14

160 26 0
                                    

Jungkook gözlerini açtı ve yanında kıvrılmış uyuyan Yoongi'yi görünce gülümsedi. Dudağının kenarındaki az bir miktar salyayı silmek için uzandı.

"Yoongi." diye mırıldandı uykulu sesiyle. Yoongi söz kulaklarına ulaştığında, aslında uyanık olduğunu göstermek için yerinde döndü.

"Jungkook!" Kapı bir anda uçarcasına açıldı, Yoongi yerinden aceleyle kalkıp gözlerini ovuşturdu.

"Hyung! Bir dahakine kapıyı çalabilir misin?" diye mırıldandı. Yoongi kalkmaya yeltendiğinde, battaniyenin içine daha çok gömüldü ve onu da içeri soktu yeniden.

"Hayır, çalmayacağım. Her neyse, iyi misin? Annem ne olduğunu söyledi."

"Taehyung, halen yorgunum." dediğinde Taehyung sadece yapmacık bir şekilde gülümseyip kapıya yaslandı, Yoongi'nin Jungkook'tan kaçmaya çalışmasını izliyordu; ancak yetersiz kaldı. Uykulu ve zayıftı.

"Ve... Bu kim?" kollarını çaprazladı, Yoongi ile gözleri buluştu.

"Yoongi. Min Yoongi." dedi Yoongi Jungkook'un ve battaniyelerin rahatlığını yaşamadan ve kendisini sıcaklık derinlerine işlemeden önce.

"Yoongi? Jungkook'un erkek arkadaşı olan? Eğer seni rahatsız edersem beni yeneceğini söylediğin çocuk bu mu?"

"Çık dışarı." kızarmıştı, Yoongi'nin yüzünü görmemesi onun için nimet gibiydi. Taehyung kapıyı kapatmadan önce kıkırdadı, diğerlerini düşüncelerine dalmış halde bıraktı.

"Ona bunu mu söyledin?" Jungkook erkek kardeşine böyle bir şey söylediği için kendini içten içe lanetledi. Yoongi'nin güldüğüne emindi ve sessiz kaldı.

"Peki, bugün için ne yapmak istiyor-" Telefonunun çalmasıyla durdu. Telefonu açıp kulağına dayadı.

"Alo?"

Jungkook dikkatlice diğer taraftaki kalın sesin ona bağırışını dinledi, ardından onun yüzünü inceledi. Gözleri kapalıydı.

"Namjoon, bana beş dakika ver. Orada olacağım, tamam mı?" telefonu kapattıktan sonra yerdeki eşyalarını toplamaya başladı.

"Namjoon kim? Her şey yolunda mı?" Jungkook yavaşça Yoongi'nin yatağın üzerinden geçip yerden tişörtünü almasını izledi.

"Yoongi?" halen sessizdi.

Kolunu göğsüne sarıp kendine çekti büyük olanı.

"Okuldan tanıdığım biri. Kalamayacağım Jungkook, üzgünüm."

Kollarını üstünden çekmeden önce küçük olanın alnına bir öpücük kondurdu. Ardından hızla ayrıldı. Jungkook yalnız kalmıştı. Battaniyeyi daha sıkı kavradı, yüzünü gömdü; Yoongi'nin kokusunu az da olsa solumak için.

Yoongi'nin gözlerini buluşturmadığını kafaya takmasına engel olamadı, alnına boş bir öpücük kondurduktan sonra bile. O an birbirlerinin hemen yanlarında durmalarına rağmen, hiç bu kadar uzak hissetmemişti.

Yoongi ondan sırlar gizlemeye başlamıştı, aralarındaki mesafe de onlara pek yardımcı olmuyordu.

Ve Jungkook, sadece sessizce ağladı.

*****

Asırlar geçti, geri döndüm. Bol bol çevirmeye çalışacağım<3

Willow Tree/YoonKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin