-James McDrews-
Marjie'nin olum haberini almadan iki gun once Miranna ile Papa Monreo'da kahvalti ediyorduk. Gecen aksamki notlarimin ve babamla konusmalarimin yazili oldugu kucuk bir defterim vardi. Cogu onemsizdi ancak ilk sayfada hatirlamam gereken notlar vardi. (Miranna'nin plani gibi ancak eger Miranna'nin plani bana anlattigi gibi olsaydi... Hapi yutmustu. Iyiki cok gec olmadan el attim. Genede fikir degistirenin degil bulanindir.) Hesabi odemek icin masadan kalkmistim. Odeyip geri donerken Miranna'nin sayfalarin fotografini cektigini gordum. Suphelenmis olmali sanirim. Ancak hic bozuntuya vermemem gerekiyordu. Sonucta... Masaya gittigimde Miranna isini yeni bitirmisti. Ikimizde bozuntuya vermeden masadan kalktik ve yurumeye basladik. Yolda giderken Miranna bana bir suru soru sorsada aklimda hala Miranna'yi nasil ikna edebilecegim vardi. O yuzden pek dikkat etmedim ve gecistirmeye calistim. Ardindan ofise gelince Miranna telefonunu acti ve ne kadar belli etmeye calissada telefonundan sayfalarin resimlerini okumaya basladi. Sanirim bana planini soyledigini yazdigim satirlari okuyorduki gozlerinde acayip bir korku belirdi. Ancak iki dakika sinra kendini normale dondurdu. O an anladim ki ben bu deftere ne yazarsam Miranna inanacaktı. Bende yapmam gerekeni yaptım ve yazmaya basladım. Bitirdigimde Miranna'nın okuması icin blr bahane bulmam gerekiyordu. Bende kahve almaya gittim. Zaten kahve makinası cok yakındaydı. İsim uzun surmedi. Geri geldigimde kapıda biraz bekledim. Miranna'nın sandalyesine oturma sesini duyunca bende iceri girdim. Gene fotografını cekmis olacak ki ona kahvesini verdigimde telefonunu kapattı.
Okuması bittiginde gozleri dehset icinde acıldı ve kosa kosa odadan cıktı. Sanırım planım ise yaramıstı. Artık kesinlikle kendinden supheleniyordu. Yarım saat kadar sonra bana mesaj attı. Erken cıkacagını soyledi. Bende on dakika bekledikten sonra ofisi kilitleyip cıktım. Dısarıda araba dogru yurumeye basladım. Ancak arabaya girmeden telefonuma bir mesaj daha geldi. Bilimeyen numaraydı. Acınca bir an kalbim yerinden cıktı, gozlerim dehsetle acıldı. Nasıl?
Buzdan bir bıcak.Akıllıca. Ancak benim kadar degil. O kadarda dikkatli degilsin sanırım, KATİL!
-Yakalayıcı
Kimdi bu yakalayıcı? Ve nasıl? Nasıl bilebilirdi? Evet onceden de tehtit mesajları ve suclamalar alıyordum. Garip imzalarla bitirilen mesajlar... Ancak bu cok farklıydı. Yani bu GERCEK bir mesajdı. Ve gercekten "Yakalayıcı" beni YAKALAMISTI.
Hemen gaza bastım. Yolda telefonum yeniden titresti. Bu kez bakmaya korkuyordum. Ancak park edince bakmak zorunda oldugumu biliyordum. Bu yuzden elimde telefonumla kosa kosa evime girdim. Kendimi koltuga atıp telefonumu elime aldım. Bir mesaj daha vardı.
Arka kapiya bak! Sana bir hediyem var.
-Yakalayıcı
Nerede yasadıgımı da mı biliyordu? Kahretsin.
Arka kapıya yurudum. Bir kutu ustundede bir not vardı. Kutuyuda alıp mutfaga gectim. Ve kutuyu actım.
Aman.Tanrım. Yoksa... Bu dusundugum sey miydi?
Kucuk ortagını hatırladın mı?
-Yakalayıcı
Evet. Bu kesinlikle oydu. Kesinlikle bana yolldıgı Marjie'yi oldurdugum buz parcasıydı. Bu en kolay yok edilebilen bir seydi ancak... Yakalayıcı bunu erimeden almıstı.
Sanırım kalp krizi gecirecegim. Belli bir sure boyunca butun dusunme yetenegimi kaybettim. Aklıma gelen en akıllıca seyi yapıp elimde kutuyla banyoya kostum. Kuveti kaynar suyla doldurdum ve icine buz parcasını attım. İki dakikaya erimisti. Hemen rahat bir nefes aldım ve suyu bosalması icin bıraktım.
Bu sırada kutunun altında bir kart fark ettim. Kartın uzerinde hapishane direkleri ve arkasında bir adam vardı. Aman Allahım yoksa... Hemen kartı actım ve okumaya basladım. İcim az da olsa rahatladı.
Merak etme James. Seni hapishaneye gondermeyecegim. Seni sevdim. Sırrın bende guvende. Tabi sadece sen de sustugun surece...
-Yakalayıcı
Ardından kartı aldım ve kutuyu yaktım. Gozumun onunde kutu yanana kadar bekledim. Artık dersimi almıstım. Herseyi kendim yok edildigini gormedikce rahat etmeyecektim. Ardından kartında kotu bir delil olabilecegini dusundum ve onuda somineye attım. Birkac dakika sonra ikisi de kulden baska bir sey degildi. Hemen lavaboya gittim ve suyu kontrol ettim. Evet oda gitmisti. Sonunda rahat bir nefes aldım. Ve kanepeye uzandım. Ardından gene irkildim. Bee-eep! Bee-eep! Evet gene mesaj gelmisti.
Kanıtları artık yok ettiginden emin mi oluyorsun artık? İlerleme kaydediyorsun.
-Yakalayıcı
Ne? Simdide beni mi gozetliyordu? Artık dayanamıyordum. Her seyi biliyordu. Fazla akıllıydı. Ve hem her yerde hem de hicbir yerdeydi. Tanrım. Nasıl? O anki ofke, korku, endise gibi duygu yogunlukları karısımıyla ona mesaj yolladım.
Kimsin sen?
İki dakika sonra cevap geldi. Ve konusma basladı.
Burada soru sorma hakkın oldugunu dusunmuyorum.
Kimsin sen?
Bu sefer acayip sinirleistim.
Sana neden soyleyeyim ki?
Senin kim oldugunu bilmem gerekiyor.
Beni oldurebilmek icin mi?
Tanrım. Fazla akıllı biriydi. Ancak tavrımı bozmamalıydım.
Sacmalama. Seni oldurecek biri degilim.
Ben mi sacmalıyorum James? Cunku en son hatırladıgımda Marjie'yi oldurmustun. Sen...
Uzun sure ne diyecegimi bilemedim. Ancak aklımı surekli kurcalayan soruyu sordum.
Nasıl?
Herkesin sırları vardır James.
Seni oldurmeyecegim.
Dogru bilmedigin bir kisiyi olduremezsin.
Hayır. Seni oldueyecegim. Kim oldugunu soyle.
Gercekten cok komiksin James. Bir KATİLE mi guvenmemi bekliyorsun?
Dogruydu. Her kelimesi. İste o an ne diyecegimi bilemedim. O kazanıyordu. Ve ben kaybediyordum. Kaybedemezdim. O yuzden
Benden ne istiyorsun?
Sonra anlarsın James. Vakti geldiginde yapacagını biliyorum.
Neyi?
Yapman gerekeni...
Bu adam/kadın/belirsiz benimle oynuyordu. Gercekten oynuyordu. Peki ne yapmamı bekliyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyoner
Mystery / ThrillerEn alttan en üste çıktım sayılır. Biliyorum yaptığım belki yanlış. Sonuçta insan sevdiği için can alıp ardından kendini gizleyerek yaptığından kaçabilir mi? Bilmiyorum. Şu an tek bildiğim ben Milyonerim. Ve daha gerçekleri söylemeye hazır değilim. B...