Hoşçakal Türkiye!! diye bağırdım. Sonunda kurtuluyorum. Tüm bana acı veren o insanlardan... Annemi de alıp gidiyorum. Kore'ye en sevdiğim ülkeye. Orada daha mutlu olucaz. Bundan eminim. Neyden kaçtığımı daha anlatamam benim için çok erken. Neyse ki uçağa ilk binişim değil ama ilk uzun süreli binişim. İlk binişim çok olaylıydı. Annem ve kuzenimle binecektik. Ve bilet kontrolü sırasındayken baya bir gülerken ben (çok gülünce sarhoş gibi oluyorumda) önümüzdeki çocuğa yaslandım!! Annemin yanında tanımadığım bir çocuğa! Annemler daha çok gülmeye başladı çocuk arkasını döndü ben özür diledim falan. Sonra uçağa bindiğimizde de çocuk önüme oturmuştu!! Önüme, o kadar çok yer varken! Diziden fırlamış bir karşılaşma gibiydi. Ama bir daha görmedim çocuğu. Neyseki bu sefer olaylı değil. Düşüncelerimi bölen uçağın kalkacağı anosuydu. Kulaklığımı takıp, annemin omuzuna başımı koyup uyumaya çalıştım. Annemle insanların içinde pek konuşmayız. Değişik bir alışkanlık.. Ben birazcık utangaçım ondan da olabilir. Düşünürken uyuya kalmışım. Annemin beni uyandırmasıyla uyandım.Geldik! Sonunda en sevdiğim ünlülerin olduğu ülkedeyim! Kurduğum milyonlarca hayallerin artık gerçekleşme ihtimali var. Uçaktan inip, büyük zorluklarla bavullarımızı alıp havaalanından çıktık. Kiraladığımız eve gitmek için taksiye bindik. Gelmeden önce internetten ucuz ama tatlu bir ev kiralamıştık. Yerini bilmediğimiz için taksiye binmek zorunda kaldık ama evimiz pek yakın değilmiş. Ve baya bi parayı takside bıraktık... Çok acı verici.. Neyse ya yine cimriliğim tuttu da. Ev gerçekten çok tatlu!! Yemyeşil küçük bir bahçesi var. Bahçe kapısından evin kapısına kadar taşlı bir yol var. Yolun yanları çimen ve rengarek çicekler var. Ve bahçenin sağ tarafında ağaça asılı bir salıncak! Hep böyle bir ev istemiştim! Ev tek katlı ama çatı katı da var ve ben orada kalıcam! Çok eğlenceli!! Ev eşyalı bide. Anahtarı paspasın altından aldık. Ev sahiplerinin işi olduğu için sonra tanışıcaz onlarla. Telefonla konuştuğumuzda anahtarın orda olacağını söylemişlerdi. Kapıyı açıp eve girdik. Evin girişinde sol tarafta montları asmak için askılık vardı. Kapı salona açılıyordu ve salonla bitişik mutfak vardı. Mutfak dolapları kırmızıydı. Küçük ama tatlı bir mutfaktı. Amerikan tarzı olduğu için masa yoktu. Ama bar tarzı sandalyeler vardı. Salon da 2 tane krem rengi spor tarzda koltuk vardı. Televizyonun karşısında. Ve camın kenarında bir tane kırmızı renkli puf ve yanında uzun bir lamba vardı. Koridordan yürümeye devam ederken, sol tarafta banyo, banyo da siyah ve kırmızı renklerle döşenmişti. Banyo nun karşısında ise annemin kalacağı oda vardı. Orada da çift kişilik bir yatak, tahta bir dolap, bir tane boy aynası ve şifonyer var. O oda bej renkli. Ve merdivenlerden çıkınca, çatı katı yani benim kalacağım yer. Kocaman bir yer ama sadece çift kişilk ve tek kişiliğin arasında kalmış bir yatak, siyah renkli bir dolap, masa ve yine boy aynası var. Ama odayı güzel kılan çatının eğimli olması ve yatakla camı ayıran bir basamak olması. Ve oranın tavanınında cam olması! Yıldızları izleyebilirim! Bavulumu odaya fırlatıp, içinden kot kaprimi ve bol uzun bir tshirt çıkardım. Odamdaki banyoya girip duş aldım ve kıyafetlerimi giydim. Saçımı kurutup aşağıya indim. Annemde üzerini değiştirmiş ramen yapıyordu. Annemin yanına gidip, yanağına bir öpücük kondurdum. "Anne ben Seul'ü gezicem sende gelir misin?" Yok Rüya sen git ben yemek yiyip yatıcam"" Peki görüşürüz" diyip el salladım. Annem de arkamdan "Dikkatli ol!" diye bağırdı. Upps çok heyecanlıyım. Belki sevdiğim ünüleri görebilirim. Bu yüzden ilk durağımız TS şirketi!! Sonrada SM e gidicez. Telefonumdan adresine baktım. 3 sokak ileride.. Evet bilerek yakın bir ev buldum. Yürümeye başladım. Beni en az 20 dklık bir yol bekliyor. Kulaklığımı takıp, B.A.P den Where are you? dinlemeye başladım. Ben mutlu mutlu ilerlerken karşı kaldırımda, kapşonlu uzun boylu bir çocuk gördüm. Acaba Zelo olabilir mi? Şarkıda da o söylüyor zaten şuan. Kesin saklanıyor! Hemen karşı kaldırıma geçip çocuğun önünü kestim. İngilizce olarak Merhaba dedim. Çocuk kafasını kaldırdı. Veee.... kesinlikle Zelo değil.s Çok hikaye okuyorum galiba.s Soryy diyip yürümeye devam ederken, artık müziğin çalmadığını fark ettim. Biri mi arıyor diye tam telefonumu çıkarmıştım ki, biri kolumdan tutup kendisine çevirdi. Kafamı kaldırıp baktığımdaysa, biraz önceki çocuk olduğunu gördüm. Beyaz teni ve bebeksi yüzünden tanıdım ve tabiki çekik gözleri.. Çocuk " Kulaklığını düşürmüşsün" dedi. Bende thank you diyip yürümeye devam ettim. Biraz kaba mı davrandım? Banane ya o da Zelo olsaydı! O kadar heyecanlandım ben. Kafamı kaldırıp karşıya baktığım zaman ileride kocaman lüks bir bina gördüm. Burası TS şirketi olabilir mi? Kesinlikle orası çünkü TS şirketi yazıyor! Yine çok zekiyim. Binanın önüne geldim ve beni güvenlik karşıladı. Hiç fan yok çok tuhaf değil mi? Güvenlik yanıma gelip "Seçmeler için mi geldiniz?" dedi. Ne seçmeler mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Neej You!
FanfictionHayatın zorluklarından sıkılıp, hayallerinin ülkesine kaçan bir kız... Ünlü ve ünlü olmaktan bıkmış bir erkek.... Saçma bir şekilde kesişen hayatları... Peki sonları nasıl olucak?