Gece yüzümde atılan su sayesinde gözlerimi açtım.
"Ya mal mısın sen Kuzey!"
"Şşşt. Abiye mal denmez. Kuzey hiç denmez. Sus bağırma. Abimi uyandıracaksın.
"Uyansın da ne bok yediğini görsün." Diye mırıldandım.
"Sus kız telefonunu alacağız işte."
"Haa, öyle desene."
"Bağırmak yerine dinleseydin diyecektim. Kalk hadi uyuşuk panda."
"Sus." Diye emir verdiğimde sessizce odamdan çıkıp Poyraz'ın odasına yöneldik. Odanın kapısını açıp içeri girdiğimizde sessizce telefonumu aradık. O sırada duyduğum ses sayesinde kaskatı kesildim.
"Bunu mu arıyordunuz?" Diyerek elinde telefonumu salladı. Hemen üstüne atlayarak telefonumu almaya çalıştım.
"Poyraz ver şunu!"
"Bağırma bana!"
"Bağırtma o zaman Kuzey yardım etsene!"
"Uykum var ben odamdayım."diyerek odadan çıktı.
"Poyraz ver şunu!"
"Bağırma abim uyanacak."
"Oradan bakınca abimin uyanması umrumdaymış gibi mi görünüyorum sence." Dedim ve gelen ses karşısında ben şok!
"Demek benim uyanmam umrunda değil ha?" Dedi kırılmış bir tonda abim.
"Ya abi öyle değil yani şimdi Poyraz v-"
"Kes zırvalamayı!" Diye bağırdı birden. Ve ağlamamak için kendimi sıktım.
"Gece gece yeter lan yeter!" Diye bağırdığında gözümden bir yaş damladı.
"Abi!" Dedi Poyraz uyarıcı bir tonla ve kolunu belime doladı.
"Kapa çeneni! Yat zıbar sende salak salak herşeye ağlayıp durma!" Dedi ve odanın kapısını sertçe kapatarak çıktı. Bende hıçkırarak ağlamaya başladım. Abimi ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Ağlamam saçma biliyorum ama o bakışı ve ses tonu... anlatılamayacak kadar kötüydü.
"Ağlama. Bişey yok."diyerek sırtımı okşadı Poyraz.
"Neden kızdı ki bu kadar?" Dedim ve hıçkırılarımı durdurdum.
"Bende bilmiyorum sabah öğreniriz. Hadi uyu artık. Telefonunu da al."
"Beraber uyuyalım mı?" Dedim şirince.
"Çok mu korktun sen?" Dedi ve yatağına yatmam için işaret verdi. Kolunu kafamın altına koydu ve diğer kolunu belime sararak uyudum.
__
Sabah güneş ışığı odayı aydınlatırken Poyraz'ın hâlâ uyuduğunu gördüm. Yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra parmak uçlarımda yürüyerek odadan çıktım. Mutfağa indiğimde kimsenin olmadığını gördüm ve duvar saatine baktım.
Oha! Saat 07.05'di. Ben bu saatte nasıl uyandım acaba?
İkizlere kahvaltı hazırlamaya karar verdim ve dolaptan sandiviç ekmeği, salam, marul, kaşar peyniri ve domates çıkarttım. Bunların ikiz olduğundan emin değildim. Ne birbirlerine benziyorlardı ne de zevkleri aynıydı. Ama bazen birbirlerine uyuyorlardı. Önce Kuzey için portakal suyu sıktım. Doğru duydunuz "BEN PORTAKAL SUYU SIKTIM!" Daha sonra Poyraz için yeşilçay yaptım. Hazırlıklarım bittiğinde saate baktım ve saatin 07.59 olduğunu gördüm. "SEVGİLİ AKKAN AİLESİNİN İKİZLERİ UYANIN ARTIK!" Diye bağırdım ve saniyeler sonra bütün evin mutfakta toplandığını gördüm. Ellerimle masayı gösterdim.
"Oy oy oy, sen büyüdün de bize kahvaltı mı hazırladın!"diye bağırarak yanığımı sıktı Kuzey.
"İyi de burada iki tane sandiviç var?" Diye sorarcasına konuştu Poyraz.
"Evet, ikizlerim için hazırladım!" Diye bağırırcasına konuştum. Berk abime trip atacaktım çünkü gece aşırı tepki vermişti.
"Sen yemicek misin zeki?" Diye ortaya atıldı Kuzey. Ve haklıydı. Abime trip atıcam diye ben kendim için birşey hazırlamamıştım.
"Ben kendime hazırlamayı unuttum yaa." Diye sitem ettim.
"Otur sen ben hemen hazırlarım." Dedi abim. Önce sütü ocağa koydu. Süt ısınırken hemen sandiviçimi hazırladı. Şimdi gel de trip at.
"Yapmasana şöyle ben sana trip atıcaktım." Dedim ve mutfak kahkahaya boğuldu. Komik miydi? Hayır.
"Komik mi!" Diye bağırdım ve eşzamanlı olarak abim önüme çikolatalı sütümü ve sandiviçimi bıraktı.
"Buğlem, ben senin kadar midesiz birini görmedim. Çikolatalı sütle sandiviç yenir mi ya?" Diye söylendi Poyraz.
"Ben yediğime göre yenilir Poyraz." Dedim ve kahvaltımı bitirdim.
"Üstünüzü giyinin hadi." Diye konuştu abim. Sözünü ikiletmek istemedim çünkü gece fazla sinirliydi. Odama çıktım ve formamı giydim ama çorap olarak dizüstü siyah çoraplarımı giydim. Ayağıma beyaz Converse'lerimi geçirdim sırtıma beyaz sırt çan ve tamı taktım. Uyumlu olması için beyaz kol saatimi de takarak odamdan çıktım. Aşağı indiğimde Kuzey'in sesi geldi önce.
"Buğlem, eteğinin devamı nerde?" Dedi ciddi bir ifadeyle.
"Devamı yok tamamı burda." Dedim. Fazla uzatmak istemiyordum. Hemen kapıya yöneldim ve evden çıktım. Evin önünde bir adet Duygu Saygı bekliyor muydum? Tabiki, hayır.
Yanağımdan bir makas alarak söze girdi Duygu abla.
"Günaydın fıstık. Berk nerede?" Diye sorduğumda abim kapıda belirdi. Kuzey ve Poyraz muzip sırıtışlarıyla abime bakıyordu.
"Berk biraz konuşalım mı?" Diye sordu Duygu abla.
"Hayır."derin bir nefes aldı ve devam etti." Hadi bakalım okula gençler." Dedi ve arabasına yöneldi.
"Berk!"Duygu ablanın sesiyle durdu ve arkasını döndü. Ne oluyor burada?
"Hadi gençler arabaya." Diye diretti abim ama Duygu abla onu kolundan tutarak arka bahçeye götürdü.
"Ne oldu şimdi? Abimin bu tavırları da ne?"diye sordum hemen.
"Bilmiyoruz prenses ama yakında çıkar kokusu."Aradan yaklaşık 15 dakika geçti ne abim ne de Duygu abla geldi yanımıza. Ara da sıra da konuşmalarının sesi geliyordu o kadar.
"Hadi biz gidelim geç kaldık zaten." Dedi Poyraz ve aabasına bindi. Bizde arkasından bindik.
"Abime mesaj atıyorum." Dedim ve telefonumu çı-
"Telefonumu almayı unuttum!" Diye bağırdım. Gece Poyraz vermişi ama offf!
"Bugün telefonsuz idare et o zaman zaten geldik. Ben mesaj atarım abime." Dedi Poyraz ve arabadan indik.__
Öğle arası yemekhaneye inmek için yola çıktım. Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi birinin üstünde buldum. Ayağım kaydı ve bu çocuğun üstüne düştüm. Bu çocuk kimdi? Yeni mi geldi? Beni bu düşüncelerden kurtaran onun kusursuz sesi oldu.
"Üstümden kalkarsan tanışmayı düşünüyorum."
"Eeem pardon." Diyerek kalktım ve onun da kalkması için elimi uzattım. Elimi tutarak doğruldu ve eşzamanlı olarak konuşmaya başladı.
"Ben Savaş. Sen de ikizlerin kardeşi olmalısın? Neydi adın..." biraz düşündü. Allah'ım o nasıl bir düşünme şeklidir? Diğerlerinden alıp buna, pardon Savaş'a mı verdin? Bunları daha sonra düşünmeye karar vererek cevap verdim.
"Buğlem. Sen ikizleri nereden tanıyorsun?"
"Aynı sınıfa düştük." Dedi ve derince iç çekti. O sırada tabiki arkamda bir adet Emir Keskin beklemiyordum.
"Bu kim Buğlem?" Dedi sinirle ve alt dudağını dişledi.
"S-" evet sözüm kesildi. Sözüm kesildi çünkü sözümün devamını Savaş getirdi. Ama benim söyleyeceğimden farklı bir şekilde...
"Sevgilisiyim sorun mu var?"
"Sevgilisi olsaydın bunu öğrenirdim. Hem daha bugün geldin."
"Evet, bugün geldim. Çünkü Buğlem'i rahatsız ettiğini duyduğum için kaydımı bu okula aldım." Diyerek elimi tuttu. Şuan ölebilirdim, ta ki o sese kadar.
"Savaş!" Diye bağırarak Poyraz geldi yanımıza. Şimdi başlıyoruz..Poyraz tam Savaş'a vuracakken Kuzey yetişti.
"Poyraz!" Dedi ve Poyraz, Kuzey'e döndü.
"Bi gel kardeşim." Dedi ve Poyraz'ı yanına çağırdı. Poyraz, Savaş'a 'seninle sonra görüşeceğim' bakışı atarak Kuzey'in yanına gitti.
"Savaş mı adın?" Dedi Emir sırıtarak ve devam etti.
"O zaman savaşalım." Dedi ve arkasını döndü.
"Savaşalım mı?" Dedim Savaş'a anlamaz bakışlar atarak.
"Savaşalım." Dedi ve elimi bırakmadan Emir'in gittiği yöne doğru, yemekhaneye, gitti. Yemekhaneye girdiğimizde herkesin Savaş ve benim elime bakarak fısıldaştığını duydum. Daha sonra Alya yanıma gelerek pis bir bakış attı. O sırada Savaş yemek almak için elimi bıraktı.
"Ne yaptın da kaptın Savaş'ı bücür?" Diye sordu.
"Seni şurda bir yolarım, bitkisel hayata uçarsın." Diyerek elimi saçına doladım ve sertçe çekerek duvara ittim. Daha sonra bir kaç kere kafasını duvara çarptım ve ŞOK!
Savaş ellerini belime doladı ve sırtımı göğsüne yasladı. Saçlarımı okşadı ve vücudumu çevirip ona bakmamı sağladı. Şuan o kadar yakın duruyorduk ki kalp atışlarımı hissetmesinden korkuyordum.
"Sakin ol sevgilim." Dedi ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. Ellerini belimden çekip yanağıma koydu.
"Kimseye zarar vermek yok. Hadi yemek yiyelim." Dedi ve elimi tutup masaya koyduğu yemeklerin yanına gittik.
__
Akşam eve geldiğimde ikizlerin Savaş'la bir yere gideceğini öğrendim ve gitmek için adeta yalvardım. Ama nafile yaşım küçük olduğu için izin vermediler ve evden çıkıp gittiler. Bende mutfağa girdim. Abim ve benim için yemek yaptım. Bugün bana ne oluyordu hep bir mutfak aşkı.
Abim eve geldiğinde boynuna kollarımı doladım.
"Hoş geldin. Sana trip atacaktım ama kıyamadım arkamdan çok ağlarsın şimdi." Dedim ve şirince gülümsedim. Abim üstüni değiştirip masaya oturdu ve yemeğimizi yemeğe başladık.
"Abi bişey sorabilir miyim?" Dedim oldukça şirin bir şekilde.
"Sor." Dedi. Abim bugün sanki biraz dalgındı.
"Duygu abla neden geldi, neden onu tersledin?" Abim donuk bir ifadeyle bana baktı.
"Şuan sana anlatmamın doğru olacağını sanmıyorum. Ama çok öğrenmek istiyosan ayrıldık." Ağzımdaki suyu püskürterek "Ne!?" Diye bağırdım.
"Duydun işte Buğlem uzatma yoksa odama çıkıcam." Dedi ve ağzıma görünmez bir fermuar çektim.__
Bölüm biraz geç geldi özür dilerim. Aklımda çok güzel planlar var. Birdaha ki bölümde anlatmayı planlıyorum ama bakalım. Ayrıca ınstagram hesabı açmayı düşünüyorum ama biraz daha okunma sayısının artmasını bekleyeceğim sanırım.
Öpüldünüz.♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Abilerim
ChickLit"Bu gece benimle olmanı istiyorum."dedi uyuşuk bir şekilde ve beni de yanına alarak yatağa ilerledi. Yatağa yattık itiraz etmek istemiyordum çünkü ben ona aşıktım. Evet, aşığım. "Neden seninle olmamı istedin?" önce saçlarımı okşadı sonra elimi yanağ...