3.BÖLÜM

577 218 123
                                    

KENAN HANZADE

İzmir ziyaretinin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Kızı ve babasını yakın takibe aldırtmıştım. İkisininde attıkları her adımdan haberdar oluyordu. Kız biz İstanbul'a döndükten sonra kendilerine ait bi çiftlikte kalmaya başlamıştı. Blöf yapmadığımı gösterecektim ona.

Adamlarım harekete geçmek için benden haber bekliyorlardı. Babamın sevgili gelini öldürdükten sonra , her şey normale dönecekti. Saat tam beş buçuk'du. Başımı geriye doğru bırakmış ,gökyüzünü izliyordum. Az sonra vereceğim emirden sonra her şey bitecekti. Ortada anlaşma falan kalmayacaktı. Ve özgür kalacaktım.

Doğrulup masaya bıraktığım telefonumu aldım. Rehbere girdim ve adamımı aradım. Telefon açıldı.

"Zamanı geldi ikisini de otadan kaldırın. Bana ölüm haberleriyle gel. "dedim ve telefonu kapayıp ceketimin iç cebine koydum. Arbamın anahtarını aldığım gibi garaja gidip arabama bindim ve yola çıktım.

Sırada babama vardı. Onu bu acılı gününde yanlız bırakmamalıydım. Zira müstakbel gelinini ve dünürünün kaybı ağır gelebilirdi. O kadarda acımasız değildim. Babamın onların başına gelenleri öğrendiğindeki suratını görmek istiyordum. En çok bu zevk verecekti bana. Zira antlaşmayı önüme koyduğunda benim ne hissetiğimi anlamasını istiyordum. Benimle oynanmayacağını göstermeliydim ona. Sabırsızlanıyordum. Bir an önce babama gitmeliydim. Gaza bastım.

Yarım saat sonra konağa bahçe kapısına gelmiştim. Güvenlik beni görünce bahçe kapısını açtı. İçeriye doğru sürdüm arabayı. Konağın avlusunda durdurdum ve arabadan indim. Avluda bekleyen korumalardan birine arabamı park etmesini söyledim ve kapıya doğru yürüdüm. Zile bastım. Hizmetçilerden biri kapıyı açtı içeriye geçtim.

"Hoşgeldiniz , Kenan bey."dedi arkamdan gelen hizmetçi kız.

"Babam evdemi?"dedim.

"Evet. Selim bey oturma odasındalar efendim."dedi. Oturma odasına girdim. Babam her zaman oturduğu koltukta oturuyordu. Elinde bir roman sayfasını çeviriyordu.

"Hoşgeldin Kenan."dedi beni görünce şaşkın bir şekilde.

"Hoşbuldum."dedim. Babam benim buraya boşu boşuna gelmeyeceğimi biliyordu.

"Böyle aniden gelmeni neye borçluyuz?"dedi. Evet. Ben bu eve nadiren uğrardım. Ve hiç bi zaman nedensiz gelmezdim.

"Konuşmak için."dedim. Bir müddet baktı. Boşuna gelmediğimi biliyordu.

"Geç , otur"dedi karşısındaki koltuğu göstererk. Koltuğa geçip oturdum...

ATEŞ DEMİR

Yaklaşık iki hafta olmuştu çiftliğe geleli. İki gün önce bileğimdeki sargıyı çıkartırmıştım. Yarın eve dönecektim. Vicudumdaki morluklar kaybolmaya başlamıştı. Holdingde işler birikmeye başlamıştı artık dönmeliydim işleri aksatamazdım daha fazla. Zira önemli bir ihale vardı. Şu evlilik meselesi aklıma gelince canım sıkılıyordu. Evlenmeyi bende istemiyordum ama babam için yapmalıydım.

Saat tam dört kırktı. At sırtında ormanda küçük bir tura çıkmıştım ve eve dönüyordum. İnsan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu burada. Yaklaşık üç yıldan beri çiftliğe gelmiyorduk. O kadar zaman geçmesine rağmen sanki tek bir yaprak bile yerinden oynamamış gibiydi buralarda. İçimdeki sıkıntıya iyi gelmesi umuduyla gelmiştim buraya. Yarın buradan gidecek olmam beni üzüyordu. Kafa dinleme de buraya kadardı işte. Dönmek değilde ,döndüğümde istemediğim ama kabullenmek zorunda olacağım bir süreç bekliyordu beni.

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin