İyi okunalar...
Arabayı sürerken diğer yandan düşünüyordum. Aklımı karıştıran şeyler vardı.
Gideceğim yere vardığımı fark ettiğimde arabadan indim. Bir kaç gündür gelmemiştim buraya. Özlediğimi hissettim..
Hatıralarım beni herşeyin başladığı yere götürüyordu sanki.. Yavaş ve tedirgin adımlarla yürüyordum.
O sevdiğim büyük ağaç görüş alanıma girmişti. Yemyeşil yaprakları ve kabuklu gövdesiyle dikkat çekmemesi imkansızdı.
Yere düşmüş bir yaprağı eğilip elime aldım. Sırtımı ağaca yaslanıp başımı gökyüzüne kaldırdım.
Neden böyle boşluktaymış gibi hissediyordum?
Aklım ve kalbim böyle bir hissi daha önce yaşamamıştı. Biliyordum..
Cebimden telefonumu çıkarıp, fotoğraflara girdim. Ayaz ile olan fotoğraflarımıza bakmaya başladım.
Parkta, okulda, evde, eğlenirken çekilmiş bir sürü fotoğrafımız vardı. Eski fotoğraflara bakarken bir kare dikkatimi çekmişti.
O günü hatırlıyordum. Hastaydım ve okula gidememiştim. Ayaz, bana bakmak için eve gelmişti. Bana o gün çorba yapıp, başımda beklemişti.
Akşam ise kızlar geldikten sonra hep beraber oyun oynamıştık. Bu fotoğrafı da oyundan sonra galibiyet sevinciyle çekmiştik. Ben mutlulukla kameraya bakarken, Ayaz bana bakıyordu.
Gözlerindeki sevgi buradan bile görünüyordu.
Fotoğrafa bakarken gülümsediğimi geç fark etmesem de gülümsemem solmuştu.
Hissettiğim belki de buydu. Eskisi gibi değildik biz.. Belki de biz değildik.
Derin bir nefes verdim. Ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Daha fazla düşünmeliydim.
Doğrulup yürümeye başladığımda telefonun çalmasıyla, arayan kişiye baktım.
Arayan Yaren'di. Çok bekletmeden aramayı cevapladım.
"Efendim?"
"Afra nerdesin?"
Endişelini olduğunu anlamıştım.
"Bir şey mi oldu?" dedim merak ederek.
"Acil konuşmalıyız, önemli!" dediğinde soru sormak yerine kabul ettim.
"Tamam, eve geliyorum." diyerek telefonu kapattım.
Bu kadar önemli olan şey neydi merak etmiştim. Yaren, genellikle tatlı, neşeli, ve telaşlı biriydi. Böyle endişeleniyorsa bunun altında kesin dediği gibi önemli bir şey olmalıydı.
Çok gecikmeden arabama atlayıp eve doğru sürdüm.
Eve geldiğimde arabadan inip, kapıyı açıp içeri girdim.
Salona girdiğimde, Yaren ve Aslı koltukta oturmuş beni bekliyordu. Geldiğimi gördüklerinde ikisi de birbirine bakıyordu. Daha fazla kendimi korkutmadan karşılarına oturdum.
"Anlatın bakalım, ne oluyor?" diyerek konuya girdim.
Yaren, gözlerini kaçırıp etrafı inceliyordu. Anlam veremediğim bir korku bedenimi ele geçirirken, bu önemli konuyu merak etmeye devam ediyordum.
"Yaren anlatır mısın neler oluyor?" Sesim endişeli çıkmıştı.
"Tamam anlatacağım ama sakin olmalısın söz ver bana?" Sabırsız bir şekilde başımı salladım.
"Dinliyorum."
Yaren derin bir nefes aldı.
"Bugün amfide Kübra'yı biriyle öpüşürken gördüm." Yarenin söylediği şey üzerine rahatladığımı hissettim. Ama bunda endişenecek ne vardı ki..
"Bak Yaren, eğer ki bize anlatmadı diye bu kadar telaş yaptıysan benden çekeceğin var." dedim.
"Hayır." deyip, susmuştu.
Aklıma gelen soruyu beklemeden sordum.
"Peki, birlikte olduğu kimmiş?"
Bunu sorarken onun adına sevinmiştim. En azından birimizin daha aşkı bulduğunu öğrenmiştim.
Yarenin cevap vermesini beklerken, neden bu kadar zorlandığını söylediği şeyin üzerine anlamıştım.
"O Ayaz'dı."
Yüzümdeki gülümseme yavaşça solarken, beynim duyduğumu idrak etmeye çalışıyordu.
Ne demişti?
Kübra ile öpüşen kişinin Ayaz olduğunu mu?
Yanlış duymuş olmalıydım.
"Ne?" dedim şaşkınlığım dudaklarımdan dökülürken.
Gözümden bir damla yaş akarken tekrar, sordum.
"Ne dediğinin farkında mısın sen?" sesim biraz yüksek çıkmıştı ama konumuz bu değildi.
Yaren ayağa kalkıp karşımda dikilmişti.
"Bende şaşkınım Afra. Bunu sana söylemek o kadar zordu ki.. Onları öyle görünce bende şaşırdım."diyerek yanıma yaklaşmıştı.
Ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım. Ayaz'ın yanına gidip hesap sormalıydım. Araba anahtarını ve telefonumu alarak evden çıktım. Kızlar da peşimden geliyordu.
Sorularını duymamazlıktan gelerek hızla arabaya bindiğim de ikisi de binmişti.
"Kızlar, inin arabadan ben yalnız gidiyorum."
"Olmaz, bizde geleceğiz." diye söze girdi kuzenim.
"Bu benim meselem." dedim sinirle.
"Seni asla yalnız görmemem Afra anladın mı?" diye bağırmıştı Yaren yanımda otururken. Daha fazla itiraz etmeden anahtarı takıp, kontağı çevirdim.
Bir yandan arabayı sürerken diğer yandan da telefonu elime aldım. Ayaz'a kısa bir mesaj yazıp kapattım.
"Nerdesin?"
Çok geçmeden mesaj gelmişti.
"Okuldayım, her zamanki yerde."
Mesajı görüp telefonu bıraktım. Cevap yazmama gerek yoktu çünkü yüz yüze halledecektim.
Üniversiteye geldiğimde arabayı park edip hızla kantine yürümeye başladım.
Onunla burada yüzleşecektim. Nerede olduğumuzun bir anlamı yoktu. Bana ihanet etmişti.
Kantine girdiğimde her zaman ki masada onu gördüm.
Ayaz'ı.Ama yalnız değildi. Yanında arkadaşım dediğim dertleştiğim kişi vardı.
Birbirlerine olan bakışları gördüğümde daha fazla bekleyemeden yürümeye başladım.
İhanetlerinin hesabını soracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ÖPÜCÜK
Teen Fictionİhanet.. Nedir ihanetin bedeli yada bu acının tarifi.. Ya nefret? Ya da intihar? Kırık bir kalbi ne onarır? Belki de yeni bir aşk mı! Yaşanan acıların sebebi değil midir aşk.. Bile bile, isteye isteye ölüme yürümek değil midir?.. İhanet ile başla...