Sınıfa gelen tabiki sevgi ve boraydı benim moralim çifte bozuktu birinci nedeni bundan sonraki senelerimi bu iki delibaşla geçirmek zorundaydım ikinci nedeni ise benim yanım boştu ya sevgi ya da bora yanıma geçecekti Gülten hoca ''sevgi geç kızım masalın yanına'' demesiyle eş zamanlı olarak offladık ve bu oflamadan sonra bora söze atıldı '' hocam ben masalın yanına geçsem olurmu?'' Hoca evet anlamında başını salladı ve artık borayla oturmam kesinleşti Gülten hoca ders anlatırken ben dinlemiyordum boranın bana verdiği kâğıdı okuyordum kâğıtta ''tekrer merhaba masal benimle konuşmayışının nedeni nedir?sakıncası yoksa öğrene bilirmiyim?'' Ben bu yazıyı okuduktan sonra verdiğim cevap ''sana ne benim senle konuşmayışımdan'' bora kâğıdı okuduktan sonra yüzü buruştu tam kâğıda yazı yazacakken zil çaldı koşarak toprak,melis ve ben kantine indik cikolatalı süt içmeye karar verdim - cikolatalı süte bayılırdım - bora da kantine inerken tüm gözler onun üstündeydi özellikle sevginin gözleri bu beni az da olsa rahatsız etti bora bizim yanımıza gelerek bir sandalye çekti ve yanımıza oturdu bana doğru eğilip ''kanrunden bana önereceğin bir şeyler var mı asi prenses'' demesiyla kısa zamanlı bir şok geçirdim ''tabi daha prenses sayılmaz o özelliğini ortaya çıkarma görevini ben üstleniyorum'' demesiyle daha asi prenses şokundan çıkamadan bir de üstüne -prensesliği ortaya çıkarma- görevi çıktı bora etrafa bakarken gözü bileğimdeki bilekliğe takıldı ''mavi&kırmızı haa bilekliğin anlamı nedir ?'' Diye sorduğunda ''sana ne'' diye çıkıştığında dersin beden olduğu aklıma geldi ve koşarak soyunma odasına çıktım ve üstümü değiştirdim herkes akıllılık edip bir ders önceden giyinmişti ben