(Multimedyada barış var 😁)Nergisin ağzından;
Oktayı anlamıyordum. Hem geliyor bana "kanki" diyor, hemde ben ona sarılınca kaskatı kesilip, heyecanlanıyor. Onu denemek için sarılmıştım. Ama heyecanlandığını görünce kanki demiştim. Ki hayal kırıklığına uğradığına emindim. Çünkü zoraki gülümsüyordu. Onu artık tanıyordum.nerede olursak olalım Mimiklerinden bile onu tanırdım. Aslında haketmişti, salonda oda bana yapmıştı. Odun, neden üzüldüğümü bile anlamamıştı. Onu sevdiğimi nasıl söyleyebilirdim ki?
Düşüncelerimden cerenin banyodan çıkmasıyla ayrıldım. Bir yandan havluyla saçını kuruluyor, bir yandan da homurdanarak yanıma doğru geliyordu.
- Ya bu gerizekalıyı hiç sevmediğimi söylemişmiydim?
Gözlerimi devirdim ve kesin bir dille;
- Evet.
- Birde bizde kalacakmış. Düşünsene her sabah beni böyle uyandırdığını..!Dedi ve gözlerini pörtletti. Onun bu hallerine kıkırdamakla yetindim. Her zaman ki cerendi işte..
Barışın ağzından;
Oktayın telefonu yüzüme kapatmasıyla bir küfür savurdum. Yine ne olmuştu? Yoksa cerenle ilgili bir durum mu vardı? İnşallah cereni sevdiğimi öğrenmemiştir. Geçen ceren bizim okula gelmişti,benim haberim yoktu. Gerçekten. Bana sürekli yapışıp bırakmayan bir kız vardı ve bahçede dolaşırken yine peşimden geliyordu. Ben kızı yanımdan kovmaya çalışırken, karşımda gözleri dolmuş bir adet ceren görmeyi beklemiyordum. Tam yanına gidecekken ağlayarak koşmaya başladı. Peşinden gidecektim ama kız kolumdan tutup;
- Ah tatlım boşver şu kekoyu, keyfimizi bozmaya hiç gerek yok.Dedi, başkasına tatlı ama bana itici gelen sesiyle. Kızın kolunu tutup sertçe sıkmaya başladım ve sinirle gözlerine bakıp;
- 1. Birdaha benim yanıma geldiğini görmeyeceğim.
2.Birkez daha o kıza keko dediğini duyarsam ölürsün ANLADIN MI?Kız ise çığlık atarak;
- Bırak kolumu be! Manyak mısın sen? Aaa! İmdaaat!Kızın ciyaklamayı andıran sesine daha fazla dayanamadım ve kolunu bırakıp oradan uzaklaştım. Cereni seviyordum ama yinede oktaydan çekiniyordum. Düşüncelerimden ayrıldım ve arabama doğru ilerledim. Oktay ne diyecekti acaba? Gazı kökledim ve oktayla kafa dağıttığımız ağaç eve doğru sürdüm. 10 dakikada oradaydım. Arabadan indim. Merdivenlerden tırmandım ve ağaç eve girdim. Etrafa göz gezdirdiğimde, oktay yoktu. Yanda bir küçük oda daha vardı, mutfak olarak kullanıyorduk. Oraya girdim. Oktay masada oturuyordu ve önünde rakı vardı. Derin bir nefes aldım ve bir sandalye çekip oktayın karşısına oturdum. Kafasını kaldırdı ve yüzüme bakarak;
- EE söyle bakalım niye geldin buraya? - Sen çağırdın ya beni.
Dedim anlamayarak. Sırıttı ve;
- Son şakamıda sana yaptım. Bu anlarımı iyi hatırla, öyle değişeceğim ki beni sen bile tanıyamayacaksın.
- Derken? Ne değişmesi?
Dedim merakla.
- Barış.. Benim nergisi sevdiğimi biliyorsun. Onun için artık... Anlarsın işte ya değişmek istiyorum.Başımı anladım dercesine salladım.
- Biliyorum kardeşim, merak etme ben senin yanındayım. Bu süreçte sana ben yardım edeceğim.Gülümsedi ve bir bardak daha alarak rakı doldurdu. Gözüyle doldurduğu rakıyı işaret ederek;
- Hadi o zaman dostum.
Gülümsedim ve rakıyı elime alarak havaya doğru tuttum. Oda sırıttı ve bardakları tokuşturduk.Nergisin ağzından;
Akşam olmuştu. Salonda ceren, selin annem ve emre amcamla oturuyorduk. Emre amcam az önce gelmişti işten, çok yorgun görünüyordu ama bana ayıp olmasın diye bizimle beraber sohbet ediyordu bunu biliyordum. Ben hiç konuşmuyordum. Çünkü oktayı merak ediyordum. Sabah gitti ve hala geri gelmedi. Onu gerçekten çok merak ediyordum. Hatta onu biraz olsa aklımdan çıkarmak için akşam yemeğinden sonra zehra abla yerine bulaşıkları ben yıkamıştım. Zehra abla buna karşı çıksada onu ikna etmeyi başarmıştım. Önümdeki masaya konulan bir fincan kahveyle düşüncelerimden ayrıldım. (Niye sevgilin miydi ki? Sjsjsjsjj güldünüz değil mi? Gülmediniz mi? 😁😁)
Zehra abla bana gülümseyerek;
- Hadi kızım iç kahveni.
Dedi. Bende gülümsedim ve;
- Teşekkür ederim zehra abla
Dedim.
Emre amcam elindeki kahveyi masaya koydu, boğazını temizledi ve bana bakarak;
- Nergis seninle özel konuşmak istediğim birşey var gelir misin?
- Peki.
Deyip, emre amcamın peşinden gidiyordum ki cereninde peşimden geldiğini farkettim. Emre amcamda farketmiş olacak ki bize arkasını dönüp, cerene bakarak;
- Ceren, seni çağırdığımı hatırla mıyorum?
- O zaman baba sen alzheimer'sin
Dedi ve kahkaha atmaya başladı. Ceren gülmeye devam ederken biz ciddiyetle onu izliyorduk. Ceren yaptığı saçma esprinin komik olmadığını anlamış olacak ki. Boğazını temizledi ve;
- Şey ben sadece espri yapmak istedim. Ayrıca ben zaten odama çıkıyordum. Ne konuşacağınızı o kadarda merak etmiyorum, yani belki biraz, Minnacık yani..Dedi baş parmağı ile işaret parmağını kısarak. Bu dediğine göz devirmiştim.
Ceren hep böyle meraklıdır. Odasına çıksa bile, yinede bizi dinleyeceğine emindim. Ceren önden yürüdü ve odasına girip kapıyı kapattı. Bizde hemen yan odaya girdik.Cerenin ağzından;
Babamın nergis ile ne konuşacağını cidden merak ediyordum. Aslında ben en ufak şeyi bile merak ederdim. Kulağımı duvara doğru dayadım ve konuşulanları duymaya çalıştım. Zaten rahat duyuluyordu. Babamın sesini duymuştum, şöyle diyordu;
- Nergis, bak kızım. Artık burada kalacaksın. Cerenin en iyi arkadaşı, benimde kızım sayılırsın. Benim yanımda cerenden bir farkın yok. Sakın bu evde kendini fazlalık hissetme, çekinme, bir derdin olduğu zaman ilk bana söyle, utanma. Anlaşıldı mı?
Nergisten ses yoktu. Galiba başını olumlu anlamında sallamıştı. Tanıyorum kardeşimi böyle durumlarda konuşamaz.
- şşşt ceren.
Arkamdan gelen ses ile olduğum yerde sıçradım. O tarafa dönmemle, donup kalmam bir oldu. Bu.. Bu barıştı. Pencereden odama çıkmaya çalışıyordu. Son gücüyle kendini odama attı. Halıda boylu boyunca yatıyordu. Ben ise şaşkınlıktan öylece bakıyordum. Bu rüya mıydı? İnana mıyordum. Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışarak küçük adımlarla barışa doğru ilerliyordum. Sarhoş olmuştu galiba. Şuan ise uyuyordu. Ayrıca çok masum duruyordu. Sabaha kadar izleyebilirdim. Odanın kapısı açılınca tam anlamıyla ne yapacağımı bilemeden barışın üstüne atladım. Ve bir yandanda bağırıyordum;- Burada hiç birşey yok baba, sen gerçekten yanlış anladın!
Bağırma sesleri gelmediği için şaşırmıştım. Sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım ve kapıya doğru baktım. Gelen nergisti ve bize şaşkın bir şekilde bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve barışın üstünden kalktım. Hala uyuyordu. Aslında çok ağır da değildim. Üstüne atlamama rağmen uyanmamıştı. Nergis yanıma geldi ve;
- Ceren barışın burada ne işi var?
Dedi şaşkınlığını belli eden sesiyle. Bir dakika nergis barışı nereden tanıyordu? Onu hiç görmemişti ki. Yada ben hiç göstermemiştim.
- Bilmiyorum, odama geldiğimde pencereden kendini buraya attı ve sızdı. Onu bunu boşverde sen barışı nereden tanıyorsun?
Dedim gözlerimi kısarak. Şaşkınlığı gitti yerine endişe gelmişti.
- Şeyy
- Neyy?
- Ya.. Boşver sonra konuşuruz.
- Söyle dedim!
- Of tamam. Barışı merak ettim ve senin telefonunu kurcalamış olabilirim yaaani. Galerinde resmi vardı zaten. Hemde birsürü.Dedi şirin olmaya çalışarak, başarıyordu da.. Yerim ben bu kızı yaa.
- Tamam, tamam boşver. EE barışı napcaz?
- Bence, barışın uçabilme gücü var. Yoksa nasıl çıksın buraya. Pencereden aşağı atalım, geldiği gibi gitmiş olur.
- Nergis yine hayal gücün girdi devreye. Çocuğu spiderman'da yaptın ya ne diyim sana.Dedim bıkkınca...
&&&*****&&&
DEVAM EDECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKASYA GÖLGESİ
Chick-Litzor günler geçiren bir adet NERGİS tek aşkı alışveriş olan bir adet CEREN yemeksiz asla ama asla yaşayamayan bir adet OKTAY oktay çok çalışkan olduğu için inek ,gözlük kullandığı için dörtgöz ve çirkin olduğu için sivilceli... nergis oktaya aşık in...