Tabiki gitmiyicem. Niye gidiyim ki? Sırf babamdan korktuğu için yaptığı bi yemeğe? Omg! Fanlarda o yüzden öncelik verdi demekki, yine tüm şehir benden korkuyor daha doğrusu babamdan. Yine arkadaşım olmıyıcak. Zelo ise bu yemekten sonra yüzüme bile bakmaz. Acaba yüzümü falan mı değiştirsem? Belki kurtulurum. Evet çok mantıklı. Son düşüncem bu oldu. Uyuya kalmışım. Gözüme giren ışık yüzünden uyandım. Gözümü açtığım zaman, evde olmadığımı anladım ayrıca -klasik olarak ellerim ve ayaklarım bağlı. Tabiki korkuyorlar benden. Hayır hem korkuyorsunuz hem kaçırıyorsunuz. Her zamanki gibi güzel bi kavga çıkacak ama önce babamın ne istediğini öğrenmeliyim. Hep böyle yapıyor. Adamları beni kaçırıyor sonrada mesajını iletiyor ve sonra beni bıraktıklarında kavga çıkıyor kazanan tabiki benim. Boş bi depodayız ve karşımda adamları var. İki kişiler. Burdan gördüğüm kadarıyla ikiside ince uzun boylu. Koreliler. Birinin yüzü daha tatlı hatlara sahip gülünce, gülmediği zaman en az diğeri kadar sert. Diğerinin güldüğünü görmedim. Ama ikiside yakışıklı ve cool. Daha fark etmediler uyandığımı. Hala konuşuyorlar. Fısıltıları haricinde duyamıyorum. Sıkılmaya başlayınca boğazımı temizler gibi öksürdüm. Bana döndükleri yüzlerindeki -aslında sadece gülünce tatlı olanın- korku ifadesi kahkahalarla gülmemi sağladı. 1 yıl gülerim buna. Karnıma ağrı girmeye başlayıncaya kadar güldüm.En sonunda sustum. Yüzüme gelen yumrukla. Yumruğun şiddetiyle yana savrulan kafamı saçlarımı atarak havalı bi şekilde vuran adama çevirdim ve tabiki kavgaya hazır bi şekilde baktım. Yumruk atmaya cesaret ettiğine göre yeni. Ve tatlı olandan bu yumruğu beklemiyordum. O konuşuncaya kadar suskunluğumu korudum. "Canınız mı acıdı prenses gülmüyorsunuz? " dedi bana vuran adam. Piç Smile yapıp, "Yoo sadece beni çözmeye cesaret ettiğinizde çektireceğim acıları düşünüyorum" dedim. Beni duymazdan gelip, "Unutmadan söyliyim prenses, biz babanın adamı değiliz" dedi tek kaşımı kaldırıp açıklama bekler gibi baktım. "Ona karşı gelenleriz ve elinden kurtulmayı başaran. Adım Tao orda oturanda Kris" dedi. "Peki o zaman beni niye kaçırdınız? Ölmek falan mı istiyorsunuz?" dedim. "Hayır sadece konuşmak istiyoruz seninle" dedi. "Bir kafeye falan gidebilirdik? Ya da en azından bağlı olmaya bilirdim?" dedim masum bakışlar atarak. "Başka bi yerde yakalanabilirdik ve iplere gelince çok popülersin aramızda" dedi. Hehe herkes benden korkuyor 4. Derece siyah kuşak olmanın yararları ve tabiki her bana gönderdigi adamını dövmenin. Ama yinede masum masum bakmayı sürdürdüm. Zaten çözdüğü zaman sadece yumruğun intikamını alıcam. Tao,
" Tamam prenses seni çözücem ama kaçmak yok anlaştık mı? Gerçekten önemli bi konu" "Tamam anlaştık söz kaçmayıcam hem nasıl kurtuldunuz merak ediyorum" diyip göz kırptım. Kris in yanına gidip bıçağı aldı. Kris önce vermedi ama Tao ikna etmeyi başardı. Yanıma gelip ipleri kesti. Ayağa kalktım. Kolumu ovarken karşıma gelip gülümsedi. Aslında çok tatlıydı ama yumruğumu geçirdim. Dengesi bozuldu ve kızgın gözlerle bana bakmaya başladı ve aynı anda Tao ya vurduğumu gören Kris ateş saçan gözlerle dibimizde bitti. Tao nun kolunu tuttu ve arkasına geçirip saldırıya hazır halde beklemeye başladı. . Masum gözüktüğüme inandığım şekilde bakıp ellerimi havaya kaldırarak, "Hey hey sakin ol! Cidden sadece yumruğunun intikamı. Artık konuşabiliriz" Alışkanlık. Biri bişi yaptığında aynısını ona yapmam gerektiğini öğretti babam. Kötü bir huyum daha. Kris ve Tao birşeyler konuştular yine. Sanırım anladılar neden yaptığımı. Babamın adamıysalar bilirler zaten ama yinede pişman oldum. Fısıltıyla, "Tao özür dilerim canın acıdıysa aslında bana gülümseyen insanlara vurmam ama başta vurunca sen bana o andan beri sadece ıntıkama odaklanmıştım tekrar özür dilerim." Dedim ve bakışlarımı ayaklarımdan kaldırıp ona çevirdim. Yine gülümseyerek bana bakıyordu. Ama ben hala pişman bi şekilde bakmayı sürdürdüm. "Tamam prenses o kadar üzülme alışkınım ben hem ben başta vurduğum için özür dilerim öyle gülünce bana baban gibi biri olduğunu düşünmüştüm o da hep benle dalga geçiyordu. Sonra Kris beni koruyuncada onu dövüyordu. O yüzden sinirlendim" gözleri doldu. Gidip sarıldım. Ağlayan insanlara dayanamam. Ben sarılınca ağlamaya başladı.Daha sıkı sarılıp, "Hıssst ağlama döverim ben onu cidden bak kimse senle dalga geçemez tamam mı? Ağlamak yok ama" kafasını sağlayıp, benden 1 adım uzaklasarak gözlerindeki yaşları sildi. Kris,"Tao nun sert göründüğüne bakma aslında çok duygusaldır, baban onu sadece iyi dövüştüğü için aldı ve her duygusallıgında dalga geçti ve bende abisi olarak hep korudum onu her zaman" dedi. Anladım der gibi kafamı salladım ve babama olan nefretim seviye atladı. Kris'e," Sizi daha önce görmedim ne yaptırıyordu size?" dedim. Tao, "İşte bu konuyu konuşucaz seninle" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Neej You!
FanfictionHayatın zorluklarından sıkılıp, hayallerinin ülkesine kaçan bir kız... Ünlü ve ünlü olmaktan bıkmış bir erkek.... Saçma bir şekilde kesişen hayatları... Peki sonları nasıl olucak?