Bölüm Parçası: Aaron- Lili
8. BÖLÜM: "SEÇİM"
Tanrı, insanları günahlarının kefaretini ödeyene kadar cehenneme tutsak ederdi.
Ancak ben bir günahkâr değildim. Benim önüme beyaz şaraplarla çevrili bir cennet yolu döşenmemişti. Ayaklarımın ucunda, alev kazanları üzerine örtülü bir köprü duruyordu. Ben bu köprüye muhtaç edilmiştim.Dedemin dediklerini düşündüm. Ondan kurtulmak istiyordu. Batur'u tamamiyle ortadan kaldırmak istiyordu. Ve bunun için de benim yardımımı bekliyordu. Aslında başından beni buraya getirmesinin bir dede torun özlemi olmadığının farkındaydım.
Gözlerimi araladığımdan beri kıpırdamadığım yatağın başlığına, kafamı yasladım. Dün gece kaynayan bir kazan gibi olan başımın ağrısı tam olarak geçmese de iyi sayılırdım. Belki yarım saattir uyanık olsam da odaya kimse uğramamıştı.
Ayaklarımı yatağın dışına uzatarak ayaklandım. Ailemle konuşmak istiyordum. Eğer gerçekten dedemse buna izin vermeliydi. Ailemle konuşursam kendimi daha iyi hissedeceğimi biliyordum. Odanın kapısına doğru ilerleyip kapı kulpunu çevirdiğimde, gideceğim kişinin tam karşımda olduğunu gördüm.
Mavi iri gözleri buz gibi bir ifadeyle bana bakıyordu. "Şura, nereye gidiyordun?"
"Yanınıza geliyordum." dedim donuk bir sesle.
Kaşları sorgular bir tavırla çatıldı. "Ben de senin yanına geliyordum. Bir sorun yoktur umarım." Kapıyı onun geçebileceği aralıkta bıraktığımda bastonunu kavrayarak içeri geçti.
Gözlerimle onu takip ederek tam karşısına geçtim. Ne diyeceğimi bekliyordu. Olabildiğince kararlı görünmeye çalıştım. "Ailemle konuşmak istiyorum." dediğimde yüz ifadesinden belli belirsiz bir duygunun geçip gittiğini farkettim.
"Bu da nereden çıktı?" dedi sorgular bir tavırla.
"Onlar benim ailem. Bunu istemem normal değil mi?" dedim kaşlarımı çatarak. Ona karşı içimde gittikçe büyüyen bir şüphe vardı.
"İsteğini anlayabiliyorum ama şuan ne yeri ne de zamanı."
Avuçlarımı sıktım. Ona kesinlikle güvenmiyordum. Ve onun da bunu bildiğinden emindim. Mavi gözleri ellerime kayarken tekrar yüzüme tırmandı. Yüzümü büyük bir dikkatle incelemeye başladı. "Dün geceden sonra toparlanmış görünüyorsun. O hâlde söylediklerimi de düşünmüşsündür."
Cevap vermedim. Ne diyeceğim hakkında bir fikrim yoktu. Bunu anlamış gibi sözlerine devam etti. "Sana söz veriyorum Şura, eğer bana yardım edersen ailene kavuşacaksın."
Bana asla karşılıksız yardım etmeyeceğinin farkındaydım. Oldukça kararlı görünüyordu. Ona güvenemesem de başka çarem yoktu. "Nasıl bir yardım bu?" dedim isteksiz bir sesle.
"Batur'u buraya çağırmanı istiyorum." dedi düz bir sesle.
Kaşlarımı çattım. "Onu neden buraya çağırıyorsun?" diye sordum anlamayarak.
Mavi gözlerini üzerimden ayırmazken, boşta olan elini cebine sokarak eski bir telefon çıkardı. Neden eski bir telefon kullandığını anlamamıştım ama bunu sorgulamadım. "Batur'u ara ve ona yardıma ihtiyacın olduğunu söyle. Sesini duyduğu anda yola koyulacaktır. Tek yapman gereken bu, gerisi benim işim. Sonrasında ailene geri döneceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSU
Ficção Adolescente"Burası senin.." dedi işaret parmağını şahdamarına doğru götürerek. "Sen olmazsan, burası da olmaz. Sen olmazsan, ben de olmam."