"Öp beni" dedi Magnus.
Alec dediğini anlamayarak ona döndü "Ne dedin?"
Magnus Alec'in koluna girdi. Bir yandan da etrafına Alec'in anlamadığı bir yerlere bakıp tehlikeli bakışlar atıyordu. "Beni duydun, öp beni."
"Neden?"
Magnus hala etrafına bakıyordu, Bilet sırasında nereye baktığını anlamak zordu. "Şuradaki kızlar yaklaşık on dakikadır seni izliyor, şimdi öp beni ve onlara bana ait olduğunu göster"
Alec kaşlarını çattı "Sana ait, öyle mi?"
Magnus ona ölümcül bakışlar attı "Beni hemen şimdi öp yoksa insanların içindeyiz demem öpüşmekten çok daha fazlasını yaparım. Ayrıca evde de bunun hesabını sorarım."
Lunaparkın ışıkları Magnus'ın highlitherını aydınlatmıştı. Alec "Hastasın sen" dedi. Magnus gülümseyince inci dişleri parladı "Hastayım, ama sadece sana" gülümsemesinin ardındaki tehditkar bakışı Alec çok iyi biliyordu. Magnus Alec'in belinden tutup kendine çekti ve burun buruna gelmelerini sağladı.
Alec bilet sırasındaki gözlerin ikisine çekildiğini ilk defa hissetmişti. Magnus'tan korktuğu falan yoktu gerçi, ama eve huysuz bir büyücüyle dönmekte istemiyordu. Magnus'ın dudaklarına yaklaşıp küçük bir öpücük verdi. Alec bunun yeterli olduğunu düşünüp geri çekilmeye kalktığında Magnus elini onun boynuna koydu ve kendisine doğru çekti. Ayrıca diğer eliyle de Alec geri çekilmesin diye hafiften sıkıyordu. Alec mesajı anlamıştı, uzun bir öpüşme olacaktı.
Dudaklarının birleştiği saniyeler boyunca Alec gözlerini kapamıştı. Ancak Magnus bazen gözlerini açıp onu izleyen kızlara sinsice bir bakış atıp, sonra tekrar Alexander'ına dönüyordu.
Magnus öpüşmelerinin uzunluğunu yeterli bulunca, sonunda Alec'ten ayrıldı ve kızlara son bir bakış attı. Alec o sırada vücuduna oksijen çekmekle meşguldü çünkü nefes nefese kalmıştı. Ama bunu sakin bir şekilde yapıyordu, zira kan ter içinde kalmış gibi görünmek istemezdi.
Alec ceketinin boyun bölgesini düzeltirken Magnus'a döndü "Umarım bu yeterli olmuştur" dedi. Magnus tatmin olmuş gibi gülümsedi "Yeterli. Şimdilik" dedi.
Alec bu gece dışarı çıkmanın yanlış bir karar olduğunu düşündü.
Sıra onlara gelince görevli kadından jetonları aldılar. Görevli kadın Alec'i ilk gördüğünde gözlerinde oluşan bakışı fark eden Magnus, Alec'in elini tuttu. Tamam, eşi yakışıklıydı, ama bu kadarı da olmazdı ki!
Neyse ki kadın Alec'le özel olarak konuşmamıştı. Bunu sağlayan Magnus'ın görevli kadına attığı ölümcül bakışlar da olabilirdi tabi. Ama her ne ise, işe yaramıştı.
"Pekala" dedi Alec, bilet sırasından çıkarken, "İlk ne yapmak istersin?"
Magnus düşündü ve etrafına baktı. Yapılacak çok şey, ve Alec'ten koruması gereken çok kız vardı -hatta bazı erkeklerde- yine de bilet sırasında yaptıkları uzun öpüşme hepsini yendiğinin göstergesiydi.
Magnus çocuk salıncağını gözüne kestirmişti.
"Şuna ne dersin?" dedi Magnus, parmağıyla salıncağı gösterdi ve Alec'in oraya bakmasını sağladı. Alec oraya baktığı anda yüzünü buruşturdu ve Magnus'a döndü. "Kesinlikle olmaz" Magnus Alec'i o uzun boyuyla tezat oluşturan salıncakta sallanırken düşünüp istemsizce kıkırdadı.
"Hadi ama, eğlenceli olur" dedi Magnus, onu ikna etmeye çalışarak. Alec salıncağa bakarken Magnus'a döndü, "Magnus, kusura bakma ama sadece kıçımın bile oraya sığacağını zannetmiyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malec Aşkına!
FanfictionBu hikaye, Magnus Bane ve Alec Ligthwood'un evlat edindiği bir büyücü, ergenlik çağında bir kız olan Luna Bane-Ligthwood ile aralarındaki komik diyalogları anlatıyor. Başlangıç: 16.08.2017