SeverineBir pazartesi sabahıydı...
Buraya gelmek için Bayan Lexi'den izin almıştım. Her zamanki gibi o ve kocası desteklerini üzerimden eksik etmiyorlardı. Ancak ben sürekli onlara yük olduğumu düşünüyordum. Bu zamandan kadar bana iyi katlanmışlardı. Onlarla tanıştığımdan beridir her konuda ve her zaman yanımdaydılar.
Hastanelerde benimle birlikte koşuşturdular, benimle ağlayıp, benimle güldüler. Pandora'yı büyütmeme yardım ettiler. Kızıma sahip olduğu eksikliği hiç hissetirmediler. En önemlisi de kızımla beni çok benimsemişlerdi.
Onlara tüm yaptıkları için çok minnettardım...
Bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde yanaklarımı havayla doldurmuştum. Hava kapalı ve her an yağmur yağacak gibiydi. Tıpkı içimdeki gibi bir kasvet vardı bugün yine Londra'nın üzerinde.
Montuma biraz daha sarılırken, avukatımın ofisinin önünde durduğumda derin bir nefes aldım. Ellerim titriyordu. Yorgundum, bitiktim. Harry'nin duruşmaya gelmemesinden ötürü günlerdir doğru düzgün uyku uyuyamıyordum. Bu durumdan Pandora da etkileniyordu ve son birkaç gündür evde büyük bir huzursuzluk vardı. Her ne kadar güçlü durmaya çalışsam da kızım üzüldüğümü hissediyordu ve evden çıkmamam için bacaklarıma yapışıyordu resmen.
Kapıyı tıklattığımda birkaç saniye sonra içeriye girmem için onay gelmişti. Bay Brooke gülümseyerek masasından kalkmış ve yanıma adımlayarak elini uzatmıştı. Aynı şekilde karşılık verdikten sonra birlikte masasının önünde bulunan koltuklara oturmuştuk.
"Merhaba, Severine. Nasılsın?"
"İyiyim, Bay Brooke. Siz nasılsınız?"
"Ah, hayatım biraz yorucu geçiyor ama keyfim yerinde."
Gülümseyerek başımı sallamıştım.
"Eşin duruşmaya gelmedi. Belli ki ayrılmanızı istemiyor. İşimizi zorlaştıracak."
Sıkıntıyla nefes alıp, çantamı yere bırakmıştım. Bay Brooke ise giydiği takım elbisesinin ceketinden çıkardığı purosunu içmeye başlamıştı.
"Onunla konuştum. Benimle ayrılmasını söyledim. Yüzüne karşı onu artık istemediğimi söylediğim halde kabul etmiyor. Belki evine haber gittiğinde ne kadar ciddi olduğumu görür ve kabul eder diye düşünmüştüm."
Ellerimi saçlarımdan geçirirken sakin kalmaya çalışıyordum.
"Elbet kabul edecektir. O bizi zorluyorsa biz de onu zorlayacağız. Senin adına mahkemeye dilekçe vermeye devam edeceğim. Mahkeme onu bilgilendirmeye ve duruşmaya çağırmaya devam edecektir ve o da en sonunda pes edecektir."
Bay Brooke kendinden emin bir şekilde konuşurken ona inanmak istiyordum.
Harry çok inatçı birisiydi...
İstemediği bir şeyi kimse ona kolay kolay yaptıramazdı ancak belki beni ne kadar yıprattığını anlar da kabul ederdi.
İşleri yokuşa sürmesi hoşuma gitmemişti.
"Bir an önce bu işin sonlanmasını istiyorum. Yıllar süren bir dava olmasını ve mahkeme koridorlarında sürünmeyi istemiyorum."
"Bu olmayacak. Sana söz veriyorum yakın bir zamanda bu işi çözeceğiz."
"Dediğiniz gibi ayrılmayı kabul edecek midir?"
"Daha önce bu tip ayrılma davalarıyla karşılaştım. Kocan bir ilk değil ve hepsinde de tahmin ettiğim gibi oldu. Eşleri her defasında mahkemenin gönderdiği tebliği almaktan bıkmış ve en sonunda boşanmayı kabul etmişlerdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not The Same 2 | H.S.
ФанфикKader onları yeniden bir araya getirdiğinde kırık parçaları birleştirmek o kadar kolay olmayacaktı. Hasar büyüktü. Yaşanılanların altında ezilen büyük bir aşk vardı ve bu şansı değerlendiremezlerse o büyük aşk, hatalarının bedelini çok ağır bir şeki...