Kalakaldım.
"Ah, yanlışınız var efendim. Onun ismi Aria. Aria Ramirez."dedi Edward.Lupin ise çoktan toparlanmıştı. Az önce şoka uğramamış gibi beni ve Edward'ı içeride olmamıza rağmen içeri davet etti. Önümüze birer fincan çay koydu.
"Sizi buraya atan neden nedir çocuklar?"diye sordu muhabbetle.
Edward hatırlamış gibi bana döndü. "Evet. Neden buradayız Aria?" Aklım ise Lupin'in ağzından kaçırdığı isimdeydi, "Marlowe kim Profesör?"
Lupin yüzünü ekşitti. "Eski bir arkadaşım. Sana benziyordu da. Bir an aklım karışmış." Önündeki çayla ayağa kalktı ve bize arkasını dönerek camdan dışarıya bakmaya başladı. İç çekti, "Aslına bakarsan yıllar önce öldürülmüştü. Gerçekten büyük bir talihsizlikti. Potterların öldürüldüğü gece onları ziyaret etmişti. Tabi Voldemort-"
Edward hızla içini çekti. Lupin arkasını döndü. Bir süre Edward'ı süzdü ve ardından da, "Seni nereden tanıyor olabilirim?"diye sordu.
"Muhtemelen beni değil de ailemi tanıyorsunuzdur Profesör. Ben Edward Jackson."dedi Edward, neredeyse vakur bir edayla.
Yavaşça başını salladı Lupin, "Tanımaz olur muyum? Bizim zamanımız da Jacksonları bilmeyen yoktu." Edward kızarmaya başlamıştı. Burada neler dönüyordu da ben anlamıyordum!
"Profesör, size eski bir dostunuzu getirdim desem." diye girdim lafa.Lupin kaşlarını çattı. "Size Sirius Black'in suçsuz olduğunu kanıtlıyabileceğimi iddia ediyorum."
"Peki neden bunu Profesör Dumbledore'a veya Sihir Bakanlığı'na değil de bana söyleme ihtiyacı duydun Aria?"diye sordu Lupin gizemli bir merakla. Bir şeyi bildiğimin farkına varmış olmalıydı.
"Ah, bence siz bunu gayet iyi biliyorsunuz Profesör."dedim alaylı bir sırıtma ile. "Az önce 3 kişi olarak buraya geldik. Edward, ben ve-"
Edward yüksek sesle boğazını temizledi. "Aria, 2 kişi."diye fısıldadı bana. Onu ciddiye alma cürretinde bile bulunmadım.
"Hayır 3 kişiydik.Sen, ben ve Kılkuyruk." dedim kararlıca. Edward bana deliymişim gibi baktı. Ama Lupin beni anlamıştı.Ani bir hareketle elinden düştü çantası. Son anda evrak çantasını yakaladı masasının en uç köşesine koydu.
Oldukça sert bir sesle. "Nerede o?" dedi. Aceleyle çantamdan kavanozu çıkardım. İçindeki fare kaçmak için camı tırmalıyordu.
Lupin kavanozu eline aldı ve uzun süren bir sessizlik boyunca inceledi. "Bir parmağı eksik. Bu o. Ama nasıl?"dedi bana dönerek.
"Fidelius Büyüsü nasıl işler bilirsiniz Profesör. Saklanmak istenenleri koruyan kişi onları deşifre etmediği sürece kimse onları bulamaz. 31 Ekim'de tam olarak yaşanan şey de buydu.Aslında size haber vermeden yer değiştirmişti Black ve Pettigrew. Potterların öldürüldüğü gece aslında tüm suçlu Pettigrew'du. Nasıl olduğunu kendisiyle konuşursunuz artık. Ve lütfen Sirius Black'in aklandığından emin olun!"
Ardından da hızla çıktım odadan Edward'ı orada bırakarak.Kafama estiği gibi bir sağa bir sola koştum. Nefes nefes kaldığımda bir mermer duvara çöktüm. Yaslanarak duvara, pencereden dışarı baktım.
Daha ilk günden neler yapmıştım? Bir arkadaşımın dediği bir söz geldi aklıma. Hayatın ekşın İrem. Sanırım artık ona... O... O,kimdi?
"Ve...ve sonra kanka, adamın evlatlık oğlu olduğunu öğrendik. Sonra DNA testi sonunda bunun Murat olduğunu öğrendik. Tabi Murat şok! Ben de bizim eve sakladım psikopat adamdan onu."dedi İrem heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aria Ramirez ile Hogwarts'a Doğru
FanfictionAria uyandığında, kendini 3.senesine yeni başlamış bir cadının karşısında, Gryffindor yatakhanesinde buldu. Buraya nasıl gelmişti?Neden buradaydı? Ah, neden burada olduğunu biliyordu. Çünkü o bir Potterhed'ti ve hayalleri gerçekleşmişti.Ama kimd...