Yavaş ve sakin adımlarım, onun aceleci ve hızlı adımlarına yetisemiyor, sinie bozucu bie uyumsuzluk yaratıyordu.
"Burası resim atolyesi. Progma gore her cuma ogleden sonra burada dersimiz var."
"Sağdan kütüphaneye gidiyoruz. Karsıda kantin var. Yalnız sadece belirli tenefusler acık."
"Burası ingilizce sınıfı. Karsıda da öğretmenler odası ve onun yanında da ogretmenler tuvaleti."
Okulu tanıtmak sandıgımdan zormus. İlk liseye basladıgımda, okulu ogrenmek bile daha kolay gibiydi.
Barış hakkında cok fazla sey bilmiyordum. Ama eski okulu bir devlet okuluymus. İstanbul'dan buraya tasınmıslar. Babasının sirketi yuzunden.
Ozel okuldan devlet okuluna heceni duydum ama hic devlet okulundan ozel okula gecen birini duymamıstım dogrusu.
Cocuk hakkında az sey bilsem bile onun bu gizemli haline tam anlamıyla anlayabilmel yıllar alırdı.
Onu tanımaya ugrasmaya gercekten calısmıyordum ama merak ediyordum bu gizemli cocugu.
Gerci farketmezdi, Barış resmen beni takmıyordu.
Keskin bakıslarıyla etrafa alık alık dalıyor, beni duymazlıktan geliyor ve kızlara bakıyordu.
Bu cocuk gercekten sinirimi bozmaya baslamıstı ama. Dinleseydi beni ölür müydü?
Dagınık sacları, koyu mavi gozleriyle gunes ısığı altında daha bir yakısıklı gorunuyordu sanki.
Deri ceketi, kaslı vucudunu saklamaya yetmiyordu. Genellikle eli cebindeydi.
Of, neyse. Hem banane? Benim gorevim belli.
Burada bulunmamın tek nedeni baskan olmam.
Cocugu merak etmeyi bırak Mira. Kafamda bunu bircok kez tekrarladım.
"Mira!" Diye incecik bir sesle ikimizde irkildik. Yağmur ve Ceyda arkamızdan kosuyordu.
Genis, eski, taşlı yollar, onları cok kucuk gosteriyordu.
Okul yolunda yuruyen iki minik karınca gibiydiler.
"Seni goremedik oglen tenefusunde. Sana plan hakkında sorduk." Dedi Ceyda.
"Bu cocuk neden yanında?" Diye sordu Yağmur.
"Okul baskanı okula yeni gelen cocuklara okulu gezdirmekle gorevliymis maalesef." Dedim, Barış'a bakarak.
"Maalesef diye dusunmediğinden eminim tatlı şey. Bunlar da kim?" Diye sordu Barış. Aptal ya!
Kızlar birbirlerine bakıp gulustuler.
"Arkadaşlarım, Yağmur ve Ceyda. Kızlar, bu Barış."
Kızlara guldukleri icin sert ve kızgın bir bakış fırlattım.
Fakat hala kocaman gulumsuyorlardı.
Barış onları bakışlarıyla birkac saniye kestikten sonra yine havalara bakmaya basladı.
Cok umursamaz bir cocuk. Etrafındakilere dikkatsiz kaldığı cok belli yani.
"Tamam, okuldan sonra pizzacıya gidiyoruz değil mi? Ona gore herkese mesaj atmalıyım."
"Evet. Saat 5 gibi meydanda bulusuruz. Ordan pizzacıya yururuz. Neyse, benim bir 'isim' var, onla ilgilenmeliyim. Sonra gorusuruz"
Kızlar el sallayıp oradan uzaklastıklarında, Barış'ın gozlerini uzerimde hissediyordum.
Birkac metre hep boyle gecti. Bu aslında cok hostu, ama gercekten rahatsız olmaya baslamıstım.
"Şunu keser misin?"
"Neyi keser miyim?"
"Şu bakışlarını. Çok rahatsız edici."
"Ve etkileyici."
"Ne kadar da kibirlisin!"
"Kabul et, seni etkiledim."
"Hayır."
"Ayrıca, kibirli değilim, sadece insanları etkileyebileceğimi biliyorum. Yani kendime guvenim var."
Kendine guveni oldugu belliydi. Bu tavırlar, bu bakıslar... Fazlasıyla kisiligini ele veriyordu. Fakat bu cocukta bir sey vardı.
Gizemli birsey. Değisik bir sey.
Ve bunu ogrenmek icin ne gerekiyorsa yapmalıyım gibi hissediyordum.
Genis yolda yuruyen karıncalar bu sefer bizdik. Etrafı derin bir sessizlik kapladı.
Bu cocuk insanları etkiliyordu ve bunu bu kadar cabuk yapıabiliyordu.
Bu ozelliğini Onu daha 2 gundur tanımamla ogrenmem, oldukca garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Beyaz
أدب المراهقينNOT: Bu hikayeyi 14 yasimda yazmistim, 2014'te. Lutfen eger denk gelirseniz bunu goz onunde bulundurarak okuyun. Keyifli okumalar... :) Bu benim ilk hikayem :D Umarım beğenirsiniz <3 Herkese şimdiden çook teşekkürler. Yorumlayıp votelarsanız geri...