- Gökyüzünde Hapsolmak -
Biraz geç yazıyorum farkındayım ama bayaaa bir meşguldüm. ‘Bu bir mazeret değil’ diyebilirsiniz ama gerçekten meşguldüm. Çünkü mezun oldum! Liseye geçicem :) HEPİNİZDEN BOL ŞANS İSTİYORUM! Bir daha bekletmemeye çalışıcam, nasılsa yaz geldi!! (En azından çok bekleyince okuyucu sayısı artıyor :D) Okuyucu sayısı artmaya devam ederse daha hızlı bölüm koyacağım, söz. Bu bölümü yazmak çok zordu, çünkü hiç İsviçre’ye gitmedim o yüzden umarım iyi olmuştur. Okuyan herkese çok teşekkürler iyi ki varsınız! <3
Bölüm Şarkısı: Olly Murs - Dear Darlin’
Bu şarkıya günlerdir taktım beraberinde dinlemenizi şiddetle öneririm harika bir şarkı. <3 <3 <3
"Naptım ben!" dedim, ellerimi havaya kaldırırken ve onun kaslı göğüslerinden iterek kendimden uzaklaştırmaya çalışırken.
"Ne yapmışsın?" dedi, mavi gözlerini bana doğrulttu ve tek kaşını kaldırdı.
"Bu hiç yaşanmadı. Sen.. Senin bir kız arkadaşın var. Unutalım gitsin."
Dedim ve oksijen tüpünün kollarından tuttum.
"Ama, beni sevdiğini söyledin."
Gözlerine baktım.
"Hataydı. Beni unut demiştin. Ben de buna çalışıyorum. Görüşürüz sonra."
"Aslında, sonra değil; şimdi görüşeceğiz. Ders: BİYOLOJİ."
Biyolojiyi vurgulayarak söylemişti. Yani ders, laboratuar dersiydi, Tanrım!
Birlikte laboratuara yürümeye başladık. Aslında, ben saatin kaç olduğunu fark edince adımlarımız oldukça hızlandı çünkü derse epey bir geç kalmıştık. Kapıyı açtığımızda, Gürsü Hanım dâhil herkes bize dik dik bakıyordu. Özellikle Buse'nin pis bakışları çok keskindi. İkimizi de yüzünü buruşturarak süzüyordu.
"Neredesiniz siz?" diye bağırdı Gürsu Hanım; gözleri alev alev olmuştu, yüzü sinirden kıpkırmızıydı.
"Mira'nın nefesi daraldı, yere düştü. Ben de ona soluk almasında yardımcı oldum.” dedi, Barış: uydurarak.
Birbirimize baktık.
"Tamam. Hemen oturun." dedi Gürsü Hanım; bakışları hala öfkeliydi.
Beraber boş kalmış deney tüplerinin devrik durduğu, mermer beyazı masaların başında durduğu sıralara oturduk.
Gürsü Hanım’ın bize verdiği projeyle uğraşırken, Barış'ın bana baktığına yemin edebilirim.
"Senin de beni hala sevdiğine sevindim." dedi, gülümseyerek.
"Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir diye duydum, 'Friends' diye bir dizide. Aklımdan silinmedi biliyor musun..." dedim, muzipçe sırıtarak.
Kapak oldu. Yüzü çok pis bozulmuştu.
Bana bakışları sonra erdi böylece. Kartona son kez baktım Barış, başlıkta kalan son harfi boyarken. Sonra altına adımızı yazdım ve Gürsü Hanım'a teslim ettim.
"İyi iş, çocuklar." dedi.
Yağmur geldi.
"Neler oldu? Her şeyi anlatıyorsun!"
Ben de her şeyi anlattım.
"Ne demek öpüş-"
Elimle ağzını kapattım hemen. Boş kalan elimle burnumdaki kanülü düzeltirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Beyaz
Teen FictionNOT: Bu hikayeyi 14 yasimda yazmistim, 2014'te. Lutfen eger denk gelirseniz bunu goz onunde bulundurarak okuyun. Keyifli okumalar... :) Bu benim ilk hikayem :D Umarım beğenirsiniz <3 Herkese şimdiden çook teşekkürler. Yorumlayıp votelarsanız geri...