellerim sabit durmuyor beli ve kalçaları arasında gidip geliyordu. Dudakları şeker gibi yumuşacıktı, Tanrım neden böyleydi ki?
Bir erkek neden bu kadar kusursuz ve güzel olabilirdi ki?
Ellerimi kalçalarının altına getirip kucağıma çektim. Bacaklarını belime doladığında nefes almak için geri çekilmişti. "C-chanyeol." Gözleri hâlâ kapalıydı ve dudakları aralık nefesini düzenlemeye çalışıyordu.
Boğulsun istiyordum, dudaklarımda nefesi kesilsin ve nefesi olayım istiyordum.
Yeniden dudaklarını dudaklarıma hapsettiğimde bu sefer ağzını aralamıştı. Dilimi davetkâr dudaklarının arasından yollayıp arkamı dönerek yatağa ilerledim. Dudaklarımızın bağını koparmadan sırtını yatakla buluşturdum.
Bacakları hâlâ belime bağlıydı ve kalçalarını kaldırarak sürtünmekten vazgeçmiyordu. Tekrardan nefesi kesilip dudaklarını çektiğinde zaman kazanmak adına tshirtümü üstümden çıkartıp yatağın yanındaki koltuğun üstüne fırlattım. Elleri havalanıp sırtıma ve karnıma yerleştiğinde beni tekrardan kendine çekip dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. "Hadi soyundur beni hyung."
Mırıltısı kulağıma ulaştığında belini yataktan havalandırıp üstündeki tshirtü çıkarttım ve benimkinin yanına ulaştırdım. Beyaz teni üstünde milyonlarca iz bırakmaya itiyordu beni. Ellerimi vücudunda gezdirip o kalçasını zor kapatan şorta getirdim. Gözlerini hızlı hızlı kapatıp açıyordu ve heyecandan bacakları yerinde durmuyordu. "Sakinleş güzelim."
Şortun ipini çözerken parmaklarım penisine çarpıyordu ve delirecek gibi olduğunu anlayabiliyordum. "A-ah hyung, dayanamıyorum." Şortunu ve boxerını çıkartıp kıyafetlerimizin yanına attım. Çoktan sertleşmişti.
Yatakta ayağa kalkarak pantolonumu çıkarttım. Gözleri yaptığım hareketleri takip ediyordu.
Üstüne doğru uzanıp bacaklarını ikiye ayırdım. "Kayganlaştırıcı var mı?" Başını iki yana salladı.
"Krem?" Tekrardan iki yana salladı.
"O hâlde senin halletmen gerek güzelim." Bacaklarının arasından çıkıp kendimi geri attım. Çok sertleşmiştim ve daha ne kadar dayanabileceğim konusunda bir fikrim yoktu.
Ellerini bacaklarıma koyup üstüme eğildiğinde yastıklardan birini çekip başımın arkasına koydum, bunu kaçıramazdım.
Elinin birini penisime attıp sıvazladığında bacaklarım titremişti. Gözlerini gözlerime dikip eğildi ve penisimi ağzına aldı. "Hay sikeyim!" Sızlanarak kafamı geriye attım. Ağzı çok iyi hissettiriyordu.
Penisimi ağzından çıkartıp tekrar aldığında aynı etki yeniden olmuştu. Kıyamayacağımı bilsem çoktan ağzını sertçe becermeye başlamıştım ama ilk sefer için bu bile çok fazlaydı.
İyice ıslandığından emin olduktan sonra saçlarından tutarak yukarı kaldırdım. Yüzlerimiz aynı hizaya geldiğinde uzanıp dudaklarını dudaklarıma hapsettim. Kollarını boynuma sardığında onu kucağıma çekip yatağa uzandırdım ve geri çekildim.
"Seni hazırlamayacağım Baekhyun." Başını salladığında dikeldim ve bacaklarını yeniden araladım. "H-hyung hadi artık~" Penisimin başını yavaşça içine soktum ve üstüne çıkıp kollarımı boynunun iki yanına koydum. "Biraz acıyabilir." Gözleri ani korkuyla parladığında geri çekilmemi söyleme ihtimaline karşı kendimi komple içine ittim.
"LANET OLSUN!" İkimizde aynı anda bağırdığımızda bu kadar mükemmel hissedeceğimi bilmiyordum. "Ah sikeyim! Sikeyim seni Baekhyun!"
Gözlerini yavaşça açtığında acıdan dolayı olduğunu varsaydığım gözyaşları bakmaya doyamadığım gözlerinde toplanmıştı. Hâlâ alışması için beklerken dudaklarımı alnına yaslayıp yumuşak ve uzun bir öpücük bıraktım. "H-hareket et art-tık hyung."
Kalçamı oynatmaya başladığımda elini belime koymuş sıkıca tutunuyordu bana. Kendimi daha da hızlandırdığımda bir elimi penisine koyup onu da çekmeye başladım. İnlemeleri dahada artmıştı, aşağı katlara kadar gittiğine emindim. "C-chanyeol."
"Bebeğim." Dudaklarımı omuzlarına ve boynuna bastırıp yumuşakça öpüyordum onu.
Sona yaklaştığımı hissettiğimde onun çoktan boşalmış olduğunu fark ettim. Hızımı biraz daha arttırıp içine boşalmaya başladığımda dudaklarını dudaklarımla birleştirmişti.
Tamamen boşaldığımda içinden çıkıp kendimi üstüne attım. "Oha hyung! Ölüyorum yardım edin!" Gülmeye başladığımda gamzemi aniden öpmüştü. Şaşkınca ona baktım. "Gamzeni seviyorum hyung."
"Ben de seni seviyorum Baekhyun-ah."
"Ben geldim!" Ha siktir.
Minseok gelme geri git evladım...
Geldim, yazdım, gidiyorum.
By.
Sizi seviyom.23.03.18
17.59
tarihinde yazıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyung ❧ ChanBaek (M)
Kısa HikayeChanyeol, Baekhyun'un biricik hyunguydu. |Two-Shot [13.03.18-23.03.18]