"Koş! Sirius, hadi ama! Koş!"
James Potter, Sirius Black, Remus Lupin ve Peter Pettigrew. Çapulcular. Az önce, tam az önce kızlar yatakhanesinin camından içeri bir kutu fare atmışlardı. Onlar bahçede hızla şato kapısına koşarken yatakhanedeki kızlar çığlıklar atıyor olmalıydılar. Hatta çığlıkları en kısa bacaklı ve şişman olanları, bu yüzdende en arkada koşan Peter Pettigrew'a kadar ulaşıyordu. Sirius anlamıyordu. O şişko yavaşlatıcıyı neden getirmişlerdi ki sanki? "Tabii ya, fareye dönüşen biri lazım zaten," diye düşündü. Koşarken o kadar fazla düşünmüştü ki zaten gözünün önüne düşüp duran siyah saçları yüzünden zor koştuğu gibi bir de kapının girişindeki çıkıntıya takılıp yüzüstü düşmüştü.
"Ah, bu acıttı!"
Fakat diğer üç arkadaşı onu duymamıştı ve ona yardım etmemişlerdi. Son sürat koşuyorlardı. Kaçmak önemli bu işlerde.
"Eminim görselerdi bana yardım ederledi," diye kendi kendine fısıldadı yerden kalkıp üstündeki tozları temizlerken.
"Aynen, eminim öyledir Sirius."
Arkasından gelen kalın bir kız sesi duydu. Dönünce, bunun şu garip Daisy Moon olduğunu gördü. "Eh, endişelenmeme gerek yok," diye düşündü. Ne de olsa Ravenclaw'ın kızlar yatakhanesine fare bırakıp kaçmışlardı ve Daisy Gryffindor'du. Ayrıca bu kız o kadar erkek gibiydi ki onlara bu tür şeyleri yapmada yardım bile edebilirdi. Yine de Sirius şöyle ilk defa dikatlice bakınca içinden, "Güzel kızmış aslında," diye geçirdi.
"Ee, naber?"
Sirius hoş bir sohbetteymiş gibi konuşmuştu ama sesinde bir endişe vardı.
"İyi. Sen?"
"Bende... iyiyim,"
"Demek fareler, ha?"
Sirius konuşmadı.
"Eh, sizden daha iyisini beklerdim Çapulcular. Belki bir tezek bombası falan."
Sirius'a baktı. Kahverengi gözlerinin içinde bir şeyler vardı. Derin... bir şeyler. Sirius yine konuşmadı.
"Peki Black. Gitte uyu."
"Sen... neden uyumuyorsun?" dedi şüpheli ve meraklı bir ifadeyle.
"Canım istemiyor." Soğukkanlılıkla söylenmiş iki kelimeye verilecek bir yanıt bulamadı, Siriusvari bir şekilde siyah saçlarını savurdu ve Daisy Moon'u kapıda bırakıp yatakhaneye döndü.
***
"Yardım ettiğin için sağol, James."
Lupin okuduğu kitabı bir kenara bırakıp atıldı, "Ben geri dönmemizi söyledim aslında. Ama beni dinleyen yok ki zat-"
"Tamam, Remus. Bu o kadar da büyük bir mesele değil, Sirius yakalanmış olsaydı şuan burada olamazdı, değil mi?"
James gözlüğünü çıkarıp "iyi geceler" gibisinden bir şeyler mırıldandıktan sonra yatağa gömülüp uyudu.
Sirius'ta iyi geceler dedikten sonra üstünü değiştirmeden yatak örtüsünün üzerine uzanıp ellerini kafasının altında birleştirdi ve yatağının tavanına baktı.
"Belki de tezek bombası," diye çok alçak sesle fısıldadı kendi kendine. İstemeden de olsa dudaklarına muzip bir gülümseme yayılmıştı.