Cok sıradan bir gun. Oyle sıradan ki kesinlikle sıradısı bir olay olmalı bugun.Studyo dairemden cıkmaya hazırlanıyordum. Cizim defterim elimdeydi. Bir gun kesfedilmeyi bekliyordum. Ne hayal ama. Aslında bakarsanız o kadar kotu degildim. Yani guzel bir tarzım vardı. Renk uyumumda iyiydi. Zaten bu yuzden Qverta'da stajer olarak calısıyordum. On sekiz yasıma bastıgımda uvey ailemin yanından ayrıldım. O kadar kotu insanlar degillerdi ancak benim ailem de degillerdi. Hatta su anki isimide bana uvey annem bulmustu. Onların yanından ayrıldıltan sonra okuluda bıraltım ve kendimi isime adadım. O kadar zor bir is degildi. Renklerin uyumunu buluyorsunuz, insanları cezbedicek kıyafetler tasarlıyorsunuz. Aslında bir isten cok eglence gibi. Tabi ki ben daha bir seyler tasarlamıyordum. Ama mudurenin stajerligini yapıyordum. Cok iyi bir insandı. Yanılmıyorsam adı Marjie'ydi. Biraz yaslıydı. 40'ların ortasında galiba. Beyaza yakın uzun sarı saclı, kahverengi gozlu, seffaf gozluklu, pembe yanaklı, zayıf, orta boylu ve basarılı bir kadındı. Beni de seviyordu. İleride basarılı olacagıma inanıyordu. Sanırım bu kadar cabuk olabilecegimi dusunmuyordu. Keske beni gorebilseydi. Su an sahip oldugum her seyi ona borcluyum. Ama bu sekilde olmasını istemezdim.
Dedigim gibi o gun "studyom"dan cıkarken elimde cizim defterim kalmıstı. İceri girip koymaktansa bugun Marjie' nin gec gelecegini hatırladım. Ve kapıyı kilitleyip asansore yoneldim. En azından onu beklerken vakit oldururum dedim kendi kendime. Altıncı kattaki dairemden asagıya indim ve bir taksi cagırdım. Taksiciye meydandaki buyuk beyaz ve gosterisli binayı tarif ettim. En fazla yirmi dakika içerisinde binanın önüne gelmiştim. gösterişli binanın on dokuzuncu katına çıktım ve Marjie'yi beklemeye başladım. Bu sırada çizim defterimi çıkarmış bir şeyler karalıyordum. Ancak arkamdan gelen aferin sesiyle küçük bir çığlık atıp irkildim. Marjie kanlı canlı olarak arkamda duruyordu. O anda hemen defteri kapadım dosyalarımın altına gizledim ve " Bugün geç gelecegini düşünmüştüm. Affedersin. Ben..." Aslında pek bir bahane bulamamıştım ve o anda yaptığımın ne kadar saçma olduğunu anladım. Yani bir tasarım yerinde çalışıyordum ve üst mevkilere gelmek istiyordum ancak tasarımlarımı gizliyordum. Gerçekten çok saçmaydı. Ardından hemen kendimi topladım ve " Bir süredir bunlar üzerinde çalışıyordum ancak iyi olup olmadıklarını bilmiyorum. Bir göz atmak ister misim?" Geçenlerde Larry D'esword'un kovulduğunu duymuştum ve yeni bir tasarımcıya ihtiyaçları vardı.Aslında Larry müdür yardımcısıydı. Bende onun yerine birini atarlar ve belki benide atanan o sıradan tasarımcının yerine koyarlar diye düşünmüştüm. Bu yüzden girişimci olmanın tam sırası diye düşündüm ve Marjie'ye dosyayı uzattım. Marjie tasarımlara göz attıktan sonra dosyayı masaya koydu ve " Eşyalarını topla." dedi. O an sanki ağlıcakmışım gibi oldum. Yani az önce kovulmuşmuydum? Yoksa beynim bana oyun mu oynamıştı? Galiba hayalden sesler duydum diye geçirdim içimden ve tam dosyama uzanırken Marjie'nin "Hemen." demesiyle aslında hayal görmediğimi anladım. Ama neden? Ardından Marjie'nin sesinin kızgın olmadığını anladım ama o hep böyle sakindi. Birini kovarkende böle sakın olabilir miydi? Bana seslendi. "MG! Hadi.". Hemen Marjie'nin odasının önündeki küçük masamdan eşyaları toplamaya başladım. Ardından orada olduğum sekiz ay gözümün önünden akıp geçti. Evet daha sekiz ay olmuştu ancak sanki yıllardır oradaymışım gibi geliyordu. Keşke daha uzun kalabilseydim dedim kendime ve elimdeki neredeyse yarısı boş beyaz kutuyla Marjie'nin yanına gittim.
Bana onu izlememi gösteren bir hareket yaptı ve yürümeye başladı. Giydiği Channel topuklular gerçekten ses çıkartıyordu. Onu biraz ilerideki Larry'nin eski ofisine kadar izledim. Ardından bana döndü ve " Yeni ofisine hoş geldin." O an gene ağlayabilirdim ama bu sefer ne üzüntüden ne korkudan bu sefer tamamıyle mutluluktandı. otuz saniye sonra kendimi topladım ve Marjie'e kısık bir sesle "Teşekkürler." diyebildim. Marjie odadan çıkarken " Yarım saat sonra odama gel. Konuşacağımız çok konu var" dedi ve gülümsedi. Hemen saate baktım 12.45. Odayı biraz gözden geçirdim. Larry'nin odasını daha önce hiç görmemiştim. Kapısı hep kapalı olurdu. Odayı gözden bayağı büyük bir odaydı. Beyaz duvarların üzerinde Qverta'nın dergi kapaklarının fotoğrafları vardı. Odanın biraz köşesinde büyük, kirli beyaz bir çalışma masası duruyordu. Çalışma masasının yanında gene kirli beyaz bir dolab vardı. Beyaz kutumu masamın üzerine koydum ve ilerideki gri kotluğa uzandım. Gerçekten yumuşacıktı. Ardından koltuğun arkasındaki gri lambayı yaktım ve camdan olan sehbadaki dergileri karıştırdım. Ardından masamda duran beyaz kutuyu boşaltmaya başladım. İçinde zaten bir siyah kalem kutusu, iki lacivert kapaklı defter ve siyah bir vazoda kırmızı güller vardı. Onları masaya koydum ve çantamdan gene siyah olan dizüstü bilgisayarımı çıkartıp kirli beyaz masaya koydum. Gerçekten çok şık bir odam vardı. Ancak bir kaç eşya almam gerektiğini biliyordum. Yani oda neredeyse boştu. Boştu ama ferah ve canlı bir odaydı. Birkaç dakika daha öldürdükten sonra Marjie'nin odasının yolunu tuttum.
Kapıdan girdiğimde bana oturmam için siyah deri koltuğu gösterdi ve kapıyı kapattı. " Öncelikle.." diye söze başladı ve uzun bir konuşma yaptı. (Konuşmanın çoğunda kafamı salladım ve pek bir şey söylemedim.) "Maaş konusunda biliyorsun artık müdür yardımcısı olduğun için eski maaşının beş katını alacaksın. Ardından derginin kapağından sen sorumlusun. Eğer istersen sanada bir stajer verebiliriz. Ardından kapak olduğu gibi derginin fotoğrafları da senin sorumluluğunda her gün saat üç'te pazar, cumartesi, çarşamba hariç fotoğraf çekimlerine gideceksin. Ardından sana ek bir kaç iş verebilirim. Ve eger ben burada olmazsam bütün her şey sana kalıcak." dedi ve bütün bunları kabul edip etmediğimi sorarcasına bana bir bakış attı. Bende "Elbetteki hiç sorun değil. Ve stajerde çok iyi olur." diye yanıt verdim. Bunun üzerine Marjie "Harika o zaman bugün çok iş olmadığı için yarın başlayabilirsin. Stajerinde yarın burada olur. Saat en geç on'da burada ol." dedi ve çıkmamı söyleyen bir el hareketi yaptı, gene. Tam kapıdan çıkarken "Ve biraz odanada... ne bileyim, canlandır orayı." dedi ve gülümsedi. Bende gülümseyip koşar adımlarla çıktım. Odaya geri döndüğümde masada odanın anahtarları, adımın yazılı oldu bir plaket ve kapıma asmam için bir isim tabelası vardı. Yani üzerinde sadece "MG" yazıyordu ama... Genede o bendim ve bana aitti. Koşar adımlarla alışverişe gitmek için binadan ayrıldım ve kapımı kilitledim.
Artık mudur yardcısı olmustum. Evet kesinlikle sıfırdan dokuza yukselmistim. Ancak 10'a yukselebilmem icin Marjie'nin gitmesi gerekiyordu. Bana mudur yardımcılıgını veren kadın, beni uvey ailemden kurtaran kadın. Ona niye simdi bir kin besliyordum ki? Aklımdan butun bu dusunceleri sildim. Bir an icin kendimden utanmıstım. Bana annemden -ki öz annemin beni bıraktıgını dusunursek- cok daha iyi davranmıstı.O benim hayatımı kurtarmıstı ve ben su an sadece bir sayı yukselebilmek icin onu oldurmek istiyordum. Yanlızca bunu kimse bilmiyordu ve bilmemeliydi. Eger onu oldureceksem bile suphelencek en son kisi olmalıydım. Bu da ona en iyi davranan ve oldugunde belki en cok uzulecek kisi olmam gerekiyordu. Kahretsin Marjie niye o son cumleyi soyledin ki? Simdi olmen gerekiyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyoner
Mystery / ThrillerEn alttan en üste çıktım sayılır. Biliyorum yaptığım belki yanlış. Sonuçta insan sevdiği için can alıp ardından kendini gizleyerek yaptığından kaçabilir mi? Bilmiyorum. Şu an tek bildiğim ben Milyonerim. Ve daha gerçekleri söylemeye hazır değilim. B...