Bir saat sonra limuzin beni kapımın önünden aldı. Şöföre James'in adresini verdim ve on dakika kadar sonra evine ulaşdık. James kapının önünde bekliyordu. Lacivert güzel bir takım giymişti. Paco Rabanne'nin parfümünden sıkmıştı. Gerçekten şık görünüyordu.
- Hey! dedi
- Hey! dedim
- Peki hangi partiye gidiyoruz?
Harika bir soruydu. Ancak cevabı bende bilmiyordum ve Marjie'ye sormayı unutmuştum. Gene.
- Açıkcası bilmiyorum. Marjie'ye sormayı unuttum. Sanırım gidince öğreneceğiz.
- Sanırım
Güldük. Ve partiye gidene kadar konuşmadık. Bir kaç kere gülümsedik birbirimize ancak konuşmadık. Niye bilmiyorum. Sadece konuşmadık. Parti'ye vardığımızda güvenlik görevlisi isimlerimizi sordu.
- Qverta' dan Bayan MG. Mudur yardımcısıyım. Buda benim... ortağım. James
Güvenlik:
- Hoşgeldiniz Bayan MG. Bay James.
Gülümsedik ve içeriye geçtik. Girişte Channel'in muduru duruyordu. Kanlı canlı. Gözlerime inanamadım. Ancak ben Vakko'nun mudur yardımcısıydım. Yani etrafta hiç görmemişler gibi çılgınca bağırıp koşuşturmam gerekirdi. Aslında evet ben bir hiç görmemiştim am genede sakin davranmalıydım. James'le birlikte Chanel'in müdürünün yanına gittik. Selamlaştık ve içeriye geçtik. James bir bardak viski getirdi. Ben, James, Charlotte( channel'in müdürü), Francesco (D&G'nin mudur yardımcısı) ve Drake (Francesco'nun "ortağı") bir masada oturup konuştuk. Charlotte bana bu kadar genç yaşta nasıl Qverta'nın mudur yardımcısı olduğumu sordu. Bende kısaca anlattım. Hepsi gerçekten iyi ve eğlenceli insanlardı. Bütün parti boyunca konustuk ve eğlendik. İlerleyen vakitlerde James beni dansa kaldırdı. Dans ederken:
- MG? Açılımı yok mu?
- Miranna Grewtan.
- Memnun oldum Miranna.
- Bende James McDrews
- Peki nerelisin? Yani şehir olarak.
- New Orleans. Ancak sadece orada doğdum orada hiç yaşamadım. Ailem beni evlatlık verdi. On sekizime basınca üvey ailemden de ayrıldım.
- Ben özür dilerim bilmiyordum.
- Önemli değil. Çok zaman geçti üstünden zaten. Peki sen?
- Nasıl ben?
- Bir yıl şansın var. Ne yapmak istiyorsun?
- Aslınd bir yılım yok. Son iki ayım.
- Ne? Ama sen demiştin ki...
- Biliyorum ama süremin ne zaman başladığını söylememiştim. Belki L.A'deki restorana gelirsin.
- Belki
Bir süre konuşmadık ve dans ettik. O an ne kadar üzülsemde Marjie'nin ölmesi gerektiğini biliyordum. Yoksa James'te gidecekti. Buna izin veremezdim. Müzik bitince masaya geri döndük. O gece geç saatlere kadar oturduk. Ve sarhoş oldum. Parça parça hatırlıyorum oradan ayrıldığımı. Tek hatırladığım James'in evine gittiğim ve bana kahve verdiği. Ve yanılmıyorsam biraz konuştuk. Gerisi boş.
Sabah James'in koltuğunda uyandım. Başım çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Akşamdan kalma olduğumu anlamıştım. Ona akşam ne olduğunu sordum. Çok sarhoş olduğumu, beni evine getirdiğini ve kahve yaptığını ardından biraz konuştuğumuzu söyledi. Sonra? diye sordum. "Sonra uyudun." O an gerçekten sevindim. Aptalca bir şey yapmaktan korkmuştum. Marjie'yi öldürmek gibi mesela. Ama yapmamıştım. Genede bu yapmayacağım anlamına gelmiyor çünkü yapılması gereken bu. Ya Marjie ya da James.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyoner
Mystery / ThrillerEn alttan en üste çıktım sayılır. Biliyorum yaptığım belki yanlış. Sonuçta insan sevdiği için can alıp ardından kendini gizleyerek yaptığından kaçabilir mi? Bilmiyorum. Şu an tek bildiğim ben Milyonerim. Ve daha gerçekleri söylemeye hazır değilim. B...