Louis hayatına daha istikrarlı ve daha düzenli devam etmek adına verdiği kararlar ile son bir ay içindeki beşinci diyeti için market alışverişi yapmaya giderken başına geleceklerden habersizdi. 5 yıl boyunca görmediği ve unutmak adına kendini parçaladığı çocuğu -ki görünüşe bakılırsa şimdi bir çocuk yerine adam diye tanımlamak daha yerinde olurdu-gördüğünde market arabasına müsli atmakla meşguldü.
Gözlerini olgunlaşmış, diri vücutta dolandırırken adamın yanındaki yellozu es geçmek için elinden geleni yapıyor bir yandan da kendisini fark etmemesi için evrene yalvarıyordu.
Hoş, Harry onu hiç fark etmiş miydi ki?
Acı acı kendi haline sırıtıyorken safça bir çocukluk aşkını nasıl 20 yaşında bile umursadığını düşündü. Takıntıları her zaman başına bela olmuş, hayatını zorlaştırmıştı. Neyse ki artık özgür ve iradeli bir yetişkin olarak -Louis dahil bunu duyan kimse bu lafa inanmazdı gerçi ama neyse- devam etme kararı almıştı bu yüzden elinde yaklaşık 10 dakikadır avcunun içinde sıktığı müsli paketini içindekiler un ufak olduğunu bile bile arabaya bıraktı ve bölmeden ayrıldı.
Marketin içinde ev aletlerinden tut manav bölümüne kadar her yeri dolanıp kafasını dağıtmak isteyen Louis'nin kendini daha çok bunaltmaktan başka yaptığı bir şey yoktu. Nasıl da mutlulardır o ikisi öyle iğrenç mahluklar. Ne yani yıllarca gülümsersem klasım sarsılır mantrasıyla yaşamış Harry Styles birden dünyanın en mutlu insanına mı dönmüştü evrendeki tüm pozitif enerjiler aşkına? Gerçi hakkını yememek lazımdı Harry mutluydu bir zamanlar.
Çok uzun zaman önce yani.
Bayağı uzun zaman önce falan.
"Amaan, neyse canım bana ne kim kiminle ne yapıyorsa ya!" diye kendi kendine yakındı Louis fakat bunu söylerken bile çocukluk anılarına boğulmadan edememişti.
2001 temmuz
Louis ve Gemma salonda birbirlerine sarılarak çizgifilm izliyorlardı. Önündeki insan yığıntısı haline dönmüş bedenden tamamen haberdar olan Gemma gülümsedi.Minik Louis uyuyakalmıştı.
Ne kadar tatlı.
Çocuğun alnına düşen perçemleriyle oynarken büyük bir hınçla açılan kapının öfkeli sesi ile irkilen Gemma telaşla kafasını o yöne doğru çevirdi ve küçük kardeşini gördü.
"Kafayı mı yedin sen angut? Çocuk uyuyor burda?"
Harry gözlerini sarmaş dolaş olmuş Gemma ve Louis'nin üstünde yavaşça gezdirdi. İkisi arkadaş olmak için fazla yakın duruyorlardı ve 10 yaşındaki Harry bu durumdan pek memnun sayılmazdı.
" O neden burada?" diye sordu ablasına,
"Hatırlarsan Louis'nin de bir evi var aptal velet sürekli bizde kalmak zorunda değil."
"Hey," sinirle çıkıştı Gemma
"Ağzını topla seni duyuyor olabilir o hassas bir çocuk Harry. Senin ergenliğe girmiş halini ben anlayışla karşılayabilirim ama Louis bunu anlamak için çok küçük." kendini kaptıran genç kız hırsla konuşmaya devam etti.
Şimdi Louis'yi uyandırmamak için kısık tuttuğu sesi sinirden dolayı bir ton yükselmiş, göz bebekleri genişlemiş ve elleri hafif bir şekilde terlemeye başlamıştı.
"Ailesi kavga etmiş ve bu çapraz ateşin içinde 5 yaşında bir çocuğun her gün kalması haksızlık bay ukala ve üstelik Louis'yi severdin sen neden böylesin artık?"Harry sırıttı; "Drama yaratmana gerek yok Gemma, veleti yukarı çıkartayım da daha rahat yatsın."
Gemmanın kafasını sallayarak onaylamasıyla Harry tüy misali adımlarla Louis'ye yanaştı ve küçük bedenini dikkatlice kucağına aldı. Uyku çökmüş yüzüne sessize alınmış dev ekran televizyondan yansıyan pastel pembe tonları vuruyorken belli belirsiz birkaç saniyeliğine onun kusursuzluğunu inceledi Harry.
Fazla güzel.
Merdivenlerin bitiş kısmında kendi odası ve Gemma'nın odası arasında kararsız kalsa bile Louis'yi boş misafir odasına taşıdı. Gecenin bir yarısı kabus görüp koşarak Gemma'ya gideceğini bildiği halde.
Bazen umuyordu ki bir gün Louis'nin korktuğunda yanında olmak istediği kişi Harry olurdu?Çocuğu yavaşça yatağa yatırdığında vücudunu doğrulmadan bekledi burun buruna, dip dibe
bir çocuğun bir çocuğu sevebileceği her türlü şekilde seviyor ve kendini ona karşı sorumlu hissediyor ama asla gösteremiyordu. Dudaklarını kızarmış minik dudaklara yavaşça sürtüp kalktı, kendine sinirlenmişti işte Harry bu asla olamayacak bir şeydi zorlamanın alemi yoktu. Louis bir çocuktu.Kapının sert sesi odada yalnız olduğunu doğrularken yattığı yerden kalkan Louis yavaşça dudaklarına dokundu.
O benim prensim.
Bir gün beni gerçekten öpecek ve şatomuzda mutlu bir şekilde yaşayacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşçakal Kadar [Larry Stylinson]
Hayran Kurgu5 yaşındaki Louis'nin en büyük hayali bir Disney prensesi olabilmekti. Hayatının Harry onu öptüğünde bir peri masalına döneceğini düşünüyordu. Harry onu öpmedi. Hayatı bir peri masalı olmadı.