1

957 75 18
                                    

İyi okumalar dilerim.

~~~

Yoongi yol boyunca ilerledi ve ağaçların arasından geçti. Kulaklarının arasından geçen rüzgarın hissiyatına ve içindeki kabarcıklı mutluluğa güldü.

"Hemen arkandayım!"

Jungkook nefes nefese arkasından bağırdı. Hızlı adımları kaldırımlara karşı tok bir ses çıkarıyordu. Bir adrenalin patlaması Yoongi'yi yıldırım gibi çarptı, Jungkook'un nefes nefese bir şekilde yaklaştığını duydukça kıkırdıyordu.

Yoongi, Jungkook'un izini sürmesini umarak yoldan aniden saptı. Ama Jungkook Yoongi'nin ne yapmaya çalıştığını açıkça görüyordu.

Yoongi bu numaranın sonucunda yavaşladı, ve yenildi. Jungkook'un elleri Yoongi'nin gömleğinin kumaşına yapıştı.

Yoongi tökezledi ve hızlıca en yakın ağaca yaslandı. Vücudunun gerçekten desteğe ihtiyacı olduğunu farketti. İkisi de durdu ve ağır ağır nefes aldılar, aptal gibi birbirlerine gülümsediler.

Jungkook öne doğru eğildi ve Yoongi'nin burnuna bir öpücük bıraktı, büyük olanı sıkıştırdı.

"Yakaladım seni!"

Jungkook bağırmaya çalıştı ama nefes darlığı yüzünden sesi fısıltı gibi çıktı. Yoongi'nin görünüşüne ve nefeslerinin birbirine karışmasına sırıttı.

Yoongi oğlanın elini tuttu ve onun sırıtışını izledi.

"Aslında..."

Yoongi mırıldandı, daha sonra Jungkook'un belini kavradı ve ikisini Jungkook'un ağaca yaslanmasına neden olacak şekilde oradan çekti.

"...Yakaladım seni."

Yoongi, telaşlı olan Jungkook'a sırıttı ve Jungkook'un omzuna elini uzattı, daha fazla yakınlaşmaya başladı. Jungkook, ağaca olabildiğince çok yaslandı; Yoongi'nin onu gerçekten öpmesini beklemiyordu, yine de gözlerini kapattı ve Yoongi'nin dudaklarını onunla dalga geçmesi için beklemeye başladı, ama bu olmadı. Jungkook sadece sessizliği ve yüzünü yalayıp geçen sıcak esintiyi hissetti.

Gözlerini tekrar açtı, Yoongi şok olmuş bir şekilde arkasına bakıyordu, karışıklık içinde gerildi.

Jungkook fısıldadı;

"B-bu da ne?"

Endişe cildinin altına girip tarandı; biri onları yakalamış mıydı?

Yoongi'nin gözleri, ağacı inceledikçe yukarıya ve daha yukarıya çıktı, ta ki binlerce yeşil ve beyaz yaprak görünene kadar.

Merakla baktı; fazlaca etkilenmişti ve başka bir yere bakamıyordu. Güzeldi. İnce uzun yapraklar rüzgarın etkisiyle ikilinin üzerine süzülerek düştü. Yoongi, yaprakların sesine hayran kaldı.

"Jungkook..."

Mırıldandı, ve üstlerinden uçup kalın bir dala konan serçeyi izledi, serçe, ince pençelerini dala sardı. Kanatlarını havaya kaldırıp başını sağa-sola salladı.

Jungkook sadece Yoongi'nin gözlerindeki parıltıya baktı.

"Evet?"

Sesi daha çok fısıltı gibiydi.

"Bu ağaç... Her şeyle dolu. Hayatla; bak..."

Dedi Yoongi eliyle serçeyi işaret ederek.

"...Ve ölümle. Bak..."

Bu sefer de ağaçtan zar zor düşmeye çalışan bir yaprağı gösterdi.

"Ve bütün duygularla, mutlulukla, sevgiyle... Her şeyle dolu... Sadece şu meşe ağacının rengine ba-"

Jungkook Yoongi'ye kıkırdadı. Yoongi, bu kadar komik olanı görebilmek için biraz geriye gitti.

"Neye gülüyorsun? Gayet iyi bir iş çıkardım."

Jungkook tekrar gülerken kafasını salladı.

"Yoongi bu bir söğüt ağacı. Gövdenin kalınlığına ve yapraklara bak."

Yoongi etrafa bakındı, kafası karışmıştı.

"Aşağıya sarkıyorlar, üst taraflar yeşil ve alt taraflar daha beyaz."

Yoongi gözlerini tekrar Jungkook'a çevirdi.

"Çalışıyor musun, Jungkook?"

Jungkook'un sırıtışı genişledi ve kafasını salladı.

"Aferin Jungkook! Çalışıyorsun!"

Yoongi sözlerini heyecanla bitirdi ve Jungkook'a sarıldı. İlk kim başlamıştı? Bilmiyordu ama daha sonra kollarını Yoongi'ye doladı.

Jungkook çoğu zaman çalışmakta zorluk çekiyordu, bu yüzden Yoongi her zaman onu övmek için uğraşıyor ve daha fazla çalışmak için motive olmasını umuyordu.

"Jungkook, bu ağacı gerçekten sevdim."

Yoongi Jungkook'un gömleğine yapışmış halde mırıldandı.

"Benden daha çok mu?"

Jungkook böyle olmadığını bilse de, kulağa hoş gelmek için elinden geleni yaptı. Sadece Yoongi'nin gülüşünü duymak istemişti.

Yoongi atıldı.
"Belli ki değil."

Jungkook Yoongi'nin gülüşünü duyamadığı için biraz hayal kırıklığına uğramıştı. Ama kalbi, Yoongi'nin sözleriyle ve kendisine verdiği güvenle çarptı.

"Bu ağacı işaretleyelim, Jungkook. Bu bizim ağacımız olabilir."

Yoongi, Jungkook'u ağaca biraz daha yasladı. Böylece tüm vücudu ona doğru eğilebildi. Ayakta durmaktan yorulmuştu ancak Jungkook'un gitmesine izin vermeye niyeti yoktu.

Jungkook bunu biliyordu ve Yoongi'nin gömleği sarıldıkları için biraz sıkıydı. Jungkook bu gömleğin Yoongi'yi sıcak tutmasını umuyordu.

"Tamam. Bu bizim söğüt ağacımız olsun."

Willow Tree/YoonKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin