Parmaklarım saçlarında gezinirken o her bir hamlesini beni incitmemek,canımı yakmamak için yapıyordu. Ve ben onun her hamlesinde öne doğru çıkıyor bazılarında ise inildiyordum...
Sabah uyandığımda Oğuzhan'ın yatağındaydım. Dün gece nasıl buraya geldiğimi hatırlıyordum gerçi unutmak pek de mümkün olmamıştı benim için. Gece o da buradaydı hatta yatağın yanı kırışmıştı fakat şu an yanımda yoktu. Nerede olduğunu düşünene kadar bakabilirdim ve bu daha kolay olurdu onu bulabilmem için.
Fakat üzerimde neredeyse hiçbir şey yoktu.
Kıyafetlerim lanet olası salondaydı. Ve ne giyebileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bunu düşünürken gözüme Oğuzhan'ın gardırobu ilişti. İlla ki içinden bir şey bulabilirim umuduyla ayağa kalkıp gardırobun önüne gittim.
Evin içinden konuşma sesleri geliyordu ve sanırım bu Oğuzhan'ın sesiydi. Gardırop yatağın tam karşı tarafında kapının yanındaydı bu yüzden içeriyi daha iyi duyabiliyordum. Kafamı kapıya yaslayıp içeriyi duymak için eğildim. Ve dikkatlice dinlemeye çalışıyordum. Oğuzhan'ın kısık bağırışları arasında kadın sesleri duydum. Kim olduğunu ya da neden burada olduğunu bilmiyordum fakat çözemedikleri bir sorun olduğu belliydi.
Hemen Oğuzhan'ın gardırobundan uzun büyük bir tişört aldım ki zaten boyum çok uzun olmadığı için dizlerimin beş parmak üzerine geliyordu. Tişörtü giyip ses çıkarmamaya çalışarak kapı kolunu açtım. Salon bir kat aşağıdaydı ve merdiven inmem gerekiyordu ki merdivenden insem direk fark edilebilirdim. Bu yüzden sadece kapıdan çıkıp merdivenin orada durup dinleme kararı aldım. Kapıdan çıktığımda mermerin soğukluğu ile ayağım buluştuğunda ağzımdan küçük bir inilti çıkmıştı,neyse ki duyulmayacak bir şekildeydi.
Mermerin soğukluğu belki de beni rüyadan uyandıran şeyden daha sıcaktı. Belki de bazı şeyleri önceden fark edebilmem gerekiyordu. Kim bilir...
Merdivenin ağzına yaklaştığımda kadının sesini rahatça duyabiliyordum.
-"O kızın neden burada olduğu hakkında bir şey söylersin diye düşünüyorum."
Benim hakkımda Oğuzhan ne diyecekti ki ya da neden birisine hesap verecekti.
Aslında en önemlisi kadının kim olduğuydu.
Oğuzhan'ın söyledikleriyle kadının benden daha önemli olduğunu anlamam zor olmamıştı.
-"Geldi işte ne yapabilirim,kovamazdım."
Oğuzhan'ın dediklerimi duyunca beynimden aşağıya sanki kaynar sular dökülüyordu.
Onca zaman beni istemeden mi benimle olmuştu yoksa bu bir tür kamera şakası falan mıydı?
Ne olduğunu bilmiyordum fakat bildiğim bir şey varsa o da kalbimin kırılmışlığıydı. Sanki şu an kalbim parçalara ayrılmıştı ve Oğuzhan onların üzerinde dans ediyordu.
Kadın Oğuzhan'a bir adım daha yaklaştı,bir adım daha...
-"Sen benimsin,bunu sen de biliyorsun." dediğinde belki de her şey çoktan geçmişti. Kadın dudaklarını Oğuzhan'ın dudaklarıyla buluşturduğunda gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı bile. Akan gözyaşlarıma hakim olamadım. Hıçkırıklarımı ne kadar saklamaya çalışsam da onlar da bir süre sonra istemsizce çıkmaya başladılar.
Bir süre sonra kapı çarpma sesi duyduğumda kadının gittiğini anlamıştım.
Artık hıçkırıklarımı ve gözyaşlarımı tutmak zorunda kalmayacaktım ve bu en çok da beni mutlu etmişti.
Yukarıya çıkan merdivenin üzerinde oturmuş ağlıyordum ve birden Oğuzhan'ın bana bağırmasını duydum. Sanırım aynı zamanda da yukarı çıkıyordu. Ne kadar da mutlu gözüküyordu adımı söylerken meğersem yalanmış.
Ona hesap sormak için beklercesine merdivene oturmuş,olayları sindirmeye çalışıyordum.
Sinirliydim.
Üzgündüm.
Belki de bir kanadım kırılmıştı.
Oğuzhan yukarı çıkıp beni gördüğünde olanları duyduğumu anlamış olacak ki özür dilercesine yüzüme baktı.
Söyleyebildiğim ve ağzımdan çıkan tek şey;
-"Neden bana bunu yaptın?" olmuştu. Çünkü o haldeyken diyebilecek pek bir şeyim yoktu. Diyebilecek gücüm,yüzüne bakabilecek kalbim kalmamıştı.
Hiçbir şey diyemedi. Sadece yüzüme baktı ve öyle kaldı.
Ayağa kalkarak tekrardan
-"Neden bana bunu yaptın?" diye sordum fakat bu sefer bağırmıştım. Gözümden akan yaşları durduramayacağıma karar verip akmalarına ve canımı yakmalarına izin vermiştim.
-"Lila,açıklayabilirim bak cidden dinlemelisin beni." dediğinde merdivenleri inmeye başlamıştım. Peşimden geliyordu ve her seferinde;
-"Lila,bak lütfen dinle açıklayabilirim." diyordu.
Fakat ben buna hazır mıydım bilemiyordum. Ayakkabılarımı giyip kapıyı açtığımda kolumdan tuttu ve tekrar aynı şeyi söyledi.
-"Ya neyi açıklayacaksın Oğuzhan? Cidden herhangi bir mantığı var mı bu yaptığının ya da nasıl bir açıklaması olabilir ya?" diye çaresizce bağırıyordum.
Canım yanıyordu ve sahip olduğum,tutunabildiğim tek şey beni yarı yolda bırakmıştı.
-"Ya sen benim sahip olduğum tek daldın. Fırtınaya kapılmamak için sana tutunmuştum ben. Fakat farkettim ki sen fırtınanın ta kendisiymişsin."
Kolumu elinden çekip dışarı çıktığımda üzerimde sadece Oğuzhan'ın uzun tişörtü,çoraplarım ve ayakkabılarım vardı. Zaten evim çok yakındı,gidebilecektim. Ben çıktığımda o da arkamdan geliyordu bunu hissedebiliyordum hatta duyabiliyordum.
-Lila,ben özür dilerim. Cidden çok üzgünüm."
Dediği şeyin bende uyandırdığı etkiyle ona döndüm;
-"Pardon?"
-"Ne için üzgünsün ya?Gecesinde benimle düzüşüp sabahında gerçek sevgilinle öpüştüğün için mi? Hatta evde benim olduğumu bile bile."
Bundan sonra diyebilecek bir şeyi kalmamıştı. Yüzünden çaresizliği anlaşılıyordu. Canının yandığını görebiliyordum. Ama bu bir çözüm değildi ya da bizim sonumuz bu değildi.
-"Her suçluya kendini savunma hakkı verirler Lila,lütfen dinle beni."
-"İyi bir aşama kaydetmişiz en azından suçlu olduğunu kabul ediyorsun,tebrikler Oğuzhan Özyakup."
-"Ama teşekkür ederim benim ne bir suçluya ne de onun yalanlarına ayırabilecek zamanım yok. Eğer çok istiyorsan aynanın karşısına geçip kendi savunmanı kendine yaparsın."
-"Ya da daha güzel bir yöntem buldum gidip sevgilinden özür dile benimle yattığın için."
-"Lila,benim sevgilim sensin."dedi çaresizce.Sesi çıkmıyordu. Üzgün olduğu belli oluyordu ama bu yetmezdi.
-"Ya Oğuzhan ben her şeyi duydum. Cidden artık yalan söylemene gerek yok." dedim ona bir adım daha yaklaşarak.
-"Ben senin benim sevgilim olduğunu düşünüyordum Oğuzhan. Ben seni her şeyden daha çok seviyordum. Sana ne zaman zarar gelse benden bir şey kopuyordu. Ne zaman o gamzeni görsem içimi huzur kaplıyordu. Ne zaman gülsen başkaları görmesin diye dua ediyordum. Sen benim fırtınada savrulmayayım diye tutunduğum kişiydin. Ama artık sen de yoksun benim için."
Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Canım yanıyordu ve belki de hiçbir zaman geçmeyecekti.
-"Seni bir kere hissettim ve bir daha bırakmak istemiyorum Lila. Ben ilk kez senin yanında mutlu hissettim kendimi. İlk kez hayallerime senin yanında bu kadar yaklaşabildiğimi hissettim. Benim hayalim sendin Lila ve lütfen solup gitmemize izin verme,lütfen." dediğinde sanki olup bitenlerden sadece ben sorumluymuşum gibiydi.
-"Bizim solmamızı sen sağladın Özyakup. Çünkü benim verdiğim su ikimize yetmedi.
Herkes yeni bölüm soruyordu.Umarım olmuştur ve beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin.Sizi seviyorum..
![](https://img.wattpad.com/cover/139651672-288-k390585.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WANT YOU BACK//O.Özyakup
FanfictionParmaklarım saçlarında gezinirken o her bir hamlesini beni incitmemek,canımı yakmamak için yapıyordu. Ve ben onun her hamlesinde öne doğru çıkıyor bazılarında ise inildiyordum...