👣 24. Hücre -14

4.5K 660 195
                                    

⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️⬛️
"Nice hazineler, yıkık dökük harabelerden çıkar."

👣 24. Hücre -14-

Tehlikede olduğunu nasıl hisseder bir insan? Ya da kaçması gereken zamanı nasıl kestirir?

Hiçbir şey umrumda değil! Eğer, yani bir ihtimal, Eden ve o Koordinatör bozuntusu gerçekten tehlikeli ise ve ben, onları duymamış gibi yaparak eğer kendimi kurtaracaksam bile bunu umursamıyorum. Nedense korkudan ziyade kırılan kalbimin derdindeyim. Eden! Ah, her neyse.

Konuşulanları daha fazla dinlememek için sessizce pastaneye geri döndüm ve getirilen siparişlerin masanın üzerinde olduğunu gördüm. Karnım bildiğin zil çalıyordu. Sabah erkenden kalkmam ve aç aç görüş dedikleri saçma şeye gitmem, aşırı derecede korku ve endişe hormonu salgılamam, netice itibari ile bedenimin açlıktan halsiz düşmesine neden olmuştu. Yine de Eden ile yeniden karşılaşmak ve birlikte yemek yemeği aklımın ucundan bile geçirmiyordum. Bir süre ondan uzak durmalıydım. Masanın üzerindeki lezzetli kahvaltılıkları gözümün ucuyla son kez süzdükten sonra hücreme doğru yürümek için hareketlendiğimde, bir ses işittim.

"Bir saniye bayan Wood!"

Tanıdık olmayan bu sesin sahibini görmek için aniden durup arkama baktığımda pastanenin tıknaz sahibini gördüm. Önündeki kirli önlüğe ellerini sildi ve alnında biriken terin şakaklarından süzülmesine izin vererek "Lütfen bunu da yanınızda götürün." diye rica etti.

Elinde paket yapılmış bir şey vardı. Karton kutunun içine yerleştirdiği paketin dışına buharı süzülüyordu.

Pakete bakmaya devam ederken orta yaşlı adam "Bunu hücrenizde afiyetle yersiniz. Bu, ücretsiz olarak benim size hediyemdir," dedi.

Aslında çok mahçup olmuştum ama bunu belli edemeyerek ilk önce kabul edemeyeceğimi söyledim. Karşılıksız bir şey almak pek hoşuma giden bir şey değildi ancak adam devam etmişti.

"Beni eğer yanlış anlamazsanız bir de ricam olacaktı."

Şimdi daha dikkatli dinlemeye başlamıştım. Fazladan bir rica!
Tıknaz adam çekince ile biraz daha yaklaştı ve sesini alçalttı.

"Hücrelerinizin efendi Eden ile yakın olduğunu duydum. Eğer, yani kabul ederseniz, bu yiyecekten ona da verir misiniz? O, gerçekten bunu çok sever."

Yüz ifadesi o kadar samimi ve çekinceliydi ki itiraz etmek gibi bir ayıbı yapabileceğimi düşünmüyordum. Eden ile bağımı kesme kararı alsam da son kez bu amcanın dileğini yerine getirebilirdim sanırım. Yavaş ve temkinli bir şekilde elimi uzatarak paketi aldım ve bana minnetle gülümseyen amcaya gülümseyerek hücreme doğru yola çıktım.

Paketin içinden gerçekten de harika kokular geliyordu. Aç olan karnım iyice delirmişti. İçindeki yiyecekten benim de yeme hakkım olsa da direkt Eden'a vermeyi düşünüyordum. Akşama çok bir vakit kalmamıştı, ki zaten akşam yemeği hücrelerimizde veriliyordu.

Kalabalık sokağı güçlükle geçtikten sonra hücrelerin olduğu binaya geldim. İçerisi penceresi olmamasına karşın olabildiğine ferah ve serindi. Yavaş adımlarda hücrelerin olduğu binayı turlarken etrafı da incelemeyi ihmal etmedim.

24. HÜCRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin