On Sene Sonra

56 7 0
                                    

SimbiyoZ

/T

12.04.2018

-T-

Altıncı Bölüm: On Sene Sonra 

..

Huuuh..(Nefes alır!)

Suratındaki terleri silerek kafasını kaldırdı. Nefesini verirken gözleri aşağıdaydı. Rakibine bakmasına bile gerek yoktu. Dirseğiyle denge bozan sahte bir hareket yapıp sol yumruğunu yüzüne geçirdi. Vurduğu adam geriye doğru yıkılmış ve hareket etmeyi kesmişti.

Saçlarını elleriyle karıştırıp etrafına bakarken de sağ ayağıyla yere vurdu. Olayın kapandığını gösteren kendine özel bir şeydi. Havalı bir hareket gibi gözükebilmesi için senelerini harcamıştı gerçi.

Gözlerini birkaç saniye kapatıp gerindi. Kendini iyi hissettiği anda sokakta ilerleyerek aklındaki şeyleri sıraya dizdi. Arkasında döverek bayılttığı üç kişiyi çoktan unutmuştu.

Sol ayak bileğindeki nedenini bilmediği hafif hassaslıktan rahatsız olarak caddeye çıktığında oturabileceği bir yer aradı. 

İlk kez bulunduğu bir şehirde olduğundan tanıdık gelecek ya da birinden duyduğu bir mekana rastlaması imkansızdı. Kendi iradesiyle nereye gitmesi gerektiğine karar veremeyince de buluşma noktasına erken gitmeye karar verdi.

  Karnı da acıktığı için önce para sorununu çözmek zorundaydı. Gözlerini belirgin şekilde kırpıp tüm ana-yola genel olarak bir sn. bakarak ilk adımını attı. Tüm dünya sanki yavaşladı ve onun düşünceleri yüzlerce kat hızlandı. Daha bir saniye geçip her şey eski haline geldiğinde çoktan kafasında yapması gerekenler oluşmuştu.

Caddede insanların arasına karışmadan önce birkaç saniye manzarayı izleyerek bekledi. Böyle büyük bir şehirde günün sabah ve akşam kavramları olmadan devam etmesi şaşırtıcı geldi. Hayat böyle çok insan varken hiç değişmiyordu bu şehirlerde. 

 İçindeki esnemeyi bastırırken en son ne zaman uyuduğunu hatırlamaya çalıştı ama aklına gelmedi. İlk adımını atarken de ne kadar değiştiğini aklından çıkarmaya çalıştı. Acımasız bir dünyada yapması gereken çok şey vardı.

İleride bebek arabasıyla bankta oturan genç bir kadının yanına oturdu. Ceketini düzeltme bahanesiyle bebek arabasına bir bakış attı. Yüzünde küçük kızı çok sevmiş birinin masumane ilgisi vardı.

Bebekle ve anneyle gülerek konuşurken sağ eliyle kadının çantasından cüzdanını kendi ceketine aldı. Küçük bir selamla vedalaşıp saniyeler içinde karşı yola  geçti. Arabaların o an geçmediğinden emin olarak yola atladığı gibi kadının da önündeki yirmi saniyede kayıp cüzdanı fark etmeyeceğini biliyordu. Gözden uzaklaştığından tüm olay yaklaşık bir dakikada bitmişti.

Caddede birkaç dakika ilerlerken hala içinde bu Amerikan şehrinin parıltılı dünyasına hayranlıkla bakıyordu. Sonunda birkaç sokak ilerledikten sonra farklı bir yola girmek için yönünü değiştirecek gibi yaparken aniden sola dönerek kendini caddenin köşesindeki restorana attı. Hiç duraksamadan her zaman geldiği bir yermiş gibi diplerden bir masa seçti.

Ellerinin içlerinin tozlu ve terli olması rahatsız ediciydi. Saatine bakıp zamanını kontrol etti. Buluşma vaktine henüz 40 dakika vardı. Acele etmesine bile gerek kalmamıştı. Ceketini sandalyesine asıp lavaboya ilerledi. Beklediğinden daha kirli bulduğu tuvalette ellerini yıkarken aynaya bakmamaya çalışıyordu. Bir anlık gözleri kaydı ve kendini tiksindiği suratla bakışırken buldu.

Bir SimbiyoZ HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin