6.Bölüm

402 202 118
                                    

Ertesi günü

Ateş Demir

Gözlerimi açtığımda odamın tavanına bakıyordum. Güneş henüz doğmamış olacakki odam kısmi karanlıktı. Dün Kenan'la eve geldiğimizde babam ve Selim bey bize nişan gününü belirlediklerin söylediler. Akşamdan beri bunu düşünüyorum. Bazı şeylere göz yummam gerekiyordu. Önümüzdeki iki hafta içinde nişan olup bitecekti. Bu kadar erken olması bilmiyorum. Sadece nişandı. Er ya da geç olacaktı bu ama...

Yatakta uzanmaktan sıkılmıştım. Oda beni boğuyordu. Yataktan çıktım ve yatağımı düzelttim. Ardından koşu yapmak için üzerimi değiştirdim. Buraya geldiğimden beri her sabah koşu yapıyordum. Ama bu sabah çok erken başlayacaktım spora. Saate baktığımda saat beşti. Telefonumu ceketimin cebine koydum ve yavaş adımlarla aşağıya indim. Mutfağa geçip yanıma bir şişe su aldıktan sonra dışarı çıktım. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Ben de yavaş adımlarla yürümeye başladım ve tempomu arttırarak devam ettim.

Her sabah koştuğum yerden koşuyordum. Dün Kenan'la karşılaştığım yerden geçiyordum. Yol ayrımı geldiğinde sağadaki sapağa girdim. Buraları avcum gibi bilirim. Az ilerde ormanın ortasında güzel bir açıklık vardı. Güneş yavaş yavaş doğuyordu. Çimlerin üzerinde çiğ damlaları vardı. Islak ot kokusu sarmıştı etrafı. Sonunda açıklığa gelmiştim. Tam ortasına geçip oturdum. Elimdeki su şişesini açıp su içtim. Ardından kapağını kapadım ve yanıma koydum. Öylece etrafımı seyretmeye başladım. Ağaçların etrafımı sardığı, yeşil bir alandı. Kimi yerler çiçeklerden dolayı beyaz ,sarı ve mordu. Güneş ışığını yanlızca ağaçların tepesine vuruyordu. Çok güzel ve dinlendirici bir yerdi. Bazen insan canı sıkķın olduğunda çevresindeki güzellikleri bile görmezdi işte... Benimkide tam bu oluyordu. Kısa süreliğine gözlerimi kapayıp bekledim. Tek istediğim nişanı düşünmemekti. Aklımdan çıkarmak istiyordum bu konuyu. Derin derin nefes aldım bir müddet.

Gözlerimi açtığımda karşımda bir adet Kenan vardı bir süre ona baktım. Üzerinde dar bir tişört vardı. Onu ilk defa spor kıyafetleriyle görüyorudum. Sanırım o da spor yapmaya çıkmıştı ya da yürüyüşe. Bilmiyorum ama buraya kadar arkamdan gelmiş olabilirdi. Koyu gözlerini bana sabitlemiş bakıyordu. Hiç bir şey söylemedim. Yanıma geçip oturdu. Aramızda az bir mesafe vardı. Hiç bir şey konuşmuyorduk ikimizde sadece karşıya bakıyorduk. Şu koskoca yerde bula bula banamı denk geldin. Ne güzel yanlız başıma kafamı dinleyecektim. Gün ışıkları yavaş yavaş yere düşmüştü. Ama bizim bulunduğumuz yer gölgede kalıyordu. Hiç birşey konuşmuyorduk. Bugün muhtemelen eve dönecektik. Holdingdeki işler beni beklerdi. Bir anda aklıma saatin kaç olduğu sorusu geldi. Ceketimin cebinin açtıktan sonra elimi cebime koydum ve telefonumu alıp önüme getirdikten sonra açma tuşuna basıp ekranda beliren saate baktım. Saat tam altı buçuktu. Telefonumu geri cebime koydum ve cırcırını çektim.

"Neden vazgeçmiyorsun?"dedi. Sesinde bir durgunluk vardı. İlk konuşan o olmuştu. Ona döndüğümde bana bakıyordu. Yine o koyu gözlerini bana sabitlemişti.

"Babama bir söz verdim. Seninle evleneceğime dair. Ve sözümden dönmem."dedim. Yeniden önüme döndüm. Bir müddet konuşmadık. Sanırım konuşmamız bu kadardı. Gün ışıklarının yavaş yavaş bize doğru ilerleyişini izliyordum. Sonunda ışık bizi aydınlatmıştı. Artık eve dönmeliydim. Şişemi aldım ve ayağa kalktım. Kalkmamla oturmam bir olmuştu. Çünkü Kenan beni elimden tutarak geri oturtmuştu, sert bir şekilde. Oofffff! Buda moda olmuştu çevremdeki insanlarda. Başımı ona çevirdim sinirle. Elimi elinden çekmeye çalıştım fakat bırakmadı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"dedim. Sesimi yükselttiğim için bakışları sertleşti. Elimi büyük eliyle sıkmaya başladı ve konuştu.

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin