Havanın en ufak değişimlerini bile inceleyerek her an giyinip soyunuyor, barometreye bakmadan hiçbir şey yapmıyordu. Karısının anaca özenine karşın, hiçbir yiyeceği beğenmiyor, sızılı sindirimleri sürekli uykusuzluklara neden olan, bozuk bir midesi olduğunu ileri sürüyordu; yine de yiyor, içiyor, sindiriyor, en bilgin hekimin bile hayran kalacağı, deliksiz bir uyku uyuyordu. Durmadan değişen buyrukları evin adamlarını bıktırıyordu, onlar da bütün uşaklar gibi alışkılara göre davranan insanlardı, sürekli olarak karşıt düzenlerin gereklerine uyamıyorlardı. Kont, açık havanın bundan böyle sağlığı için zorunlu olduğu bahanesi altında pencereleri açık tutmayı mı buyuruyordu, birkaç gün sonra, ya fazla nemli ya fazla sıcak olan açık hava katlanılmaz oluyordu; o zaman homurdanıyor, kavga çıkarıyor, haklı çıkmak için de çoğu zaman önceki buyruğunu yadsıyordu. Bu unutkanlık ya da bu kötü niyet, karısının kendisine çelişkilerini göstermeye çalıştığı bütün tartışmalarda üstün gelmesini sağlıyordu. Clochegourde'da oturmak öylesine dayanılmaz bir şey olmuştu ki, çok bilgili bir insan olan Rahip Dominis, kimi sorunlara çözüm aramak yolunu tutmuştu, yapay bir dalgınlıkla uzağa çekiliyordu. Kontes bu çılgın hiddet nöbetlerini yine eskisi gibi aile çevresi içinde saklayacağını ummuyordu artık; şimdiden, evin adamları, bu zamanından önce yaşlanmış adamın nedensiz öfkelerinin sınırı aştığı kavgalara tanık olmuşlardı; Kontes'e öylesine bağlıydılar ki, dışarıya hiçbir şey sızdırmıyorlardı, ama Kontes, her gün, insan saygısının götüremeyeceği bu sapıtmayı herkesin öğrenivermesinden korkuyordu. Kont'un, karısına davranışı konusunda tüyler ürpertici ayrıntılar öğrendim; onu avutmaya çalışacak yerde, uğursuz öngörümlerle eziyor, Kontes, onun çocuklarına uygulamak istediği saçma bakımlara yanaşmayınca, başlarına gelecek mutsuzluklardan onu sorumlu tutuyordu. Kontes, Jacques ve Madeleine'le mi geziyordu, Kont göğün arılığına bakmadan, bir fırtına kopacağını haber veriyordu; bir de söylediği doğru çıkacak olursa, onurunun okşanması, çocuklarının derdine karşı duygusuz kılıyordu onu; ikisinden biri rahatsız mıydı, Kont bu acının nedenini karısının benimsediği bakım düzeninde aramak için bütün aklını kullanıyor, her zaman şu öldürücü sözcüklerle, "Çocuklarımız yine hastalanırlarsa, bunu siz istemiş olacaksınız," sözcükleriyle sonuca bağlayarak, bakımını en ufak ayrıntılarına dek yeriyordu. Ev yönetiminin en ufak ayrıntılarında da böyle davranıyor, her fırsatta, yaşlı arabacısının deyimiyle "şeytanın avukatı" olarak, bu işlerde nesnelerin yalnız en kötü yanlarını görüyordu.
Kontes, Jacques'la Madeleine'in yemek saatlerini değiştirmiş, böylece, bütün yıldırımları kendi üzerine çekerek onları kontun hastalığının korkunç etkisinden uzak tutmuştu. Madeleine'le Jacques, babalarını ender olarak görüyorlardı. Bencillere özgü bir sapıklığa düşmüştü Kont, yol açtığı dertten haberi bile yoktu. Konuşmamızda bana içini dökerken, her şeyden önce ailesinin insanlarına karşı fazla iyi olmaktan yakınmıştı. Böylece yıkım kılıcını sallayıp duruyor, tıpkı bir maymun gibi çevresindeki her şeyi yıkıyor, kırıyordu; kurbanına kılıcını indirdikten sonra da ona dokunduğunu yadsıyordu.
Kontes'le karşılaşınca alnında gördüğüm, ustura izlerine benzer çizgilerin nereden geldiğini o zaman anladım. Acılarını belirtmelerine engel olan bir utanç vardır soylu ruhlarda. Bunları haz dolu bir acımayla sevdiklerinden gururla gizlerler. Bunun için, çok ısrar ettimse de bu gizi hemen koparamadım Henriette'ten. Beni kederlendirmekten korkuyor, beklenmedik kızarmalarla kesilen iç dökmelerde bulunuyordu bana; ama Kont'un başıboşluğunun Clochegourde'da evin dertlerini fazlasıyla ağırlaştırdığını sezmekte gecikmedim.
Birkaç gün sonra, "Henriette, toprağı böylesine iyi düzenleyip de Kont'a uğraşacak hiçbir şey bırakmamakla kötü etmediniz mi?" dedim, derdini bütün derinliğince anladığımı ortaya koydum böylece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadideki Zambak
ClassicsVadideki Zambak, ilk yayımlanışında (1836) beklenen ilgiyi görmemiş, Balzac'ın en az satan kitaplarından biri olmuştu. Oysa yazar, üzerinde en çok çalıştığı, en kusursuz, en büyük romanlarından birini yarattığı kanısındaydı. Zaman Balzac'ı haklı çık...