9. BÖLÜM: "NEFES"

5K 237 25
                                        

Bölüm Parçası:

Diary of Dreams- She and Her Darkness

9. BÖLÜM: "NEFES"

Zemheri çukurunun tam ortasına düşmüşüm kadar acımasız, ruhumu bedenimden ayıracak kadar şiddetli soğuğu hissediyordum. Kuruyan dudaklarımdan içeri giren hava ciğerlerime ulaştığında istediğim tek şey biraz olsun ısınmaktı. Tenimin küle dönmesine razıydım.

Kısık gözlerimin ardında tek kavrayabildiğim karanlık deponun kirli ortamından çıkmış olduğumuzdu. Dudaklarımın arasında hissettiğim metalik tat genzimi yakıyordu. Bedenimde yayılan kanın kokusunu alabiliyordum.

Kulağımda yankılanan onlarca uğultunun arasından, "Beni bırakma." dediğini duyabildim. Tenimin altında hissettiğim kolları beni sıkıca kavrıyordu. Sıcak nefesi yüzüme yayıldığında kirpiklerimin titrediğini hissettim. "Beni seninle cezalandırma, yalvarırım."

Gözlerim onu odağına almak için yalvarsa da bunu yapamıyordum. Göz kapaklarıma gittikçe daha da kararan bir perde örtülüyordu. Sırtımda hissettiğim acı bir anda ikiye katlandığında dudaklarımdan titrek bir hırıltı çıktı. Ruhuma üşüşen akababaların sesleri zihnimde yankılanıyor ve bana çürüyen bir ceset olduğumu söylüyorlardı.

"Benim güzel meleğim," dedi karanlığa karışacak kadar keskin bir fısıltıyla. "Sen hayatımda tanıdığım en güçlü kızsın." Nemli dudaklarının baskısını alnımda hissettim. Dudakları bana bir yalan fısıldıyordu ve ben bu yalana inanmak istiyordum. Tenimde ki kana karışan kokusunu içime çektiğimde, sırtımda ki yaranın kaburgalarıma baskı yaptığını hissettim. Onun merhametini haketmiyordum. Yaptıklarımdan sonra beni ölüme terkedip gitmeliydi, beni kendinden uzaklaştırmalıydı.

"Batur!" diyerek seslenen uzaktan gelen bir ses duyduğumda, tenimin altında ki parmakları daha da sıkılaştı.

"Çabuk ol!" dedi Batur sesini yükselterek. Onu göremiyordum ama sesinde ki dehşeti iliklerime kadar hissediyordum. Uzaktan gelen araba sesi yakınlaştığında Batur beni kendine iyice bastırdı. Aralanan kapı sesini duyduğumda Batur'un kolları arasında olabildiğince yavaş hareketlerle içeri bırakıldım. Batur'un eli sırtıma yaslıydı ve kanamamı azaltmaya çalışıyordu.

"Onu hastaneye götürmeliyiz." dedi aynı yabancı ses. "Kan kaybından ölecek." Sesinden bir erkek olduğunu anlayabiliyordum ama kim olduğuna dair bir fikrim yoktu.

"Hastaneye gitmek için vaktimiz yok!" diye bağırdı Batur sert bir sesle. "Kanaması çok fazla, bir an önce dikiş atılması lazım."

"Delirdin mi sen? Lokal uyuşturucu olmadan çektiği acı ölmesine yeter." Sesi artık çok daha yakından geliyordu, paniğe kapılmış gibiydi.

"Her iki türlü de ölecek!" diye bağırdı Batur inkar edemediği bir gerçeği söyler gibi. "Sen sadece gerekenleri getir. Onu hayatta tutacağım." Sesi sonlara doğru sertliğini yitirmiş ifadesizleşmişti. Ne hissettiğini anlayamıyordum. Korkuyor muydu? Belki de şuan gözlerinin önünde canlanan beden annesine aitti.

Gözlerimde ki perdeyi aralamak için zorladığımda bunu başardım. Batur'un özenle çizilmiş kadar güzel yüzü odağıma girdiğinde ıslak kirpiklerimin arasından ona baktım. Kömür karası gözleri yüzümde dolandığında sertçe yutkundu. Göğsü hızla inip kalkıyordu ve tişörtü kana bulanmıştı. Sırtımda ki eliyle yarama daha da baskı yaparak beni kendine bastırdığında acıyla inledim. Çenesini nemli saç diplerime bastırdı.

PUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin