22

154 22 0
                                    

"Bana şarkı söyle." diye fısıldadı Jungkook ile sırt sırta otururken. Küçük olan sessizce kitap okuyordu, büyük olansa halledilmesi gereken birkaç iş ile uğraşıyordu.

"Ne?" dedi Jungkook fark etmeden seslice, büyük olan ise onun tatlılığına güldü.

Jungkook gülümsedi, kitabını daha sıkı tutmaya başladı. Aklından şarkı isimleri geçerken birini seçmeye çalıştı, bulduğunda ise boğazını temizledi. Yoongi sessizce bekliyordu.

"Teach me how to read these broken lines~" (Bana bu kırık satırları nasıl okuyacağımı öğret~)

Şarkıyı söylemeye başlamıştı, ve Yoongi yemin edebilirdi ki bu şimdiye kadar kulağına ulaşan en güzel sesti. Gri gökyüzü ve kibarca yere düşen yağmur damlaları aralarındaki havaya tuhaf bir şekilde uyuyordu.

"Hold me like a lover~" (Beni bir aşık gibi tut~)

Yoongi onun sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordu.

"We'll find a way
to run away
tonight~"
(Bir yolunu bulacağız
Kaçmak için
Bu gece~)

Jungkook neden bu şarkıyı seçtiğini bilmiyordu, ancak hoşuna gitmişti.

"Tell me when it's over~" (Bittiği zaman bana söyle~)

Yoongi'nin kalbi onun bu satırdaki sesinde olan üzüntüyü duyduğunda acıyla düğümlendi.

"Promise that you'll always
keep me in mind~" (Beni her zaman aklında tutacağına söz ver~)

Jungkook boğazında bir yumru hissetti, devam edebileceğini düşünmüyordu ama yine de denedi.

"Burning like a soldier~" (Bir asker gibi yanıyorum~)

Şarkıyı söylemek giderek zorlaştı.

"I'll find my way
to you
and save-"
(Yolumu bulacağım
Sana doğru
Ve kurta-)

En sonunda sözlerle ne kadar uyumlu olduğunu fark ettiğinde, Jungkook'un sesi çatladı. Yoongi'nin ondan ayrılmasını ne kadar istemediğinin farkına vardı. Bu olursa düşündüğünden çok daha fazla yıkılacağını anladı.

Yoongi ona döndü. Kollarını arkasından sıkıca sardı sevgilisinin, bir süre öyle kaldılar.

"Jungkook, ayrılmayacağız, tamam mı?"

Jungkook burnunu çekip başını salladı.

Willow Tree/YoonKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin