SeverineElimde yeni gelen kitapları raflara dizmeye devam ederken onları baskı numaralarına gore ayırıyordum. Geçen gün Bayan Lexi ile olan konuşmamızdan bu yana Harry konusunu bir kez daha açmamıştık. Dalgındım. Bunun en az benim olduğum kadar Bayan Lexi de farkındaydı. Canım yanıyordu. İçimde öyle büyük fırtınalar kopuyordu ki geceleri uyku tutmuyor, ara sıra küçük krizler geçirmeme neden oluyordu.
Ruhsal çöküşümü olabildiğinde Pandora'ya yansıtmamaya çalışıyordum. Yaşı daha çok küçük olmasına ragmen çok hassa bir çocuktu ve bendeki en ufak bir değişimi bile hemen algılayabilirdi. Bu zamana kadar ne yaptıysam, güçlü durmayı başarabildiysem bu kızım yüzündendi. Ona hep hakettiği gibi bir anne olmaya çalıştım. Başarılı oldum mu bilemiyorum...
Belki de bencildim. Kızım ve Harry'e karşı bencilce davranmış, gururumun gözümü kör etmesine izin vermiştim. İkisinin de birbirini bilmeye hakkı vardı ancak Harry'e her baktığımda bana Olivia diye seslendiği gece geliyor aklıma. Sarhoş bir şekilde bana Olivia olmadığımı, beni istemediğini söylemesi beynimde yankılanırken ben bu adamı nasıl Kabul edebilirdim ki hayatıma? Onu sevmeme rağmen ondan uzak durmak zorundaydım.
"Severine? Beni duyuyor musun?"
Omzumu sarsan elle ne olduğunu anlamadığımda şaşkınca yanımda duran Rob'a bakmıştım. Meraklı bakışlarını üzerime dikerken zoraki bir şekilde gülümsemeye çalışmıştım.
"Sana seslendim ama duymadın. İyi misin? Dalgın görünüyorsun."
"Ah, evet dalgınım aslında. Şu birkaç gündür aklım yerinde değil."
"Pandora iyi öyle değil mi?"
"İyi. Endişelenme. Konu Pandora değil."
"O zaman seni ziyarete gelen kocan? Adı neydi? Uhm, Harry?"
"Evet. Sorun o."
Sıkıntıyla nefesimi verip, elimdeki kitapları bırakmıştım. Rafların ardında kalan kanepeye otururken o da yanıma gelmişti. Önümdeki küçük sehpaya oturmuştu.
"Sana zorluk mu çıkarıyor?"
"Onunla ayrılmak istediğimi söyledim ama kabul etmiyor. Ona geri dönmemi istiyor."
"Pandora'yı mı öğrendi?"
"Hayır. Öğrenmesini istemiyorum."
"Ama Severine o babası. Bilmesi gerekiyor. Bunu küçük kızına yapma."
"Pandora'nın öyle bir babaya ihtiyacı yok."
Başımı inatla iki yana sallarken ellerimi kavramış ve ona bakmamı sağlamıştı. Çok pozitif görünüyordu ve eğer ben biraz daha onunla konuşursam Harry'i arayıp buraya gelmesini isteyecektim.
"Var. Sen de biliyorsun ki Pandora'nın şu an babasına en ihtiyaç duyduğu zaman."
"Ona sırf bu yüzden geri dönmeyeceğim."
"En azından Pandora konusunu konuşsan?"
Harry'e Pandora'yı söylemek istemiyordum. Bir kızımız olduğunu öğrenirse boşanmayı kesinlikle hiç Kabul etmeyecekti. Artık ondan kurtulmak istiyordum. Rüyalarımdan çıkmasını, beni rahat bırakmasını istiyordum.
"Hayır. Kesinlikle olmaz. Eğer Pandora'yı öğrenirse boşanmayı hiç kabul etmez."
"İkiniz de medeni insanlarsınız. Bu meseleyi sakince oturup, konuşsanız belki ortak bir noktada buluşursunuz?"
"Sanmıyorum. Ona benden ayrılmazsa kendimi öldüreceğimi söyledim."
Kelimeler bir anda dudaklarımdan dökülünce artık çok geç olduğunu anlamıştım. İçimden kendime küfrederken Rob'un delici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Tuttuğu ellerimi sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not The Same 2 | H.S.
FanfictionKader onları yeniden bir araya getirdiğinde kırık parçaları birleştirmek o kadar kolay olmayacaktı. Hasar büyüktü. Yaşanılanların altında ezilen büyük bir aşk vardı ve bu şansı değerlendiremezlerse o büyük aşk, hatalarının bedelini çok ağır bir şeki...