HarryGünlerdir Severine'i arıyordum. Bakmadığım dükkan sormadığım insan kalmamıştı. Belki biri onu tanır da bana nerede kaldığını söyler diye ümit etmiştim ama kimse onu daha önce görmediğini söylüyordu. Bir an Severine ile olan konuşmalarımın bir hayalden ibaret olduğunu düşünsem de cebimde benimle birlikte taşıdığım fuları bana aksini kanıtlıyordu.
O yaşıyordu ve konuşmalarımız beynimin bir oyunu değildi...
Geçen gün ona rastladığım kafeden içeriye girdiğimde yine kahve sipariş etmiş ve köşedeki aynı masaya oturmuştum. Kahvemi içip, yoldan geçenleri seyrederken kafenin kapısı sürekli açılıyor ve ben Severine geldi sanıp ikide bir başımı kapıya çeviriyordum. Yine kapı açıldığında bakışlarım hızla kapıya dönmüş ancak içeriye giren genç öğrenciler omuzlarımı umutsuzlukla düşürmeme neden olmuştu.
Kahvemin son yudumunu içerken kapı yeniden açılmış ve ben gelenin Severine olmadığını bildiğim halde bakışlarımı yine kapıya dikmiştim.
Nefesim boğazımda takılı kalırken kalbim hızla atmaya başlamıştı. Gelmişti...
Severine yine buradaydı...
Kahvesini alıp, oturmadan kafeden çıktığında ben de arkasından hemen çıkmış ve uzun caddede onu takip etmeye başlamıştım. Adımlarım hızlanırken adını seslenmeye korkuyordum. Biraz daha yürüdükten sonra küçük bir kitapçıdan içeriye girdiğinde dışarıda kalmış ve bir köşeye sinerek onu izlemeye başlamıştım. Kitapçının sahibi olduğu düşündüğüm yaşlı kadın ve adam Severine'e gülümseyerek sarıldıktan sonra Severine üzerindeki ceketi çıkarmış ve adamın ona verdiği kitapları raflara dizmeye başlamıştı.
Burada mı çalışıyordu?
Yüzüme yerleşen tebessümle ayaklarım benden habersiz kitapçıya doğru ilerlemeye başladığında onları durduramıyordum.
Küçük dükkandan içeriye girdiğimde az önce gördüğüm yaşlı adam arkasını dönmüş ve benimle göz göze gelmişti.
"Ah, merhaba."
"M-Merhaba."
Severine'in sesimi duymasını istemediğimde elimden geldiğince sesimi kısmaya özen göstermiştim.
Adam bana bir şey söylemem için bakarken ne yapacağımı bilemediğimden elimle ensemi ovmuş ve gülümsemiştim.
"Ş-Şey... Uhm, ben... Ben k-kitaplara bakacaktım da."
"Tabii, ilerideki raflarda zevkinize göre mutlaka bir şey bulursunuz."
Eliyle solumda, az ileride duran ve üzerinde bir sürü kitap olan rafları işaret ettiğinde başımı sallamıştım.
Oralarda bir yerlerde zevkime göre bir şey vardı. Buna adım kadar emindim.
Severine o rafların arasındaydı...
Yavaş adımlarla rafların arasında gezinirken parmaklarımı önünden geçtiğim kitapların üzerinden geçiriyordum. Önünde geçmekte olduğum raftan birkaç kitap alındığında oluşan boşluktan karşı tarafı görebiliyordum. Severine'in beni görmesini istemediğimden hızla hareket etmişt ve bir diğer rafın arasına girmiştim. Yavaşça sağıma doğru döndüğümde yanımdaki rafın arkasına saklanmıştım.
Severine biraz ileride önündeki raftan birkaç kitap alıyor ve yerine başkalarını koyuyordu. Bu görüntü bana yıllar öncesini hatırlatmıştı. On yıl öncesini...
Onunla böyle bir yerde tanışmıştık. Daha doğrusu onu ilk ben görmüştüm. Yine böyle rafların arasındaydı ve eline aldığı kitabı okuyordu. Ben de birkaç adım geriden onu izliyordum. Yanına gidip, konuştuğumda benimle bir kahve içmeyi kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not The Same 2 | H.S.
FanfictionKader onları yeniden bir araya getirdiğinde kırık parçaları birleştirmek o kadar kolay olmayacaktı. Hasar büyüktü. Yaşanılanların altında ezilen büyük bir aşk vardı ve bu şansı değerlendiremezlerse o büyük aşk, hatalarının bedelini çok ağır bir şeki...