Gözümü açtığımda, ilk iki dakika bakamadım ve gözlerimi kırpıştırdım. Gözüm aydınlığa alışınca etrafa göz gezdirdim. Hastane odasına benziyordu. Yatakta biraz doğruldum ve kalkmaya çalıştım ama çok yorgundum. O kadar hissizleşmiştim ki..
Ayağa kalktım ve odaya güneş ışınlarını sızdıran pencereye doğru yaklaştım ve camı açtım. İçeriye bahar kokusu ve güneş ışınları girdi. Derin bir nefes çektim içime, bu iyi gelmişti. Odanın kapısının açılmasıyla o tarafa döndüm. Gözlüklü genç birdoktor gülümseyerekbana doğru geliyordu. Hemen biraz çarprazımda durdu ve;
- uyanmışsın. Biraz yorgun görünüyorsun, istirahat etmelisin.Cevabını bildiğim ama yinede umutlu olduğum soruyu sordum;
-annem nerede??
Sesim ürkek çıkmıştı. Bu soruyu sorduğumda gülümsemesi silinmişti. Yerini üzgün ve ciddi bir ifade almıştı.
-şey o, yani aslınd-
-söyle! Öldü değil mi? Buna inanmamı beklemeyin benden. Yalan söylüyorsunuz bana. Melekler ölür mü hiç? Tabiki de ölmez saçmalık!!Ben bağırmaya devam ederken o ise yanıma gelmiş "sakin ol sadece sakin ol" deyip duruyordu. Ama anlamıyorlardı. Sakin kalamazdım hiç kimse benim acımı anlayamazdı. Kimse benim ne yaşadığımı bilmiyordu. Dış görünüşten yargılamak kolay tabi ama kimse kimin ne yaşadığını bilmiyor! Önyargılı olmak hayatın en iğrenç şeyi. İnsanı bilmeden, tanımadan yargılamak anlamsız. Bağırışlar kendini gözyaşlarına bırakmıştı. Artık hıçkırarak ağlıyordum. Çok canım yanıyordu. Demek anne acısıda böyle birşeymiş. Çaresiz, kırılgan ve üzgün bu üçlü bir araya geldiği zaman birçok şey açabilir. Bazı insanlar kırıldıkça değişirmiş. Bende o insanlardanım. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Mutluluk denen duygu insan seçiyor. Tek bildiğim ve inandığım şey bu. Hemşireler gelmişti ve bana sakinleştirici vurmuşlardı. Ben ise hala ağlıyordum. Daha sonra kasılmayı bıraktım ve kendimi acı bir uykuya hapsettim.
~~~~~~~~~
Gözümü açmaya çalışıyordum ama inanın bu çok zordu. Gözümü açacak gücüm bile kalmamıştı. Ben "anne" diye mırıldanırken yanımdan sesler geliyordu;
-lütfen hastayı çok yormayın.
-tamam, sadece birkaç soru soracağım.
Ardından kapı kapanma sesi doldurmuştu odayı. Zorda olsa gözümü açabilmiştim ve yanı başımda duran genç polise baktım. O ise anlayışlı, masum bir ifadeyle bana bakıyordu.- merhaba, ben komser alper çakmak izniniz olursa size birkaç soru sormak istiyorum.
Dedi. Kibar bir şekilde. Konuşacak halim yoktu, kafamı hafifçe olumlu anlamda sallayıp, gözümü gözlerine diktim. Ela gözleri parlıyordu ve siyah saçının birkaç teli alnına düşmüştü. Bu haliyle çok yakışıkl- ne diyorum ben yaa. Düşüncelerimden sıyrılıp bana sorduğu soruya odaklandım.
-o gece neler olduğunu hatırlıyor musunuz?
-bunu benden anlatmamı beklemeyin sonuç ANNEM ÖLDÜ!Sesim son kelimelere doğru yüksek çıkmıştı. Polis bir an tereddüt etti ama benimle konuşmakta kararlıydı.
-bakın nergis hanım, ben polisim ve işimi yapmaya çalışıyorum. Lütfen sakin olun ve olayı en baştan anlatın.
Dedi sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldım ve bıkkınca geri verdim.
-belki biliyorsunuzdur? 18 yaşındayım ve üniversite sınavı için hazırlanmam gerekiyor. Annem odasındaydı. Ben ise ders çalışıyordum. Saat ise baya geç olmuştu. Ben daha fazla dayanamadım ve masada uyuyakaldım. Sarsıntılara uyandığımda hemen annemin odasına gittim zaten, ama kapının önüne dolap düşmüştü ve ben açamadım. Beni dışarıya çıkardılar, ama annem..
Sesim titremişti ve gözyaşlarım adeta firar edercesine kendilerini bırakmışlardı. Ağlamaklı sesimle zar zor konuşmaya devam ettim.
-gerisini tahmin e - etmişsinizdir umarım.
Anladım dercesine başını salladı ve 2. Soruyu sordu.-peki, başka bir yakının var mı?
Bu soruya verecek cevabım var mıydı?
+++++++++++++++
DEVAM EDECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKASYA GÖLGESİ
Chick-Litzor günler geçiren bir adet NERGİS tek aşkı alışveriş olan bir adet CEREN yemeksiz asla ama asla yaşayamayan bir adet OKTAY oktay çok çalışkan olduğu için inek ,gözlük kullandığı için dörtgöz ve çirkin olduğu için sivilceli... nergis oktaya aşık in...