AKASYA AĞACI

20 4 0
                                    

- 7 yıl önce -

Birkez daha çocukluğumu geçirdiğim akasya ağacının yanına gelmiştim. Okul çıkışı her zaman bu ağacın yanına gelirim. Burası benim için çok özel biryer olmuştur. Çünkü cerenle burada tanışmıştık. Ceren benim dosttan da öte kardeşim bildiğim tatlı mı tatlı bir kız.

++
7 yaşındayken yine çok mutsuzdum ve ağlayarak koşuyordum. Çünkü benimle hep dalga geçiyorlardı. Babam ve annem ayrılınca, babam başka bir kadınla evlenmişti ve ondan hiç bir haber alamadım. O yaşlardayken bu durumu pek umursamazdım. Ama gün geçtikçe, dalga geçmeye başlamışlardı ve bu benim canımı sıkmaya başlamıştı. Artık koşmaktan nefes nefese kalmıştım. Bir ağacın altına oturdum. Bu ağaç çok güzel kokuyordu. Başımı kaldırıp o beyaz güzel kokan çiçeklere baktım ve;
- çok güzel kokuyorlar.

Diye mırıldandım kendi kendime.

-evet akasya çiçekleri çok güzel kokar. Benim en sevdiğim çiçek akasyalardır.
Hemen biraz yanımda duran kıza baktım. Üniformasına baktığımda benimle aynı okulda olduğunu anladım. Sarı saçları örgülü ve maviş gözleriyle çok şirin duruyordu.

- sen nereden biliyorsun bu çiçeğin adını?
Dedim. Akasya çiçeğini işaret ederek.
Küçük adımlarla geldi ve yanıma oturdu.
- annem her zaman "akasya çiçeği" adlı bir masal kitabını bana okurdu.
Dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim ve;
-bu arada adın ne?
-ceren. Senin adın ne?
-nergis.
-tanıştığıma memnun oldum nergis.
Dedi bana elini uzatarak.
-bende memnun oldum.
Dedim ve gülümseyerek bana uzattığı elini sıktım.
++

O günden sonra cerenle özel bölgemiz herzaman o akasya ağacının altı olmuştur. Ayrıca ikimizinde en sevdiği çiçek akasya. Bizde herkesi kıskandıracak güçte bir dostluk vardı. Bu zamana kadar hiç kimse bizim aramızdaki dostluğu bozamadı. Bozamayacakta...
Ve ikimizde 18 yaşında olgun kızlar olmuştuk. Düşüncelerimden rüzgarın esmesiyle ayrılmıştım. Ve kolumdaki saate baktığımda saatin 18:21 olduğunu gördüm. Havaya baktığımda ise hava kararmaya başlamıştı bile. Sonkez derin bir nefes aldım ve akasya kokusunu içime çektim. Gerçekten harika kokuyorlardı. Oturduğum yerden kalktım ve eve doğru yol aldım. Kaldırımda yürürken yine beni sorular esir almıştı. Babam neden annemden ayrıldı ki? Ya da neden bir kere bile beni aramadı? sormadı? Aslına bakarsanız onu çok seviyorum ve özlüyorum ama hiçbir zaman affedemiyorum.

Ben yine bu sorularla boğuşurken evimize yaklaşmıştım. Evet eve gelmeyi hiç istemiyorum. Çünkü annemi yorgun, çökmüş ve bitkin bir şekilde görmek en son isteyeceğim şeydi. Eve gelmiştim. Zile hafifçe bastım ve geri çekildim. Annem kapıyı açtı ve zoraki gülümseyerek;

-hoşgeldin

Dedi ve odasına geçti. İç çekerek ayakkabımı çıkardım ve montumu askılığa astım. Mutfağa gittim ve kendime atıştırmalık birşeyler hazırladım. Tostumu bir tabağa koydum ve yeni demlediğim çayı bardağa doldurdum. Odama geçmeden önce anneme aç olup olmadığını sordum. Oda aç olmadığını birşeyler atıştırdığını söyleyince peki deyip hazırladığım tepsiyi alarak odama çekildim. Hazırladığım tostu yedim ve çalışma masamın başına geçtim. Siyah renkte olan ders çalışma lambamı açtım ve bugün işlediğimiz konulara göz gezdirdim, test çözdüm, öğretmenlerin vermiş olduğu ödevleri yaptım ve 2-3 saat kitap okudum. Kolumdaki saate baktığımda 01:23 olduğunu gördüm. Çok uykum vardı ayrıca yorgundum. Ama istediğim üniversiteyi kazanmam için çok çalışmam gerekiyordu. Biraz daha test çözdüm ve az bir sayfası kalan hikayeme geri döndüm. Hikaye okumayı çok seviyorum. Cerenin demesiyle tam bir kitap kurduyum. Bu romanıda bitirmiştim. Artık göz kapaklarım isyan ediyordu. Başımı kollarımın arasına koydum ve gittikçe ağırlaşan gözlerimi kapattım ve kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.
Yani sanırım...

AKASYA GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin