HarryGözlerimi yavaşça araladığımda başucumda terapistim Robert ve yakın dostum Chris'i görmeyi beklemiyordum. Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde odamda olduğumu anlamıştım. Martha kapının pervazına yaslanmış bana endişeli bir şekilde bakıyordu. Yine büyük bir kriz atlatmıştım ve sanırım bilincim kapanmıştı. Son üç yılın benim için özetiydi bunlar... Alışkındım yani.
"Harry, iyi misin?"
"Bizi çok korkuttun."
Yattığım yerden doğrulurken sırtımı yastığa yaslamıştım.
"Abartılacak bir şey yok. Ben buna alıştım, siz üç yılda alışamadınız mı?"
Robert derin bir nefes alarak yanıma çöktüğünde kollarımı göğsümde birleştirmiştim. Gözleri bir an olsun üzerimden ayrılmıyordu ve bu çok rahatsız ediciydi.
"En son görüşmemizde iyiydin, Harry. Seni neyin tetiklediğini merak ediyorum."
"Bak dostum... Canının çok yandığını biliyorum ama üç yıl oldu, Harry. Severine'i unutmak senin için en iyisi."
Kaşlarımı çatarak Chris'e baktığımda başımı iki yana sallamıştım.
O aşktan ne anlardı ki?
Tek düşündüğü şey kadınları bir seks objesi olarak kullanıp, işi bitince bir kenara atmaktı.
Dostum olabilirdi ama o, bana bu konuda akıl verecek son kişiydi.
"Onu unutmak istemiyorum. O benim karım. Onu bırakmam."
"Karın mı? Üç yıl önce seni terkedip giden birine bu kadar bağlı kalman... Fazla yıpratıcı."
"Sen aşktan ne anlarsın ki? Hem Severine beni terkederken haklı nedenleri vardı. Ona karşı bir aşağılıktım."
"Robert, şuna bir şey söyle. Sence de artık kendi hayatına bakması gerekmiyor mu?"
"Chris izin verirsen ben, Harry ile yalnız konuşmak istiyorum."
Chris başını yavaşça sallayıp, odadan çıktığında Robert omzumu sıvazlamış ve gülümsemişti.
"Şimdi, bana anlatmak istediğin şeyleri dinleme zamanı. Panik ataklarını tetikleyecek ne gibi bir sorunla karşılaştın?"
"S-Severine... Ayrılmak i-istiyor."
Sessiz kaldığında kouşmaya devam etmiştim.
"Bu düşünceye katlanamıyorum. Onu bırakamam. Bizi bir arada tutan kağıt üstündeki bir imza bile olsa bu benim için çok şey demek. Aramızdaki tek bağ da koparsa onu ebediyen kaybederim. Olmaz. O-Olamaz."
"Onunla konuşmaya mı gittin?"
"E-Evet. Senin dediğin gibi onu korkutmamaya çalıştım. Yanına gittiğimde bir adamlaydı. Ona gülüyordu ve üstelik adam Severine'e o kadar yakın davranıyordu ki... Onları uzaktan izlemek canımı çok yaktı. Tanrım... Kim bilir Severine, ben onu aldatırken nasıl hissetti?"
Aklıma dolan anılarla çıldıracak gibiydim...
Kafamı ellerimin arasına alarak hızla iki yana sallamaya başlamıştım.
Gitmiyordu...
Lanet olası, sikilesi anılar bir türlü zihnimi rahat bırakmıyordu.
"Kurtulamıyorum Robert. Olmuyor. Severine'in ağlamaklı yüzü zihnimi rahat bırakmıyor."
"İlk önce sakin olman gerekiyor."
Saçlarım arasındaki ellerimi çekerken ağlamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not The Same 2 | H.S.
FanfictionKader onları yeniden bir araya getirdiğinde kırık parçaları birleştirmek o kadar kolay olmayacaktı. Hasar büyüktü. Yaşanılanların altında ezilen büyük bir aşk vardı ve bu şansı değerlendiremezlerse o büyük aşk, hatalarının bedelini çok ağır bir şeki...