9K OLMUŞUZ, SİZİ VAR YA YERİM
İŞTE O BÖLÜM KARŞINIZDA
DAHA ÖNCEDEN BELİRTİM Mİ BİLMİYORUM AMA BU BÖLÜMDE CİNSELLİK VAR, İLK DEFA BU İÇERİKTE YAZDIĞIM İÇİN AÇIKÇASI BİRAZ GERGİNİM. BİLMİYORUM ORTAYA ÇIKAN SONUÇ HOŞUNUZA GİDER Mİ AMA BEN ELİMDEN GELİNİ YAPTIM. EĞER BEĞENMEZSENİZ YA DA AŞIRI BULURSANIZ LÜTFEN YAZARCINIZA BUNU BİLDİRİN.
İYİ OKUMALARR
Magnus için sinir bozucu bir gündü. Salondaki koltuğundan öfkeli adımlarla terasa doğru ilerledi. Brooklyn'nin temiz -artık ne kadar temiz olabilirse- havasını sinirle içine çekerek soludu. Gözlerini kapattı ve kendini dışarının gürültüsüne verdi.
Sinirli olmasının sebebi Alexander'dı. Sabah evlerine yaralı bir peri gelmişti. Normalde periler Magnus'tan yardım istemezdi ancak perinin hali göz önüne alındığında, yardım isteyerek yapması gereken en iyi şeyi yapmıştı. Magnus kapıyı açtığında kız bir anda kollarına yığılmış, kendi kendine yardım istediğini sayıklıyordu.
Magnus yaralı periyi kucağına alıp koltuğa taşırken Alec Magnus'ın kollarındaki kadını gördü ve neler olduğunu sordu. Ne olduğundan haberi olmayan Magnus hiçbir şey bilmediğini ve periyi iyileştirdikten sonra neler olduğunu öğreneceğini söyledi.
Peri kız on sekizli yaşlarda olmalıydı. kömür karası uzun düz saçlarında kanlar damlıyordu (Magnus bir yandan istemsizce etrafa yayılan kanın sonra koltuktan çıkmasını umdu) beyaz tenli, perilere özgü sivri kulakları ve minyon tipi olan bir kızdı. Eğer şuan göğüsünden karnına yarılmış bir pençe izi olmasaydı, Magnus kızın hoş bir peri olduğunu düşünebilirdi.
Yarının görüntüsüne bakılırsa bunu bir iblis yapmış olmalıydı kızın beyaz renkli üstüne iblislere özgü koyu renk kan damlacıkları da vardı, peri muhtemelen bir şeklilde iblise karşı koymayı başarmıştı ancak kendisini bu yaradan kurturamamıştı.
Magnus odaklanıp siyah ojeli manikürlü parmaklarını mavi kıvılcımlarıyla perinin üzerinde gezdirdi. Alec olanları dikkatle izliyor, Magnus'ın ne yapacağını seyrediyordu. Magnus bir kaç kıvılcımdan ve büyülü sözden sonra, kızın göğsündeki yarayı iyileştirmeyi başarmıştı. ancak kanın koltuğuna damlamasına engel olamamıştı.
Peri kız gözlerini açtığında nerede olduğunu anlaması birkaç saniyesini andı. Halsizlik hissederek yavaşça koltukta doğrulmuş ve başını avuşturmaya başlamıştı.dedi.
Peri kız kısıp ses tonuyla konuştu "Magnus Bane?"
Perinin gözleri aynı saçları gibi körü karasıydı.
Magnus sırtını dikleştirdi "Ta kendisi" dedi. Gömleğinin kollarını çekiştirirken. "Bunu sana kim yaptı?"
Peri kız Magnus'a sanki büyülenmiş gibi baktı ve ardından sinsice gözlerini kırpıştırdığı Alec'in gözünden kaçmadı.
"Bir iblis," dedi kız, Magnus'ı şaşırtmayarak. "Beni avlaması için gönderilmiş bir intikam iblisi" dedi büyük bir öfkeyle ardından başını yavaşça yana eğip dik bir duruş sergiledi. Elini kaldırıp bir yandan tatlı bir gülümseme takınmaya çalışarak "İsmim Amora" dedi ve inci gibi dişlerini göstererek gülümsedi. Magnus Amora'nın elini tutup "Amora," dedi ve nazikçe bir öpücük verdiğinde, Alec istemsizce yumruğunu sıktı. Elini bıraktığında Magnus Alec'i göstererek "Bu Alexander Lightwood, kendisi New York Enstitüsü'nin başıdır" dedi.
Amora kısa bir an gözlerini Magnus'tan ayırıp Alexsander'a baktı ve yine Magnus'a bakmaya devam etti. Kendisi aptal bir aşık gibi değil, Magnus'a birazdan yenilecek bir ava bakarmış gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malec Aşkına!
Hayran KurguBu hikaye, Magnus Bane ve Alec Ligthwood'un evlat edindiği bir büyücü, ergenlik çağında bir kız olan Luna Bane-Ligthwood ile aralarındaki komik diyalogları anlatıyor. Başlangıç: 16.08.2017