-"Diyebileceğim ve yapabileceğim hiçbir şey yok Lila. Ne desem inanmayacaksın bana biliyorum fakat ben suçsuzum,gerçekten."
Kollarını benden ayırıp yüzüme baktı ve
-"Sus Oğuzhan,sadece sus." dediğinde ikimizde bu anı bekliyormuşçasına dudaklarımızı birleştirmiştik. Birbirimize duyduğumuz özlem ve haz dudaklarımızla birleştiğinde sanki ikimizde acımızı birbirimizle paylaşıyor gibiydik. Dudaklarımızı ayırdığımızda tek bir şey söyleyebildim:
-"Bırak zamanı bizim için ben durdurayım Lila."
Oğuzhan'dan böyle bir tepki beklemiyordum. Belki bırakır,belki unutmaya çalışır beni haklı bulur diye düşünmüştüm. Hatta kafamda Maya'ya bile gidebileceğini kurmuştum.
Ben her gün onun kokusuyla uyuyup teninin yastığımda bıraktığı kokuyla uyanmak istiyordum. Bunları ölesiye isterken yaşadıklarımın ağırlığıyla bu isteklerimden vazgeçmek zorunda kalmıştım. Onsuz olamayacağımı düşünmeden hareket etmiştim.
Fakat dün beni ikna etmişti. Tüm gece oturup aramızdaki şeyleri konuşmuştuk. Bir daha konuşmadan böyle şeyler yapmayacağım hakkında söz istemişti benden. Garanti olmayan bir şey için söz veremezdim çünkü ruh halim çok çabuk değişkenlik gösterebiliyordu fakat konu o olunca sakin ve düz bir insan olmak gerekiyordu çünkü o öyle insanlarla daha rahat hissediyordu kendini.
Sürekli bir şeye alışmaktansa aynı düzende devam etmek onun için her zaman daha mantıklı olmuştu. Çünkü o çok sade biriydi hiçbir şekilde artılarda yaşadığı şeyleri yoktu ve ben en çok bu huyunu seviyordum.
Şu an yatakta uyanmaya çalışıyor aynı zamanda da kendisini arıyordum. Dün beraber uyumuştuk bu yüzden yanımda olmalıydı fakat kendisini bulamıyordum.
Korkuyordum bazı şeylerden.
Onun beni bırakmasından ve yalnız kalmaktan çok korkuyordum fakat yapabileceğim pek de bir şey yoktu.
Üzerime sweatshirtümü giyip merdivenlerden aşağıya indiğimde Oğuzhan'ı mutfakta bir şeyler hazırlarken görmeyi pek beklemiyordum. Çünkü ilişkimiz boyunca kahvaltıları ya da yemekleri ben hazırlardım.
Beni merdivenin üzerinde gördüğünü sanki masum bir suçlu gibi uzunca bana baktı. Sanki bir yere hazırlanıyormuşuz gibi acele ederek
-"Hadi ne duruyorsun hazırlansana." diye gülerek onu izlerkenki dalgınlığımı giderdi.
-"Niye?" diyebilmiştim sadece çünkü sabahları genelde huysuz ve sevimsiz birisi oluyordum,hele de yeni yataktan kalktıysam. Sabahları benimle muhattap olmak asla istemezdiniz.
-"Niye mi? Söylersem sürprizin ne anlamı kalır ki?" dedi gülerek. Güldüğünde içimde oluşan o his belki de başka hiçbir zaman oluşmuyordu. Sadece ona ait olan bu duygularım başkasına ait olamayacak kadar özel ve güzeldi.
Anlamamış olduğumdan şüphelenerek tekrar bana baktı ve ben ona bakmaktan kendimi aldığımda merdivenleri çıkıp odaya üzerimi değiştirmeye geçmiştim. Sabah olduğu için daha spor bir şeyler giymek her zaman daha avantajlıydı o yüzden jean ve Oğuzhan'ın sarı sweatshirtünü giydikten sonra aşağıya ayakkabılarımı giymeye indim.
Aşağıya indiğimde Oğuzhan mutfakta yoktu ve ayakkabılarımı giyerken aynı zamanda ona nerede olduğunu bulabilmek için bağırıyordum. Sesimi telefonumun mesaj sesi kesmişti ve telefonumu cebimden çıkarıp mesaja baktığımda bu kadar bağırmamın saçma olduğunu anlamıştım çünkü arabada olabileceği aklıma dahi gelmemişti.
Evden çıkıp kapıyı kapattığımda arabanın nerede olduğunu anlamam için kornayı çalmıştı.
Arabaya geçtiğimde ne kadar da zorlasam nereye gittiğimizi söylememeye yemin etmiş gibiydi. Fakat onunla geçirdiğim,geçireceğim her günüm benim için çok güzel ve özeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WANT YOU BACK//O.Özyakup
Fiksi PenggemarParmaklarım saçlarında gezinirken o her bir hamlesini beni incitmemek,canımı yakmamak için yapıyordu. Ve ben onun her hamlesinde öne doğru çıkıyor bazılarında ise inildiyordum...