[İlk bölüm hayırlı olsun kkk umarım seversiniz *-* Medyadaki haylaz Leo'muz *-* ]
Leo yine gözünü New York'ta açmıştı. Muzip bir sırıtma ile odasında dört dönüyordu çünkü gözünü New York'ta kapamayacaktı. Teklif almıştı ''Özel Akademi''den. Bu Akadamiden çok Akademinin mekanı onu mutlu ediyordu. Geri dönüş yapıyordu. ''Shinjuku Özel akademisi'' bu demek oluyor ki memleketine geri dönüyordu.
###
Leo valizini hazırlayıp evden çıktığında Leo'nun NY'a alışmasını sağlayan Akademi görevlisi Sussie karşıladı. ''Ne o koca oğlan bizi bırakıp gitmek çok hoşuna gidiyor galiba!'' Leo'nun tüm suratı asıdı ve çıkıştı '' Maa! Hayır sadece memleketime Japonyaya döneceğim için çok mutluyum sizi bıraktığım için üzgünüm tabi!'' Sussie kıkırdadı ''Şaka yapıyorum canım alınma hemen, havalimanına gidelim uçağı kaçırmayalım.'' Leo bileğindeki dijital saatine baktı ''ama daha 45 dakika var nasıl kaçıracağız ki?'' ''Şapşal 30 dakikaya anca varırız'' ''haaaa! o zaman hadi ya daha ne duruyoruz!!'' Sussie küçük bir kahkaha atıp taksiye bindi ardından da Leo bindi. Leo 1 yaşını daha doldurmadan babasının işi yüzünden New york'a taşındılar. Annesi ona sürekli Japonyayı anlatırdı tatillerde babası iş gezilerinde olduğu için Japonyaya gidemezlerdi. Sadece annesinin anlattıkları ile bile kendi memleketine, ülkesine aşık olmuştu. New York'ta olmasına rağmen JAponyada yetiştirilen çocuklar gibiydi. Sadece onu Japonyadan soyutlayan amerikan okuluydu. Bu gün ise bu siyah saçlı ve lacivert gözlü oğlan ülkesine geri dönüyordu. Annesi ve babası Leo erken yaştayken öldüğü için Leo büyük bir depresyonu atlattı. Leo'nun yanında Sussie ona çok iyi baktı. Ablası gibiydi. Şimdi ablasından ayrılmak üzerken ülkesine dönmek te mutlu ediyordu... hangisini hisetmeliydi?
''Ne o şampiyon ? Daldın gitin..Geldik hadi..'' Sussie'nin sesi ile kendine geldi ''Hım?'' Etrafına bakındı ve havalimanında olduğunu anlayınca taksiden indi. Sussie taksinin parasını ödedi ve Leo valizini alıp uçağa bineceği yere yürüdüler. 10 dakika vardı ve yolcu girişinden yolcu dışında kimse giremiyordu Leo ve Sussie kucaklaştı duygusal bir an. ''Seni eviyorum one-chan! kendine iyi bak!'' Sussie Leo'dan az da olsa Japonca öğrenmişti ''Bende seni seviyorum Leo-chan! Hadi git uçağını kaçıracaksın...'' duygusal bri ayrılıktan sonra valizini teslim eden Leo uçağa bindi... Uzun yorucu bri uçuş başlıyordu...
###
''Değerli yolcularımız Ota semtinde bulunan Tokyo Ulslararası Havalimanına inişimiz gerçekleşecektir. Kemerlerinizin bağlı olduğundan bir kez daha emin olun lütfen.'' aynı anons bir kez de Japonca olarak geçtikten sonra insanlarda bir hareketlenme başladı ve Leo'da yorgun argın kemerini kontrol edip inişe geçmesini beklesi uçağın. Kısa bir türbülanstan sonra piste yumuşak bri iniş yaptı... kemerlerin çözülmesi anonsu gelidği andan itibaren insanlar sakince kemerlerini çözdü ve sırayla uçaktan indiler. Leo uçaktan indiğinde büyülenmiş gibi etrafa bakıyordu. Ülkesinin havasını derin derin soluyordu ''Demek bana anlattığım yeryüzündeki cennet burası anne hm? Gerçekten bir cennet...'' Leo valizini alıp yolcu çıkış kapısına ilerlediğinde Japonca harflerle ismi yazılmıştı. Adama yaklaştı artık kendi diliyle konuşacaktı mutluydu. ''Merhaba Ben Miyazaki Leo-san'' Adam hemen gülümsedi. ''Ah merhaba! Ben Kitsune Maku-san memnun oldum! Shinjuku akademisinden geliyorum sana eşlik edeceğim...'' Leo gülümsedi ''anladım...'' Leo Maku'nun peşine takıldı. Sarı saçları ve ela'ya çalan yeşil gözleri ile genç biriydi... Öğrenci miydi? aklında bu düşünşeceler vardı.
###
'burası sizin yerleşeceğiniz oda Miyazaki-san...'' Maku gülümsedi ve odanın kapısını açtı oda çok güzeldi canlı renklerde dekore edilmiş asma katında bir yatak ve onun altında da bir yatak bulunuyordu. ''Bana Leo-san diyebilirsiniz teşekkür ederim.'' ''Pekala Leo-san bir sorun olursa Öğrenci işlerine gelin orada olacağım. Nakil işlemleriniz Susssie-san tarafından New York'ta gerçekleştirildi zaten. '' ''evet biliyorum görüşürüz Maku-san'' ''Görüşürüz Leo-san'' Maku uzaklaşıp ofise gitti...
"16 seneden sonra tekrar ülkemdeyim...Japonya zıtlıkların ülkesi... Tokyo...Şehrim..." Miyazaki Leo yeni odasında beş metrekarelik asma katta duran yatağına çıktı ve eşyalarını yanına bırakıp kendini rahat yatağa bıraktı. Kendi kendine gülerken bir sesle irkildi ve kafasını kapıya çevirdi. Içeri 1.80 boylarında parlak gümüş saçları ve içinde kaybolmaya yetecek derinlikte bakışları olan mor renkte gözler yapılı biri vücut ile ruhsuz bakışlar birbirini tamamlıyordu..."sende kimsin?" Leo soru karşısında şaşırdı. "B-ben...ben bu odanın sahibiyim asıl sen kimsin?!" Göğüsünü gere gere bunları söylemişti fakat alacağı lafla kendi sözlerini yutacağını nereden bilebilirdi ki? "Burası bana tahsis edilen oda senden önce ben vardım ve odami kimse ile paylaşmam... iki kelime ile... çık git." Na kaba herif ama! Leo bunları düşünüyordu. "Çıkmıyorum! Burası bana da tahsis edildi tamam mı?! Yarı yarıya benim! " "pekâlâ ben ne yapacağımı biliyorum" oğlan Leo'ya yaklaştı ve valizi ile bavulunu tek hamlede kaldırıp kapıdan dışarı attı. "Şimdi seni de böyle atmamı ister misin?" Leo sıkıca yatağa sarıldı "Sıkıysa at !"
Leo ve yeni oda arkadaşı... daha birbirlerini tanımadan düşman olan iki genç....nasıl aynı odayı paylaşacaklardı ki?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ai Shi?
RomanceMiyazaki Leo'nun Japonyaya dönmesi ile yerleştiği erkek akademisinde tanıştığı Aoi ile olan tartışmalı-komik düşmanlığı ne kadar sürecek?