Bölüm 4

922 70 36
                                    




Harry

Oturduğum koltukta bacaklarımı üst üste atmış, stresle sallıyordum. İçerisinde bulunduğum odanın baştan aşağıya bembeyaz olması beni rahatlatmaktan çok, daha fazla gerilmeme neden oluyordu.

"Harry, seni beklettiğim için kusura bakma."

Robert gülümseyen bir yüzle içeriye girdiğinde ona başımla selam vermiştim. Karşımdaki koltuğa oturduktan sonra elindeki ince dosyayı açmıştı.

"Geçen haftaki randevunu iptal ettirdiğinde artık terapilere devam etmeyeceğini düşünmüştüm."

"Ah, hayır. Sadece hayatımın aşkını geri kazanmakla meşguldüm."

"Anlamadım? Hayatının aşkı derken... Yoksa Severine geri mi döndü?"

"Dönmek değil de hayatıma yeniden girdi diyelim."

"Nasıl oldu?" Dizlerine dayadığı dosyasına bir şeyler yazarken mırıldanmıştı.

Ellerimi kucağımda birleştirirken gülümsemeden edemedim.

"Terapiye gelmediğim günlerden birindeydi. Hani şu kendime tatil verip, kafamı dağıtmaya çalıştığım zamanlar. Sıkça gittiğim bir kafeye gitmiştim. Sadece bir kahve alıp, çıkacaktım ama sonra başımı çevirmemle onu gördüm, Robert. Orada, cam kenarı bir masada oturmuş kitabını okuyordu."

"Peki seni görünce tepkisi ne oldu?"

"Karşısına gidip, oturdum. Ben konuşana kadar benim oraya oturduğumu farketmemişti. Sonra başını kaldırdı ve göz göze geldik. Yüzünde tıpkı benim onu ilk gördüğümdeki gibi bir şaşkınlık olmuştu. Sonra konuşmaya başladım ama o, beni dinlememekte ısrarcıydı."

Kaşlarım kendi söylediklerimle çatılırken Robert başını sallamıştı.

"Ona tam olarak ne dedin?"

"Onu çok özlediğimi söyledim. Sesini yıllar sonra duyduğumda neler hissettim biliyor musun, Robert? Yeniden doğmuşum gibi hissettim. Sanki o beni hiç terk etmemişte ben bir kabustan uyanmışım gibi hissettim. Mutluluktan ağlıyordum."

"Bu çok doğal bir şey Harry. Yıllardır görmediğin ve hasret kaldığın birini görünce vücudun böyle tepkiler verebilir. Ayrıca ağlaman da gayet doğal."

"B-Biliyorum. O gittiğinden beri tek yaptığın şey ağlamak olmuştu."

Kucağımdan duran parmaklarımla oynarken Robert'e bakmayı reddediyordum çünkü gözlerim yanmaya başlamıştı.

"Şimdi daha çok gülüyorsun ama değil mi?"

"Kesinlikle. Artık yeni bir güne uyanmak için bir nedenim var."

"Bunu duyduğuma sevindim. Terapilere daha erken sonuç vereceğine inanıyorum. Peki, sonra ne oldu? Sana ne dedi?"

"Hiçbir şey. Bana konuşmadı. Bakışları öylesine soğuktu ki kendimden tiksindim. O benim Severine'im değilmiş gibiydi."

Lanet olasıca küçük bir damla gözümden firar ettiğinde gözlerimi sinirle yummuştum.

"Sonra ellerine dokunmak, onu tutmak istedim ama izin vermedi. Ona kendimi açıklayamadım, ona onu ne kadar sevdiğimi söylememi bile kabul etmedi. Kafeden çıktığında ise onu takip ettim ama beni artık istemediğini, peşini bırakmamı istedi."

"Öylece gitti mi? Durdurmadın?"

"İzin vermedi ki? Elimde kalan tek şey düşürdüğü fuları oldu."

"Sonra?"

"Sonra çalıştığı yeri öğrendim. Küçük bir kitapçıda çalışıyormuş. Onunla konuşmak için yine yanına gittiğimde ısrarlarıma karşılık vermedi ama sonra kabul etti. Ona içimdekileri, neler hissettiğimi, ne kadar pişman olduğumu ve onu geri kazanmak istediğimi anlattım."

Not The Same 2 | H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin