Düş Kırığı \\6

93 7 1
                                    


Umut.
Tek kelime, 4 harften oluşurken, bana hiç rastlamamıştı. Umut; tükenişti. Umut; ailesine bakmakla yükümlü bir çocuğun evine ekmek götürmesiydi. Kimi şairlere göre umutsuz yaşamak ölü yaşamaktan farksızken, kimine göre de umut aptallıktı. Ben kendi senaryomda umud'a onun adını verdim. Çünkü ben ondan ibarettim.

Ona yazdıktan sonra içimde beliren umut filizini yakıp, küllerini onu ilk gördüğüm yere gömmek istedim. Adımlarım birbiri ardına gelirken, 3 yılın ardından ilk kez gördüğüm parka baktım. Eski ve ufaktı. Çocuklar böyle yerleri sevmezken demirleri pas tutmuş salıncakta kendini sallamaya çalışan çocuğa diktim gözlerimi. Öyle çaresizce itmeye kalkışırken kendini, salıncağın hasta demirleri son nefesini vererek koptu ve çocuk yere düştü.

Vücudum panikle sarsılırken ileri atıldım ve çocuğun yanına koştum. Gözleri dolmuş, dudakları titrerken ağlamamaya and içmiş gibi bakıyordu gözleri. Sanki omuzları bu küçücük yaşında tonlarca yük taşıyormuş gibi bakıyordu.

Yanına varınca küçük bedenini kollarımla kavradım ve yavaşça banka bıraktım. Gözlerinden akan damlayı silerken, tozlarla kaplı yüzü bile gülümsemesinin güzelliğine engel olamadı. Arkama bakıyordu. Yaklaşan adım seslerini duyunca istemsizce kasıldım ve çocuğun başını son kez okşayarak parkın çıkışına koştum.

Parktan ayrılırken, çocuğun yanına gelen kişiyi merak edip arkamı döndüm. Gök'gözlüm, çocuğun dizlerinin dibinde, ona gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu. Anlık gülüşünde takılı kalsam da kalbimin sesini duymamak için koşmaya devam ettim. Yıllar sonra, aynı mekanda onu görmek sadece takvimlerdeki sayıları değiştirmişti. Çünkü kalbim hâlâ ilk gün nasıl atıyorsa, şimdi de öyle atıyordu...

Düş Kırığı \\textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin