FORGET OUR LOVE ( JELENA ) -Düzenleniyor-

Wedding Dress

6K olmuşuzzz :D okuyan HERKESE kocaman kocaman teşekkürler, öpücükler <3

-Deffie

--Ertesi Gün Selena--

Uyandığımda Justin yanımda yoktu. Gerindim ve kalktım. Enfes kokuyordu. Demi yine krep yapmış olmalı diye aşağı indim. Ancak Demi koltukta oturuyordu ve çay içiyordu. "Günaydın?" dedim. "Tünaydın, uykucu. Öğlen oldu. Kahvaltı hazır. Mutfakta." dedi Dems. Başımı sallayıp mutfağa yöneldim. Mutfağa girdiğimde... "AMAN TANRIM!" dedim. Çümkü Miley ve Taylor S tam karşımda duruyordu. Arkamdan "Sürpriiizz!" sesi geldi. Arkamı döndüğümde Harry, Niall, Demi, Joe, Nick, Kevin, Taylor L ve Justin vardı. "Tanrım! Çocuklar hepinizi seviyorum! -Daa bu neyin sürprizi?" dedim. "Gruba yeni bir katılanımız olacakmış diye duyduk?" dedi Joe. "Tam karnındaymış hemde." diyen Niall elini karnımın üstüne getirdi ve "Biraz büyümüş!" deyip elini geri çekti. "Veee..." diyip beni kendisine aniden çeviren Miley, devam etti "İngiltere'de daha da büyüyecek!" Heyecanla. "Çocuklar, bu harika! Ayrıca, hepimiz İngiltere'de tekrar birlikte olacağız!" dedim. "Bu çok duygusal bir an... Grup sarılması!" dedi Taylor S ve hepimiz sarıldık. Geri çekildiğimizde Justin biraz üzgün görünüyordu. Demi de onu fark etmiş ve ne olduğunu biliyor gibi hafif kırık görünüyordu.

Sonunda dayanamayıp Justin'i çektim ve mutfaktan çıkarıp salonun öbür tarafına götürdüm. "Ne oldu?" diye sordum. "Birşey olduğu yok. Uçak biletleri hazır, bende Demi'ye verdim. Ben, sen, Demi önden gideceğiz. Başka bir gelişme yok." dedi. "Onu demedim. Neden üzgünsün? Ne oluyor?" dedim. "Amerika'da doğduk, 3 gün sonra ayrılıyoruz. Bu yüzden biraz üzgünüm." dedi. "3 gün mü? Çok erkenmiş. Ama bende üzülüyorum. Ancak orada daha mutlu olacağız." dedim. Gülümsedi. "Evet. Daha mutlu olacağız." dedi ve içeri gitti. Bende ardından gittim ve bir krep aldım. Hepberaber salona geçtik. Ben krebi bırakmadım. Bırakamadım. Tamam, Miley ve Taylor berbat yemek yapar ama... Ama bu farklıydı. Bu hayatımın aşkı oldu...

Hepimiz oturduk. Krepten bir lokma aldım. "Demi Selena ve sen önden gideceksin, öyle mi Justin?" dedi Niall. Sonra bana döndü ve "Krebi yemek zorunda değilsin Selena, bana verebilirsin. Yiyebilirim?" dedi. "Hahaha. Git Tay ve Miles'dan yeni birtane iste." dedim. Sonra onlara döndü ve yavru köpek bakışıyla baktı. "Hayatta olmaz!" dediler. "İyi be! Bana Demi'm yapar! Di mi Demiiğğ " "Niall, bu kez yalnızsın." dedi Dems. Hahaha.

"Eee, İngiltere diyorduk." dedi Nick. "Evi ben ayarlarım. Hepimize yetecek kadar. Hatta küçük bebeğin odasını da ayarlarız sonra." dedi Miley karnımı tutarak. "Harbi, cinsiyeti ne?" dedi Taylor S. "Cinsiyet mi? Tay, 4 ay olunca öğreniliyor." dedi Dems."Ouv, pardon. Bu işlerle pek alakam olmuyor da." dedi Tay. "Hey Justin, cinsiyetini öğrendiğimiz an alışverişe çıkalım!" dedim hevesle. "Tamam!" dedi. "Hey, hey , hey. Siz evlenmeyecek misiniz?" dedi Joe ve aklım başıma geldi. "Haklısın Joe. Hemen gidip yıldırım nikahı yapalım Justin. Hanginiz baş nedimem olursunuz?" dedim gazla. Kızlar beni seç beni seç diyordu da... Bir gariplik var. Neden Niall baş nedimem olmak istiyor? "Niall?" dedim ciddiyetle. "Beni seçtin değil mi! Biliyordum!" deyip göbek atmaya başladı. "Hayır. Sadece erkekler nedime olamaz diyecektim. Ama sağdıç olabilirsin!" dedim.

"Selena!" diyen Justin dikkatleri üzerine topladı. "Ne?" dedim. "Henüz evlenmiyoruz." dediği anda dünya başıma yıkıldı. "Neden?!" dedim. " İngiltere'de bir kilise var. Orada evleniriz." deyince neşem yerine geldi. "Harika! Özel uçakla direk o kiliseye gidip evleniriz, ha! Sonra da eve yerleşiriz. Harika fikir. Harika." dedim. "Kızlar, ne bekliyoruz! Hadi, gelinlik bakmaya gidelim. Size de nedime kıyafetleri alalım." dedim. "Yaşasıın! Gelinlik bakacağız!" diyen Niall'a hepimiz garipçe baktık. "Hayız Niall, onlar gelinlik bakacak. Biz damatlık bakacağız. Vay canına bu çocuk benden de safmış." dedi Kevin. "Hemen emin olma Kevin. Seviyeniz eşit." dedi Taylor L. "Bırakın sallanmayı! Herkes işinin başına!" dedim ve hepimiz ayağa kalktık. Krebi bitirdim ve arabaya koştuk. Demi sürüyordu, yanında ben, arkada kızlar.

...

"Peki ya... Bu nasıl?" dedim ve çıktım. ( http://www.celebritydresses100.com/selena-gomez-strapless-white-gown-celebrity-dresses-for-less-41st-naacp-image-awards.html ) "Çok sade." dedi Dems. "Sana uymamış." dedi Tay. "Yaşına göre çok büyük gösteriyor. Ya da çocuksu. Herneyse." dedi Miles. "Ben bayıldım!" dedi Niall çekirdek çiğneyerek. Dur ne?! Niall mı? "Niall senin burada ne işin var?! Senin karşıdaki terzide, Justin'lerin yanında olman gerekiyordu!" dedim. "Orası çok sıkıcıcydı bende buraya geleyim dedim." dedi Niall. "Niall, sevgilim. Akıl sağlığın için söylüyorum. Gitmezsen anneni ararım." dedi Dems. "Tamam ya. Gittim. Bu arada Selena sen bir tasarımcısın kendi gelinliğini tasarlayabilirsin baay!" dedi ve gitti. Aslında haklıydı. "Kızlar, eve gidiyoruz. Niall haklı. Sizin de elbiselerinizi ben tasarlayayım. " dedim ve kabine girip kıyafetlerimi giydim. Çıktığımda kızlar hazırda bekliyordu. Arabada yani. Bende arabaya koştum.

...

Dikiş makinesini çıkardım. "Evet kızlar, hayalinizdeki elbiseyi anlatın. Yarına biter. " dedim. "Mavi. Ama koyu mavi. Uçları yırtıkmış gibi olsun ve göğüs altından siyah bir kurdele geçsin." dedi Dems. "Benimkisi de sarı olsun. Gerisini sen düşün" dedi Tay. "Bana da sen ayarla birşeyler." dedi Miles. "Bana da siyah takım elbise ve desenli kravat lütfen." "Niall!" dedik kızlarla aynı anda. "Sen buraya nasıl geldin?"dedi Miley. "Bagaja girmiştim fiyuuuuv!" dedi Niall. "Sosyopat mısın oğlum sen?" dedi Tay. "Hayır. Kola içtim." dedi. "Sen ciddi misin Niall! Gel gidiyoruz seninle!" dedi Dems. "Nereye?" dedim. "Doktora! Kola Niall'a dokunuyor." dedi Dems. "Ne yapıyor ki?"dedi Miles. " ne mi yapıyor? Miles, kör müsün?bunları yapıyor işte!"dedi ve gitti.

Bende dikmeye başladım. Miley ve Tay salona gitti.hepsinin kıyafeti en az 3 saate biterdi. Benimki ise daha uzun sürecekti. Basit birşey istemiyordum çünkü. Hayatımın aşkıyla-ki bu, bu sabahki krep değil- evleneceğim. Gelinlik giymek her kızım hayalidir. Hele ki kendi gelinliğini tasarlama fırsatı elindeyken...