Bölüm Parçası: Boy Epic- Hell
5. BÖLÜM: "KUMAR"
Yaklaşık beş dakikadır büyük bir yalınının önünde bekliyorduk ve bu bekleyiş sırasında zihnimin karmaşasıyla boğuşuyordum. Türkiye'de olmadığımızın farkındaydım fakat nerede olduğumuza dair de pek bir fikrim yoktu. Oldukça tenha bir yerde, helikopterden indikten sonra halihazırda bizi bekleyen arabaya binmiştik. Batur'un bütün bunları en ince detayına kadar planladığına emindim. Açıkçası o arabayı kullandığı süre boyunca ağzımı bile açmamıştım.
Yalının büyük kapısından çıkan uzun boylu genç bir adam bize doğru yürümeye başladığında, dikkatimi ona verdim. Büyük ihtimal Batur'un yaşlarında olmalıydı. Üzerinde spor beyaz bir lakos ve lacivert kot pantolon vardı. Açık kumral saçları alnını örtüyordu. Yüzünde ki büyük gülümsemeyle yanımıza ulaştığında bakışlarını Batur'un üzerinde tuttu. Batur'un yüzünde ki donuk ifade yerini koruduğunda erkeksi bir selamlaşma yaptılar.
"Kardeşim, hoş geldin."
Batur geri çekildikten sonra, beklemediğim bir hamle yaparak elimi kavradı. Gözlerim ellerimize kayarken bir tek benim şaşırmadığımı anladım. Karşımda ki adam da şaşkın bir ifadeyle ellerimize bakıyordu. Gözlerini yakından gördüğümde koyu, çelik bir mavi olduklarını anladım.
"Hoşbulduk." dedi Batur dikkati ellerimizden çekmesini istercesine. "Burada çok kalmayacağım. İşimi bitirdikten sonra otele geçeceğim."
Adam mavi gözlerini kıstıktan sonra onaylarcasına kafasını salladı ve cebinden çıkarttığı iki kimliği Batur'a doğru uzattı. "Her şey istediğin gibi. Aslen Kıbrıs'lısınız ama bir süredir İstanbul'daydınız."
Batur eliyle kimlikleri incelerken her ne kadar bakmaya çalışsamda göremiyordum. "Kayıtlara işlendi mi?"
Adam onaylarcasına kafasını salladı. "Evet."
"Tamam, seninle daha sonra görüşürüz dostum."
Batur elindeki kimlikleri cebine sokuşturduktan sonra arabaya doğru ilerlemek için adım attığında, ardımızdaki ses duraksamasına neden oldu.
"Batur, biliyorum sormamı istemiyorsun ama.. Bu kız senin için bu kadar önemli mi?"
Kaşlarımı çattım. Batur'un vereceği tepkiyi ölçmek istercesine yüzüne baktım. Ters bir yanıt vereceğini bekliyordum ki öyle de oldu. "Bunu neden soruyorsun?"
Adam bakışlarını ikimizin elinde dolandırdıktan sonra tekrar Batur'un yüzüne dikti. "Sen kolay kolay yakalanmazdın, hele ki böyle bir sebepten. Şimdi de henüz çıkalı bir hafta olmamışken bir kız çocuğu için kendini tekrar riske atıyorsun. Ona gerçekten bu kadar değer veriyor musun?"
Adamın kurduğu cümlelere karşı bunların gerçek dahi olamayacağını söylemek istesem de sessiz kaldım. Batur'un bana değer vermesi imkansızın da ötesindeydi. Batur ise ona karşı hiçbir şey söylemedi ve beni şaşırtarak sustu. Büyük adımlarıyla beni de kendiyle beraber arabaya doğru sürükledikten sonra, kapıyı açtı ve ilk benim bindiğimden emin olarak şoför koltuğuna geçti. Büyük bir hızla olduğumuz yerden uzaklaşmaya başladığımızda tedirginlikle ona baktım. Yüz hatlarının gerildiğini görebiliyordum.
Zor da olsa dudaklarımı araladım. "Neden ona gerçeği söylemedin?" dedim sorgular bir tavırla.
Bakışları bana dönerken konuşmamı beklemediğini anladım. Gözlerini benden ayırarak önüne dikti ve yüzünde donuk bir gülümseme oluştu. "Gerçek ne?" diye sordu boş bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSU
Teen Fiction"Burası senin.." dedi işaret parmağını şahdamarına doğru götürerek. "Sen olmazsan, burası da olmaz. Sen olmazsan, ben de olmam."