3.Bölüm: Ecelin Oyunu

109 21 1
                                    


Multi - meyda= Esim

Bölüm şarkısı= Marjorie de sousa: Tu forma de amar

Ölüm....

Adım adım ruhumun derinliklerine kazınırken, kapalı gözlerimin önünde beliren hayallerimin esaretine kan döküldü.

Rüzgar asileşti.
Mevsimler soğudu.

Tenime işleyen yağmur damlaları buz tuttu.

Ecel hissedilmeyi talep etti.

Kalbimin çığ gibi büyüyen sesi zifiri hudutlara yükseliyor...
İblis sinsice ruhumu ele geçirmeye çalışıyordu.

Yağmurun tiz tınısı ölüme meylettiriyor, notaları keskin bir bıçak misali nabzımı yokluyordu.
Zaman! Sonsuz bir inzivaya çekilirken, aylar yıllara koşuyordu.

Hayat! Yüreğimin ortasına bahşettiği koğuştan el sallıyor...
Gözyaşlarım yüzümde dans ediyordu.

Savrulan saçlarımın kısık melodisi kulaklarımı mest ediyor, Zihnimde oluşan serzenişler aklımın en icra köşelerinde yankılanarak, orayı istila etmeye çalışıyordu.

Ecelimin ayak sesleri yaklaşırken, rüzgarın uğursuz haykırışı aralanamayan kirpiklerimi ustaca sıyırıp geçiriyordu.

Umut bütün kapılarını kapatırken,
hüzün göz altlarıma doluyor.
Tenimde donan buz kütleleri, kalbimin ortasındaki alevleri söndürüp, korunu bırakıyordu.

Azrail...

Dipsiz bir uçurumun başucunda durmuş, ellerini uzatarak çağrısına icaab etmemi bekliyordu.

Korku...

Bütün duygularımı ateşe verdi.

Hislerim...

Okyanusların en dibine çöktü.

Hayallerim...

Avuçlarımın derinliklerine gömüldü.

Peki ben ne yapıyordum?

Öylece durmuş, kaderin ısmarladığı bu ucuz ölümü bekliyordum.

Tam o anda bir şey oldu...

Zaman yeniden akmaya başladı.

Bütün duygularım yeniden yeşerdi.

Hayallerim tekrar gün yüzüne çıktı.

Ecel okunu tekrar kendisine vaadetti.

Bedenim tarifsiz bir büyünün esirinden çıkarken, kolumun üzerinde hissettiğim bir elle ve beynimin içinde uğultudan farksız olan bir sesle, yavaşça gözlerimi araladım.

" İyi misin? "

Karşımda daha önce hiç görmediğim puslu bir yüz belirdiğinde, sözcükler varlığını yeniden kazanmış gibi, soğuktan kurumuş dudaklarımından yalnızca iki kelime firar etti.

" B-be-ben i-iyiyim "

" Emin misin? hastaneye gidelim istersen " diye sorduğunda, zorlukla aralanan gözlerimi ağır ağır yüzünde gezdirdim. Buğday rengi tene ve kahverengi gözlere sahipti. Aslında çok fazla olmasa da yakışıklıydı. Onu daha önce buralarda hiç görmediğime emindim. Acaba bu saatte bu ıssız yolda ne yapıyordu?

Bakışlarımı yavaşça kolumu tutan eline indirdim. O da bakışlarımı takip edip hâlâ kolumu tuttuğunu farketmiş olacak ki elini hızla üzerimden çekti ve bir adım geriledi. Bende hemen kendimi toparlayarak, " İyiyim gerçekten gerek yok " dedim. " Kusura bakma birden önüme çıkınca..." dediğinde " Hayır hayır! Gerçekten sorun değil. Hem yola çıkan bendim. Senin bir suçun yok." diyerek hemen söze atladım. Sonuçta onun hatası değildi. Sanki o an vücudumdaki bütün kan çekilmiş gibiydi. O kadar hissizleşmiştim ki... Ne nereye gittiğimin ne de ne yaptığımın farkındaydım.
" Şey istersen gideceğin yere bırakabilirim. " onun fısıltıdan farksız sesini duyduğumda, sadece düşündüm.

Yüreğim'deki SAVAŞ ( Ürgan ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin